31 Temmuz 2022 Pazar

İstanbul Taksim Meydanı Cumhuriyet Anıtındaki heykellerin hikayesi

 

İstanbul Taksim Meydanı Cumhuriyet Anıtındaki heykellerin hikayesi

Giriş

Taksim Cumhuriyet Anıtı, Taksim Meydanı’nda Milli Mücadele’yi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve devrimlerini sembolize eden ulusal bir yapıt olarak İtalyan heykeltraş Pietro Canonica tarafından yapılmış olup anıt ve çevre düzeni İtalyan mimar Guilio Mongeri tarafından yapılmıştır. Anıtın projesi 1926 da, yapımı 1928 de tamamlanmış 9 Ağustos 1928’de açılmıştır.

Bu yazıda, Atatürk’ün Sovyetlerin Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara Hükümetine yardımına şükran gösterisi olarak Anıt’a Sovyet Generallerinin heykellerini koydurttuğu iddiaları incelenmektedir.

Anıtın yapımı

Temmuz 1925’te İstanbul Taksim Meydanı’nda yapılan genişletme faaliyetlerini yerinde inceleyen İstanbul Belediye Başkanı Operatör Emin (Erkul) Bey, gazetecilere Atatürk’ün  heykellerinin kentin değişik yerlerine dikileceğini ve bu çerçevede Beyoğlu halkının da Taksim Meydanına Gazi’nin heykelinin dikilmesini istediğini açıklamıştır.

Bu projeyle ilgili olarak İstanbul Mebusları Hakkı Şinasi (Erel) Paşa (Komisyonun başkanı) ile Muhtar ve Edip Servet Beyler‚ Bozok Mebusu Salih‚ Cumhuriyet Halk Fırkası Beyoğlu Mutemedi Ziyaettin‚ Beyoğlu Belediye Dairesi Müdürü Hamit, Reji Genel Müdürü Seyfettin‚ Nahiye Mutemedi Kâmil‚ Ticaret Odası Reisi Hüseyin‚ Alizâde Midhat Beylerle Osmanlı Bankası Müdürü Keresteciyan‚ Bomonti Şirketi Müdürü Dr. Pohl Price, Union Sigorta Şirketi Müdürü Kayseriliyan ve Selanik Bankası Mali Müşaviri Meter Biliotti’den oluşan Komisyon ilk toplantısını 9 Ağustos 1926’da yapmıştır.

Milli Mücadele’yi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve devrimlerini sembolize etmesi kararlaştırılan anıt için yardım kampanyası başlatılmıştır. Heykeltraş olarak ilk olarak Sarayburnu’ndaki Atatürk Heykelini yapmakta olan Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel, Macar Haynes ve İtalyan Pietro Canonica gündeme gelmiştir. Âbide Komisyonu 27 Eylül 1926’daki toplantıda heykelin Canonica’ya yaptırılmasına karar vermiş ve heykelin at üzerinde ve mareşal üniformasıyla yapılması uygun bulunmuştur.

İstanbul’a gelen heykeltraş Pietro heykelle ilgili şu bilgileri vermiştir: “Anıt pembe granitten imal edilecektir. Etrafındaki süslemeler de bronzdan olacaktır. Suyun sathından itibaren takriben üç metre yüksekliğinde olacaktır. Ortada bulunan kapı‚ daha doğrusu zafer takı âbidenin esasını teşkil etmektedir. Bu kapı da pembe granitten yapılacaktır. Muhtelif otuz heykel bulunacaktır. Bu heykellerin bazıları kabartma‚ bazıları da tamamen heykel halinde bulunacaklardır. Askerlerin ayağına rastlayan yerde her iki cephede iki güzel kurna ile çeşme bulunacaktır. Bütün âbide büyük ve güzel bir havuz üstünde olacak ve çeşmelerden akan su kurnalardan taşarak havuza yayılacaktır.

Canonica’nın İtalya’da yaptığı heykeller sandıklara konularak 1926 da Türkiye’ye gönderilmiş ve monte edilmeye başlanmıştır. Anıt ve çevre düzeni İtalyan mimar Guilio Mongeri tarafından yapılmıştır. Anıtın yapımı 1928 de tamamlanmış 9 Ağustos 1928’de açılmıştır.

Türkiye’ye ilk gelen Sovyet Yetkilileri

Budyonny

Meraşal Semyon Mihailoviç Budyonny

Meraşal Semyon Mihailoviç Budyonny

Ruslar ilk olarak 25 Mayıs – 12 Haziran 1919 tarihleri arasında Anadolu’da temaslarda bulundular. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Teşkilatı Mahsusa Başkanlığı yapmış ve Mütareke yıllarında Milli Müdafaa Grubu Başkanlığı görevlerinde bulunan emekli Süvari Albayı Hüsamettin Ertürk’ün hatıralarında Havza’da Mustafa Kemal ile Rus Albay Semyon Mihailovich Budyonny arasında şu ilginç konuşma yer almaktadır:
– Acaba General Hazretleri, Anadolu’da kurulacak hükümet için nasıl bir rejim düşünüyorlar?
Mustafa Kemal, muhatabının maksadını pek güzel anlamış ve hemen şaşırmadan cevabını vermişti:
– Tabii Sovyetlerin, Şûralar Cumhuriyetine benzer bir hükümet tarzı!..
Yani Bolşevikliğin prensipleri üzerine kurulmuş bir cumhuriyet değil mi Generalim!..
– Öyle olacak, devlet sosyalizmi dersek, daha doğru söylemiş oluruz.
-Yalnız, sosyalizm, içtimai sahada hüküm süren bir tarzdır, biz sizin komünizmi de gözden geçirmenizi istiyoruz. Ancak büyük komşunuz Rusya, o zaman size elinden gelen yardımı yapacaktır.”

Ertürk’ün hatıralarını zamanın önde gelen gazetecilerinden Samih Nafiz Tansu “İki Devrin Perde Arkası” adlı kitapta neşretmiştir.

Bu şahsın adı ilginçtir. Bizim kaynaklarda Budiyenni, Budienni, Budenny, yabancı kaynaklarda ise BudennyjBudyonnyyBudenniiBudyoniBudyennyBudenny diye de geçer. Daha önce Doğu Anadolu’da Osmanlı ordusuna karşı çarpışmıştır.1919’da Komünist partisine girmiştir. Kimilerine göre Budyonny o tarihlerde Çaritçin (Çaritsin) savaşındaydı ve Türkiye’ye gelmiş olamazdı. Ancak tam o tarihlerde Çaritçin’de ateşkes vardı. O arada gelmiş olması gayet mümkün. Kimilerine göre de bu konu Nutuk’ta geçmiyor. Görüldüğü gibi görüşme çok kısa ve o zaman bir önem arzetmiyor. O nedenle Nutuk’ta bahsedilmemiş olabilir.

Aynı tarihlerde İstanbul’a gemiyle gelen Ruslar da Balıkesir’de Miralay Kazım (Özalp) bey’e gayrı resmi olarak silah ve cephane gönderme vaadinde bulundular. Kazım Özalp anlatıyor:
Bu sırada İstanbul’da bulunan bazı Bolşevik Ruslar da bizimle temas kurdular.
Balıkesir’e gelen salâhiyetli bir Rus’un yanında, tercümanlık yapmak ve bir taraftan da bize faideli olmak maksadıyla bu işe girdiği anlaşılan Emrullah Bey adında (sonradan maarif müfettişliklerinde bulunmuştur) bir tercüman vardı. Emrullah Bey’in tercüme etmekte olduğu, Bolşevik Rus’un bize yaptığı teklifte:
Mücadelenizi Rus dostluğuna dayanarak devam ettireceğinizi, kapitalist alemine karşı Ruslar ile aynı fikirde olduğunuzu ilân edersek, bize istediğimiz kadar silâh, cephane, para ve hatta icab ederse Türkistanlı asker yardım yapacaklarım” söyledi. Biz bunları kabul etmedik. ancak bize sorulduğunda Ruslara karşı bir düşmanlığımız olmadığını ve kendilerini dost bir komşu olarak tanıdığımızı ifade edeceğimizi belirttik. Ayrılır iken bize gizli olarak silah ve cephane göndermeye çalışacağını vaat etti. Sonradan bu Rus’un İstanbul’a dönüşünde, İngilizler tarafından tevkif edilerek belirsiz bir yere gönderildiğini ve Emrullah Bey’in de bu işten dolayı İngilizler tarafından şiddetle takip edildiğini öğrendim.” Kâzım Özalp, Milli Mücadele (1919-1922), Ankara, 1971 s.74.

Voroşilov

Sovyet Kızılordu Mareşali Kliment Yefromoviç Voroşilov’un Türkiye ziyareti ile ilgili bir araştırmada Mustafa Kemal ile Havza’da görüşen Budiyenni’nin Voroşilov’un heyeti ile Türkiye’yi ziyaret ettiği şeklinde bir ifade yer almıştır. Söz konusu ziyaret Rusların yukarıda anlatılan 25 Mayıs – 12 Haziran 1919 tarihleri arasındaki ziyaretleridir. Ancak bu araştırmada ve hiçbir yerde bundan başka bilgi yok. Benzer bir iddia da Popüler Tarih Dergisi Ağustos 2002 sayısında ve oradan alıntılarla “Voroşilov’un Ulusal kurtuluş savaşının sürdüğü yıllarda askeri bilgisiyle savaşın taktik ve stratejisine katkıda bulunması amacıyla Ankara’ya gönderildiği“dir. Kurtuluş savaşının sürdüğü yıllar dediğine bakılırsa söz konusu gönderilmenin 1919’dan sonraki bir döneme ait olması gerekmektedir. Ancak dergi bunu bir belge, kaynak, kayıt hatta anıya bile dayandırmamıştır. Tarihini bile vermemiş olması nedeniyle inandırıcı olmaktan uzaktır.

Voroşilov 1918-1921 arasında, yani söz konusu dönemlerde, Kızılordu’da çarpışmalara katılmış bir general. 1918 de önceki adı Çariçin (Çaritsin) olan Volvograd savunmasına katılmış, 1919-1921 Rus İç Savaşı sırasında Güney Cephesi komutanlığı yapmıştır. Polonya-Sovyet savaşındaki tarihteki en son büyük süvari çatışması olarak kabul edilen Komarow yenilgisi onun zamanında olmuştur. 1921’den itibaren Türk Kurtuluş savaşı süresince Sovyet Komünist Partisi Merkezi Komitesinde görevlendirilmiştir. Bütün bu süreçlerde Ankara’da bulunduğuna dair hiçbir belge, bilgi, kayıt, kaynak v.b. yoktur.

Bu arada kaynaklara göre Voroşilov ile Budyonny Rus iç savaşı sırasında birlikte aynı cephede ve yakın ilişkide olmuşlar. Mayıs-Haziran 1919’da Türkiye’ye gelen heyette bu nedenle Budyonny ile Voroşilov’un birlikte yer almış olması mümkün.

Voroşilov'un Ankara Ziyareti 29 Ekim 1933

Voroşilov’un Ankara Ziyareti 29 Ekim 1933

Voroşilov Türkiye’ye gelmiştir ama 1933 yılında, Cumhuriyetin 10. Yıl kutlamalarına katılacak olan SSCB Başkanı Vyaçeslov Mihayloviç Molotov’un ani rahatsızlığı üzerine onun yerine.

Voroşilov’un söz konusu ziyareti iddiası dışında Türkiye açısından bir başka özelliği heykelinin Taksim Anıtında yer aldığı söylentisidir. Bu konu aşağıda irdelenmektedir.

Shalva Eliava

Bolşevik Devriminde önemli rol oynayan Gürcü Eliava Türk halklarının Sovyet Bloğuna katılmasını sağlamakla görevlendirilmişti. 1919 yılı sonlarına doğru gizlice İstanbul’a geldi. Karakol aracılığıyla Türklerle görüştü, emperyalizm cephesi karşısında Türk ulusal haklarını tamamıyla tanıyacaklarını, destekleyeceklerini ve Türklere süratle yardıma başlayacakları vaadlerinde bulundu.

Karl Radek

Bolşevik Devrimi sonrası Komünist liderlerden Radek, 1920 başlarında Berlin’de eski Sadrazam Talat Paşa ve eski Harbiye Nazırı Enver Paşa ile görüşmüştür.

taksim anıtı

Popüler Tarih Dergisi Ağustos 2002 sayısı

Taksim anıtında Rus generaller var diyenlerin ilk ve tek kaynağı bu dergi sayısı. Ancak derginin kaynağı yok. Dergiye göre: “Atatürk’ün hemen arkasındaki heykeller grubunun içinde, iki Rus generalinin heykeli de bulunmaktadır. Bunlar, Mareşal Kliment Yefremovlç Voroşilov (sağ altta) ve General Mihail Vasilyeviç Frunze’dir (en altta). Bu iki Sovyet askerinin Anıt’ta temsil edilmelerini, bizzat Mustafa Kemal istemiştir.” Dergi bunları neye, kime dayanarak yazmış?

Atatürk’ün hemen arkasındaki heykeller grubunda üç erkek var. İkisi sivil, biri üniformalı. Bunlardan hangileri Rus general? Hiç bir bilgi vermiyor. Dergide bir sürü fotoğraf var ama söz konusu Rus Generalleri işaretli değil.

Dergiye göre: “Mareşal Voroşilov ise savaşın sürdüğü yıllarda Ankara’ya gelmiş askeri danışman olarak çalışmıştı.” Bu doğru değil. Buna dair hiçbir belge yok, ne dergide ne de başka bir yerde.

Bu konudaki diğer bütün alıntılar bu dergiden. Bazıları fotoğraf koymuş ve Atatürk’ün solundaki iki üniformalıyı yuvarlak işaret altına almış.

Ilia_Starinov_and_Klim_VoroshilovVoroşilov’un Türkiye’ye gelişi konusu önceki bölümlerde irdelenmiştir. Taksim Anıtının projesi 1926 da, yapımı 1928 de tamamlanmıştır. 1933 de Türkiye’ye gelen Voroşilov’un, heykelinin Taksim anıtında olmasının bu nedenle hiçbir anlamı yoktur ve olamaz.

Mayıs-Haziran 1919’da Türkiye’ye gelen heyetle ilgili tek bir belge var o da tartışmalı. Bu heyet Ankara’ya gitmiyor, zaten o zaman Ankara daha devreye girmemişti. Diyelim ki Voroşilov bu heyette yer almış ve Atatürk Taksim anıtında Voroşilov’a yer verilmesini istemişse o zaman bu kadar önemine binaen Nutuk’da heyetten ve Voroşilovdan bahsetmesi gerekmez miydi?

Frunze

Frunze

Voroşilov gibi Frunze’nin de Taksim Cumhuriyet anıtında heykeli olduğu öne sürülmektedir. Ancak onun da anıttaki yeri konusunda çelişkiler var.

Kimilerine göre İnönü’nün hemen arkasında. Ancak bu heykelin Aralov’a da heykeltraşa da ait olduğunu öne sürenler var. Kimilerine göre Atatürk’ün arkasındaki iki sivilden biri.

Fevzi Çakmak ve Taksim Anıtındaki heykel

Atatürk’ün solunda kim var?

Kimilerine göre Frunze Atatürk’ün solunda yer alıyor.

Anıt tariflerinin büyük çoğunluğunda Atatürk’ün sağında İnönü, solunda Fevzi Çakmak yer alır denmektedir. Bu durumda yukarıda gördüğünüz “kollarını kavuşturan” heykel Frunze değil Fevzi Çakmak olmaktadır, ki bunu aynen belirtenler de var.

Taksim Cumhuriyet Anıtının açılışından bir sonraki gün olan 9 Ağustos 1928 tarihli İkdam gazetesinde konuyla ilgili bir haber yer almaktadır: “Galatasaray’dan gelindiği zaman cepheye tesadüf eden ve en önde gazi hazretleriyle yanlarında Fevzi ve İsmet Paşalar hazretlerinin bulunduğu grub heyet-i umumiyesi itibariyle muhib bir manzara icra etmekle beraber, bu grub içinde Fevzi paşanın heykeli benzememekte ve başvekilin heykeli ise başı ile vücud arasında mevzun bir nispet muhafaza edildiği için tam bir müsabahat arz edememektedir. Yalnız Gazi hazretlerinin heykelleri kendilerine çok müsabaheder ve heykelin Şişli’den gelindiği zaman cepheye tesadüf eden kısmındaki ve gazi hazretlerinin Kocaçimen tepede alınmış bir tasvirlerinden mülham bulunan heykeller grubu da diğer cephedeki sağ ve sol cihetlerini tezyin eden ve ellerinde bayraklar taşıyan Türk askeri heykelleri ise çok güzeldir. Velhasıl
Taksim’de dün resmi küşedı icra edilen abide heyet-i umumiyesinin bıraktığı intiba itibariyle muvaffak olmuş bir eser addedilebilir”.

Fevzi Çakmak Kurtuluş Savaşının efsane komutanlarından ve iki mareşalinden biri olup, anıtın proje ve yapımı sırasında Genel Kurmay Başkanıydı. Kurtuluş Savaşı kahramanları arasında ikinci sırada yer almıştı. Heykele birebir benziyor denmese de heykelin kasketi ve yüz hatları Mareşali andırıyor. Yukarıdaki gazete haberi ve buradaki irdelemelerimizden anlaşılacağı gibi Atatürk ve İnönü dışında hiçbir heykelin kesin olarak kimliğini benzetme yoluyla belirlemek mümkün değil. Heykeltraş anlaşılan o tarihte Cumhurbaşkanı ve Başbakan dışında heykelleri birebir benzetmeye çalışmamış, özen göstermemiş ya da kafasına göre yontmuş olmalı.

Kendisinden bilgi istenen Roma’daki Museo Pietro Canonica Müdürü Bianca María Santese anıtta sadece İsmet İnönü’nün yer aldığını cevabını vermiştir.

Murat Bardakçı’ya göre ise Atatürk’ün solundaki sivil şahıs Firunze. Ancak Atatürk’ün solundaki şahıs sivil değil subay. Yine Bardakçı’ya göre bu şahsın arka solunda da Voroşilov var. Ancak bu şahsın arka solunda hiç kimse yok. Anlaşılan Bardakçı konuya hiç kafa yormamış.

Bu arada Atatürk Türkistan’da Türkleri birbirlerine düşürerek katleden bir Rus generalinin heykelinin kendisi ile beraber yer almasını neden istesin? Kurtuluş savaşına Sovyet yardımı almak için desek, savaşı biteli yıllar geçmiş. Ancak gerçek şuydu ki Frunze Türkiye’ye Rusların değil o sıralar dış işlerinde özerk bulunan Ukrayna Sosyalist Cumhuriyeti’nin elçisi olarak gelmişti. Yani Atatürk onu onore ettiyse, bilerek ve isteyerek Rusları değil Ukraynalıları onore etmiştir.

Sonuçta Atatürk’ün solundaki heykel Fevzi Çakmak’a aittir. Yukarıda belirtilen istisnalar dışında genel kanaat bu yöndedir.

Kasketli kim?

Kimilerine göre Taksim Cumhuriyet Anıtında Aralov’un da heykeli var ve İnönü’nün arkasında.

Rusya Federasyonu Türkiye Büyükelçiliği’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin 80. kuruluş yıldönümü için hazırlanmış bir makalede şu ifadelere yer verilmiştir: “Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı M. K. Atatürk’ün şahsi talimatı sayesinde Rusya ile Türkiye arasında yeni tip ilişkilerin oluşturulması ve geliştirilmesine yönelik ilk adımların anısı, 1928’de İstanbul’un Taksim Meydanında dikilmiş olan heykel kompozisyonu ile ebedileştirilmiştir. Türk Milli Kurtuluş Hareketinin kahramanları ile aynı safta tasvir edilen Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nin Tam Yetkili Temsilcisi S. İ. Aralov’un figürü, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Rus-Türk ilişkilerine verdiği önemi her türlü tarihi belgelerden daha iyi bir şekilde göstermektedir.” Elçilik nezdinde araştırmalar sonucunda bu makalenin yazarı ve kaynağı bilinmediği anlaşılmıştır.

Taksim Cumhuriyet Anıtı. İnönü ve arkasındaki heykel

Taksim Cumhuriyet Anıtı. İnönü ve arkasındaki heykel

Voroşilov’un Türkiye seyahati ile ilgili olarak Sovyet belgelerini araştıran Mehmet Perinçek: “Dünya işbirliğine giden yol da Taksim Anıtı’nda ölümsüzleşmiştir. Mustafa Kemal’in talimatıyla Anıt’a konulan ve kolay kolay yıkılamayacak olan Aralov heykeli, stratejik bir dostluğun simgesidir.” der ama heykelin hangisi olduğundan bahsetmez. Daha sonra, Mevlüt Çelebi ile 22 Nisan 2003 yılında İstanbul’da yaptığı görüşmede Anıtta Aralov’un heykelinin bulunduğunu, fakat Frunze ve Voroşilov’un yer almadığından kesinlikle emin olduğunu, anıtta Rus generallerinin veya Aralov’un yer aldığı konusunda herhangi bir Sovyet belgesine rastlamadığını, bu kişilerden sadece Aralov’un heykelinin anıtta yer aldığının anıttaki şapkalı heykel olan Aralov’un fotoğraflarıyla karşılaştırılırsa rahatlıkla fark edilebileceğini, Furunze ve Voroşilov’un anıttaki kişiler olmadığının, fotoğraflarıyla da anlaşılabileceğini anlatmıştır. (Mevlüt Çelebi: Dünden Bugüne Taksim Cumhuriyet Anıtı, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2006).

Buna karşılık Aralov anılarında, ve 1960’larda kaleme aldığı yazılarda Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda heykelinin yer aldığından hiç bahsetmemiştir. Perinçek’in bu soruya Aralov’un, heykelinin yer almasından söz edecek yapıda birisi olmadığı cevabı inandırıcı olmaktan uzaktır.

Kimine göre İnönü’nün tam arkasında, bu şapkalı heykel, Aralov değil, anıtın heykeltraşı Canonica’nın bizzat kendisidir, kimine göre de Anadolu köylüsünü temsil eder.

Şapkalara bakalım

voroşilovAnıtta 3 şapkalı, 1 kasketli heykel var. Aralarında Rus varsa benzerliği açısından en kuvvetli ihtimal kasketli heykelin Aralov’u temsil etmiş olmasıdır. Geriye kalan 3 heykelin şapkaları aynı. Peki anıtta 3-4 Rus olması mantıklı mı? Bu soruya cevap vermek için bir başka yazımızdaki araştırmamızın sonucuna bakmak yeterlidir: OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN. Kurtuluş Savaşına yardımda başrolü oynayan Ruslar değil Buharalılardır. Ayrıca şapkaların Rus şapkası olduğu da kuşkuludur. Heykel yapıldığı dönemde Türk ordusunun şapkaları da heykeldekiler gibiydi. Mesela yukarıda resmini verdiğimiz Fevzi Paşa’nın şapkası gibi. Şehit Kubilay’ın heykel yapıldığı dönemde çekilen fotoğrafı da buna örnektir.

Şehit Kubilay

Şehit Kubilay

Atatürk’ün solundaki heykel Fevzi Çakmak olduğuna göre onun arkasındaki aynı üniformalı subayın da Türk subayı olması gerekmekte. Geriye Atatürk’ün arkasında iki sivil kalıyor. Onlar Rus Generaller desek, iki Rus General anıtta neden sivil kıyafetle yer alsın?

Neden belge-kayıt yok?

Bunu Soner Yalçın araştırmış. Okuyalım:

Arşivimdeki tarih dergilerinin Taksim Anıtı’yla ilgili haberlerini, makalelerini okudum.
Bakalım bu sırrı yazmışlar mıydılar?
Şevket Rado’nun sahibi olduğu “Tarih ve Edebiyat Mecmuası” Ağustos 1979 tarihli sayısında, “Taksim Cumhuriyet Abidesi” başlıklı yazısında bu sırra hiç değinmemişti. (Sayı 8, Sayfa 19)
Başında Midhat Sertoğlu’nun bulunduğu “Yıllar Boyu Tarih” dergisi, Ağustos 1980 tarihli sayısının kapağını Taksim Anıtı’na ayırmıştı. Başlığı ilginçti: “Yeterince tanımadığımız şaheser: Gelin, Taksim Anıtıyla Tanışalım.”
Erdal Türkay’ın kaleme aldığı yazıda da ne yazık ki bu sır yoktu! (Yıl 3, sayı 8, sayfa 44)
Yayın danışmanlığını Eroğul İskit’in yaptığı “Yıllar Boyu Yakın Tarih Dergisi” Temmuz 1978 tarihli sayısının “Taksim’de 50 yıl” başlıklı yazısını; İstanbul’a yaptığı başarılı çalışmalarıyla birçok tarihi eseri kazandıran Çelik Gülersoy kaleme almıştı. Beş sayfa ayrılan bu yazıda da Taksim Anıtı’nın sırrı yoktu! (Yıl 1 sayı 4 sayfa 45)
Başında Prof. Mete Tunçay’ın bulunduğu “Tarih ve Toplum” dergisi, Ocak 1988 tarihli sayısında “Taksim Anıtı ile İlgili Mektuplar” başlıklı Turgut Kut imzalı bir yazıya yer vermişti. Anıtın İtalyan heykeltıraşı Pietro Canonica’nın mektuplarına yer verilen yazıda da anıttaki sırra ait bilgi yoktu. Haksızlık yapmayalım; konu belki de Taksim Anıtı olmadığı için bu sır yazılmamış olabilir. (Sayı 49, Sayfa 21)
Uzatmayayım:
Ne “Yakın Tarihimiz” ciltlerinde ne de “Belgelerle Türk Tarih Dergisi” sayılarında Taksim Anıtı’nın sırrıyla ilgili bir yazı bulabildim.
Sekiz ciltlik İstanbul Ansiklopedisi’nde bile yoktu.
Anıtın yapılış hikáyesi yazılıyor; mimari bilgileri, özellikleri veriliyor; mali ve sanatsal yönüne değiniliyor; Cumhuriyeti sembolize eden figürler anlatılıyor; Atatürk, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak’tan bahsediliyor. Ama bir sırrın üstü örtülüyordu!

Soner Yalçın’a göre bunu sebebi Soğuk Savaş dönemi. Ancak soğuk savaş dönemi 1947’de başlar. Yani anıtın projesi tamamlandıktan 21 yıl sonra. 21 yıl boyunca bir Allahın kulu bu heykeller hakkında birşey yazmamış ya da bilenler birilerine anlatmamış?

Soner Yalçın “İnönü dönemi” deseydi daha inandırıcı olur muydu?

İnönü dönemi baskı dönemidir, bu konuda da baskı mümkün olmuştur denebilirse de İnönü’nün Stalin’den ödü patladığı bilinir. Stalin istedi diye Azerbaycan’dan canlarını kurtarıp Türkiye’ye kaçan Azeri Türklerini kurşuna dizileceklerini bile bile Ruslara teslim etmiş, Türkiye’ye iltica etmek isteyen Türkistanlıları kabul etmemiş.v.b. Bu konudaki yazımızı OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN. Anıtta Rus generaller vardıysa ve İnönü bunu açıklasa Stalin kızmak şöyle dursun memnuniyetinden dört köşe olurdu. Bu arada İnönü döneminin de Anıt projelendirildikten 12 yıl sonra başladığını ekleyelim. Bu 12 yıl içerisinde Atatürk gibi korkusuz bir lider kendi koydurttuğu heykeller için aman yazmayın, çizmeyin susun kimseye bahsetmeyin yoksa fena yaparım mı demiş?

Atatürk’ün yanında çalışan, Atatürk ile bulunan herkesin hatıraları yayınlandı. Atatürk’ün ne yediği, nereye gömülmek istediğine, motorla balığa çıktığına kadar her detay bu hatıralarda bulunur. Ankara’ya gelişinden itibaren her adımı kayda geçirilmiştir. Neden bunların birinde Atatürk’ün söz konusu heykellere dair talimatından/isteğinden bahsedilmez?

Sonuç

Taksim Anıtı, başlangıçta Atatürk’ün şahsı için düşünülmüş olup bütün yazışmalarda bu böyle geçtiği  gibi, para toplamak için bastırılan makbuzların başında da bu belirtilir. İtalyan mimar Canonica bu nedenle Atatürk dışındaki heykellerin kimliklerinin belli olmasına fazla önem vermemiş ve/veya bu konuda yazılı bir açıklama bırakmamış olabilir.
Anıtta yer alan heykellerin kimlere ait olduğuna dair hiçbir resmi belge hatta anı dahi olmadığından öne sürülen çelişkili iddialar şehir efsanesi olmaktan öteye geçemez. Özellikle anıtta Rus generallerin yer almış olması mümkün değildir.

Not: İstanbul Taksim Anıtında Sovyet generallerinin heykelleri olduğuna dair şehir efsanesinin aslı astarı olmadığı ile ilgili olarak Vikipedia’nın bu konuyla ilgili sayfasına kaynaklarını da vererek düzeltme gönderdim ama nedense yayınlanmadı. 

Kaynaklar:

İki Devrin Perde Arkası. Teşkilatı Mahsusa Başkan Hüseyin Ertürk. Samih Nafiz Tansu. İlgi Kültür Sanat Yayınları. 2011.

Salahi Sonyel, Kurtuluş Savaşı’nda Dış Politika, C.I, Ankara 1987, s.79-81, 84

Milli Mücadele 1919-1922. Kazım Özalp. Türk Tarih Kurumu. 1989.

Kliment Voroshilov. Wikipedia. https://en.wikipedia.org/wiki/Kliment_Voroshilov (İngilizce)

Semyon Aralov. Vikipedia. https://tr.wikipedia.org/wiki/Semyon_Aralov

Shalva_Eliava. Wikipedia. https://en.wikipedia.org/wiki/Shalva_Eliava (İngilizce)

Karl Radek. Wikipedia. https://en.wikipedia.org/wiki/Karl_Radek (İngilizce)

Mustafa Kemal’in ardındaki Ukraynalı: Mihail Frunze. Fehmi DİNÇER. Ankara 2007 http://blog.milliyet.com.tr/mustafa-kemal-in-ardindaki-ukraynali–mihail-frunze/Blog/?BlogNo=79596

”Zehir taktiği” veya Azerbaycan SSR-in Türkiye Cumhuriyetindeki ilk Elçisi İbrahim Abilovu kimler öldürdü? 23 Şubat 2013. Elnur Kelbizade http://hurgazete.web.tr/haber_detay.asp?haberID=6519

Popüler Tarih Dergisi Ağustos 2002 sayısı http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/1217/001580095010.pdf?sequence=3

Bir şehir efsanesini yıkalım: Taksim heykelindekiler Sovyet mareşalleri değil ama…Ali Rıza Sığırcı. 28 Ekim 2012. http://alirizasigirci.blogspot.com/2012/10/bir-sehir-efsanesini-ykalm-taksim.html

Moğolların izinde General Frunze. İrfan Özfatura.Türkiye Gazetesi 

Taksim’de 80 yıldır komünizm propagandası yapılıyor. Soner Yalçın. Hürriyet. 09 Ağustos 2008. http://www.hurriyet.com.tr/taksim-de-80-yildir-komunizm-propagandasi-yapiliyor-9623841

Taksim’e kendi heykelini dikti. Haber 5. 11 Mayıs 2013. http://m.haber5.com/haber/412822

Taksim’deki anıt ve Rusya gerçeği. Murat Bardakçı. Habertürk 21 Aralık 2016 http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/1339023-taksimdeki-anit-ve-rusya-gercegi

Mevlüt Çelebi: Dünden Bugüne Taksim Cumhuriyet Anıtı, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2006  Atatürk Ansiklopedisi https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/taksim-cumhuriyet-aniti/

Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda Rus – Türk Yakınlaşmasının Sembol Figürü İmren ARBAÇ Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölümü Araştırma Dergisi Cilt 1 , Sayı 1 , Ocak 2017 , Sayfalar 138 – 161 http://dergipark.gov.tr/yutad/issue/26904/282920

Bülent Pakman. Ekim 2018. Aktif link vererek alıntılanabilir.

Bülent Pakman kimdir?img_2654

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder