Yaşar Nuri Öztürk Sorular cevaplar

Prof. Yaşar Nuri Öztürk’e İslam dini ile ilgili sorulan sorular ve verdiği cevaplar
Daha önce Makaleler/Araştırmalar kısmında bölümler halinde verilenlerin birleştirilmiş versiyonudur

İçindekiler

    1. 1. Genel sorular yanıtlar
    1. 2. Namazla ilgili sorular, yanıtlar
    1. 3. Başörtüsü ile ilgili sorular, yanıtlar
    1. 4. Örtünme ile ilgili diğer görüşler
    1. 5. Özel sorular yanıtlar
    1. 6. Reenkarnasyon (ruh göçü) ile ilgili sorular yanıtlar

BÖLÜM 1 – GENEL SORULAR CEVAPLAR

Allah’tan başkası şefaat edebilir mi?
Kur’an’ın ifadesiyle: “Şefaat tümden ve sadece Allah’ındır…”(Zümer Suresi, 44)

“Allah var, başka bir şey yok” diyebilir miyiz?
Allah’ın her şeyi kuşattığı anlamında diyebiliriz ama her şey Allah’tır anlamında söyleyemeyiz.

“Yalnız Allah var, diğer görünenler onun tecellileridir.” şeklinde bir anlayış Kur’anî midir?
Sözünü ettiğiniz anlayış Kur’an’a uygundur.

Allah insanları hangi sebepten dolayı yaratmıştır?
Kur’an’a göre, Allah insanları iş yapıp değer üretsinler ve Allah’a ibadet etsinler diye yaratmıştır. Esasen ibadetin kelime anlamı da iş yapıp değer üretmek ve çalışmaktır.

Allah’ı tanrı diye anmak eleştiriliyor ancak siz tanrı diye yazabiliyorsunuz. Hangisi doğrudur?
Tanrı Türk dilinde Allah demektir. Süleyman Çelebi, Yunus ve benzeri bir çok Müslüman düşünür bu kelimeyi bol bol kullanmışlardır.

‘Allah’ kelimesinin Türkçe tercümesi ‘Tanrı’ değil midir? Böyle ise Kur’an tercüme kitaplarınızda ‘Tanrı’ kelimesini neden kullanmıyorsunuz?
Tanrı kelimesini kullanıyorum ancak Kur’an mealinde kullanmıyorum. Kur’an’da geçen Allah kelimesi Türkçe’de aynı olduğu için gerek yoktur.

Allah’ı tespih etmenin sayısı ve âleti olur mu? Rükû ve secdede söylenen üçlü tespihler doğru mudur?
Rükû ve secdedeki üçlü tespihler gelenekseldir, zorunlu değildir. Sayısı değiştirilebileceği gibi yerine başka şeyler de söyleyebilirsiniz. 
(B. Pakman notu: Tespih anlamı; Allah’ı yüceltmek.)

“Tespih” İslam âlemine Budistlerden mi girmiştir?
Âlet ve edavat anlamında bir “tespih” anlayışı İslam’da yoktur. İslamî tespih, Allah’ı bir biçimde övmek ve yüceltmektir. Bunun sayısı ve âleti olmaz.

Sünnet’e baş vurmadan yalnız Kur’an ile yaşayabilir miyiz?
Sünnet, gerçek sünnet olmak şartıyla bize yardım ve kolaylık sağlar. Bu kolaylıktan neden kaçalım? Ancak buna dayanarak Kur’an’ı herhangi bir biçimde yetersiz ve tatmin edemez göstermek küfür olur. Kısacası, bir insan sadece Kur’an’dan anladıklarını din olarak yaşasa Allah onu hiçbir hesap ve azaba çekmez. Çünkü Peygamberimizin esas görevi ve anlamı Kur’an’ı insanlığa iletmektir. Ötesi ayrıntıdır.

Gerçek bir mürşidi kamilden ders almak istiyoruz. Sizi mürşit kabul edebilir miyiz?
Kur’an’ı okuyun, ilim adamlarının da hepsinden yararlanmaya çalışın. Gerçek mürşit sıfatı Kur’an ve Hz. Peygamber’den başka hiçbir varlığa verilemez. Verilirse küfür olur.

Şeyhe gerek var mı?
Tarikata girip “şeyh”ten el almadan cennete gidemezsin demek açık ve tevilsiz bir putperestliktir. Kur’an’ın Allah ve din anlayışına tamamen aykırıdır. Şeyhlerin, bilgilerini Hz.Peygamber’den aldıkları yolundaki iddia da İslam dışı bir hezeyandır.

Hz. Muhammed’in yorumları zamanı için midir, yoksa bütün zamanlar için mi?
Peygamberimizin bazı yorumları zaman üstüdür. Bunlar dinin temel ilkeleriyle ilgili yorumlardır. Bazı yorumları ise zamanla kayıtlıdır. Bunlar günlük hayatın pratikleriyle ilgili yorumlardır. Sünnetin büyük kısmı bu ikinci türdendir.

Doğru hadisler hangileridir? Bunu nasıl anlayacağız?
Kur’an’a aykırılık taşımayan ve tarihsel senedi de sağlam olan hadislere güvenebilirsiniz.

Hz. Peygamber’in söylediği tüm sözler, bu gün eksiksiz ve doğru olarak elimizde midir? Kaybolan hadisler varsa dinimizde bir eksiklik meydana gelir mi?
Peygamberimiz kendi sözlerinin yazılmasına izin vermemiş, yazılanları imha ettirmiştir. Onun ölümünden sonra insanlar akıllarında kalanları hatırladıkları kadarıyla nakletmişlerdir. Bu arada binlerce uydurma söz de Hz. Peygamber’e isnat edilmiştir. Peygamberimiz, dinin Kur’an olmasını istiyordu. Kur’an, dinin kendisini kemale erdirdiğini ve tamamladığını söylemektedir. (Mâide, 3) Elimizde hiçbir hadis olmasa dahi Kur’an dininde en küçük bir esneklik söz konusu edilemez.

Peygamberimizin Türkler hakkındaki hadisleri doğru mudur?
Peygamberimizin hiçbir ırk hakkında hiçbir sözü yoktur. Bu mealdeki sözlerin tümü uydurmadır.

Hz. Peygamber hangi mezheptendi, sizin mezhebiniz var mı?
Kur’an ve Hz. Peygamber mezhep diye bir şeyden söz etmemiştir. 4 hak mezhep deyimi İslam dışıdır. Ben Kur’an ve Hz. Peygamber’i izleyen bir müslümanım. Müslüman olmak için başka bir şeye ihtiyaç yoktur.

Mezhepler sizce hak mıdır? Bunları kuran kişilerin durumu nedir?
Mezhepler dine getirilmiş beşerî yorumlardır. Bu yorumlara hak demek Kur’an’a aykırıdır. Mezhep imamlarının böyle bir iddiaları da asla olmamıştır. Onlar saygın bilim adamlarıdır. Sonraki zamanlarda onlar Rableştirildi ve sözleri değişmez tanrısal gerçekler gibi algılandı. Yani onlara da ihanet edildi.

Metafizik, telepati ve psişik güçlere inanıyor musunuz?
Telepati ve metafizik bir gerçektir. Ancak tüm gerçekler gibi bunların da saptırmaları vardır.

Kur’an’da uzaylılar hakkında bilgi var mıdır?
Kur’an’dan anlaşılan, uzayda insan dışında canlıların var olduğudur. Kur’an bunlara “şuurlu varlıklar” demekte ve başka açıklama getirmemektedir.

Nazar hakkındaki Kur’an gerçeği nedir?
Kur’an nazar hakkında kesin bir açıklama yapmamaktadır. Ancak Kalem Suresi 51. Ayetteki “Gözleriyle seni devireceklerdi.” ifadesinden yorum yoluyla nazar çıkaranlar vardır. 
(B. Pakman’ın notu: Nazar konusunu ve söz konusu ayeti ayrıntılı olarak işleyen yazımızı okumak için lütfen TIKLAYIN)

Nazar boncuğu takmak günah mıdır şirk midir?
Nazar boncuğu takmak günahtır ve şirktir. Bu konuda geniş bilgi için İslam da Büyük Günahlar adlı kitabımızın ilgili bölümüne bakabilirsiniz. 
(B. Pakman’ın notu: Bu konuda Hoca ile görüşlerimiz uyuşmuyor. İnsanın varlığı inkar edilemeyecek olan negatif etkilerden korunmak istemesi şirk veya günah olamaz. Nazar konusunu ayrıntılı olarak işleyen yazımızı okumak için lütfen  TIKLAYIN)

Büyü var mıdır?
Büyü vardır. Ancak büyü ile kimsenin hayatı üzerinde değişiklik yapılamaz. Yani büyü ve cin tasallutu yoktur. O halde ondan kurtarma da yoktur. 
(B. Pakman’ın notu: Bu konuda da Hoca ile görüşlerimiz uyuşmuyor. Spiritüel araştırmalara göre büyünün etkisi insan aurasının zayıflığına bağlıdır, aurayı zayıflatabilir, bedensiz varlıklar bu durumdan yararlanabilir. Daha geniş açıklamaları okumak için lütfen  TIKLAYIN)

Uğur yada uğursuzluk kavramları dinimizde var mıdır? Meal’de uğur yada uğursuzluk kelimeleri geçmekte (uğursuzluk kuşu,…gibi) ve bunlar çeviriden mi kaynaklanmakta yoksa tam olarak kullanılan kelimeler bunlar olduğu halde Kur’an-ı Kerim’de, insanlara onların anlayabileceği şekilde benzetmeler yoluyla mı gerçek ifade edilmektedir?
Kur’an bu tâbirleri, hurafecilerin uğursuzluk anlayışlarını eleştirmek için kullanır. Geniş bilgi için Kur’an’daki İslam kitabıma bakabilirsiniz.

Hz. Ali’nin fotoğrafları gerçek midir?
Hz. Ali’nin fotoğrafları hayalidir.

Türbelerin camilerle iç içe olması neden şirktir?
Mezarların ziyaret maksadının dışında bir amaca eşlik etmesi, onları şirk aracı yapar. Bunun içindirki İslam, mezarların mabetlerden tamamen ayrı ve uzak tutulmasını ister. Büyük İslam bilginlerinden bazıları, Hz. Peygamber’in mezarının yanındaki mescidin bile oradan uzaklaştırılmasını aksi takdirde o mescitte kılınan namazın geçerli olmayacağını söyleyebilmiştir.

Cevşeni sürekli üzerimizde taşımalı mıyız?
Cevşen adlı dua ile ilgili söylenenlerin tümü uydurmadır ve İslam dışıdır. O söylenenleri kabul edersek Cevşen’i Kur’an’a dahil etmemiz gerekir.

Bankaya yatırılan paranın bir miktar karşılığını almak faiz midir?
Enflasyon sıfır olmadıkça banka faizi haram değildir.

Enflasyonu aşmamak kaydıyla banka faizi haram olmaz diyorsunuz ancak enflasyonun bir nedeni de faizdir. Nasıl açıklıyorsunuz?
Enflasyonun nedeni olan faiz, enflasyonun üstünde alınan kredi faizleridir. Bununla birlikte banka sistemi var oldukça bu saptırmalar ve haksız kazançlar hep var olacaktır. Elbette ki ideal olan, bankasız bir dünyadır. Ancak böyle bir dünya kuramıyoruz diye hayatın dışına çıkamayız.

Enflasyonun sebebi faiz ise ne olacak?
Enflasyonun sebebi ne olursa olsun İslam, paranın durduğu yerde tükenmesine seyirci kalmaz. Çünkü İslam’da temel ilkelerden biri de “malın korunması” ilkesidir.

Enflasyonun kronikleştiği bir ülkede, banka faizi, repo, hazine bonosu, borsa haram mıdır?
Enflasyon oranını aşmamak şartıyla saydıklarınızın hiçbiri haram değildir.

Çalıştığımız şirket faizden para kazanıyorsa, bu şirkette çalışmakla biz de haram mı yemiş oluyoruz?
Çalıştığınız şirketin faiz alması, sizin emeğinizin karşılığı olan maaşınızı haramlaştırmaz.

Bir kişinin çalıştığı şirket hakkını vermez de bu kişi kendi eliyle hakkını alırsa, bu haram mıdır, helal midir?
Hakkı olan bunu çalma anlamına gelen yollarla alamaz. Haksızlığa açıkça karşı koyarak hakkını istemelidir. Aksini yapmak zulüm karşısında iki yüzlülüktür ki, bu da bir zulümdür.

Müslümanların ölülerden ve ruhlardan dilekte bulunmaları hangi noktada şirk olur, hangi noktada olmaz?
Her hal ve şartta şirktir.

Ölüm anında ve ölümden hemen sonra şuurumuz şu andaki gibi mi olacaktır, ruhumuz etrafta olup bitenleri algılayabilecek midir?
Durumu ayrıntılı olarak bilmiyoruz. Şu kadarını söyleyebiliriz: Ruh öbür âlemden bu âlemi bir ölçüde izleyebilir, ancak bu alemde asla etkili olamaz.

Kabir azabını tarif eder misiniz?
Bu deyim Kur’an’da geçmez. Rivayetlerde vardır. Anlamı, ahiret öncesi âlem olan berzah âlemidir. Kabir çukuruyla bir ilgisi yoktur.

Bir cevabınızda, ruhlar sizden haberdar olurlar demişsiniz. Yani mezar başına gittiğimizde bizi duyabilir, konuştuklarımızı anlayabilirler mi?
Ölünün ruhu ile mezarın bir ilgisi yoktur. Mezar, bedenin çürüdüğü toprak çukurdur. Ruh berzah âlemindedir. Ruh için mekân kaydı yoktur. Haberdar olması ise dünyadaki iletişim şartlarıyla açıklanamaz. O kendine özgü bir haberdar olma şeklidir. Bu konunun mezara gitmekle hiçbir ilgisi yoktur.

Ölüler arkasından Kur’an okunur mu? İnsan öldükten sonra ruh bu dünyada dolaşır mı?
Ölüler arkasından Kur’an okumak diye bir kural yoktur. Ölüler vesilesiyle okunan Kur’an’ın yararı da dirileredir. Ruhlar, ölümün arkasından berzah âlemine gider. Bu dünyada dolaştıklarına ilişkin vahyi bir bilgiye sahip değiliz.

Ölmüş kişi için verilen (7 si, 52 si) yemekler dinimizde var mıdır?
Hepsi putperestlikten geçmedir, İslam dışıdır.

İnananlardan Allah’a daha yakın olanların öldüklerinde cesetlerinin çürümediği gibi ayrıcalık sahibi oldukları bazı vaizler ve akademik unvanlı kişilerce TV ekranlarında söyleniyor. Babam bir din görevlisiydi. Ağabeyim öldüğünde onu babamın yerine gömmek için kazıldığında birkaç çürük kemikten başka bir şey göremeyince bu saçma sözlerin söylenebildiğine üzüldüm. Bu konuyu aydınlatır mısınız?
Ölenlerin cesetleri ile ilgili bu iddia İslam ve akıldışı bir safsatadır. Bazı cesetlerde çürümenin gecikmesi toprağın yapısıyla ilgilidir. Bu dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir insan için olabilir. Bunun üstün insan olmakla bir ilgisi yoktur.

Anne-babamın (şu anda hayatta değiller) kalbini kırmışsam, Allah’a kendimi nasıl affettirebilirim? Hatimlerin ölülerimize bir faydası olur mu?
Anne-babanızı kırdığınız için tövbe edin ve ruhları için yoksullara yardımcı olun. Hatimlerin ölülere hiç bir faydası yoktur.

Deniz mahsulleri yemek helal midir?
Tümü helaldir.

Âdetli iken Kur’an okunabilir mi?
Âdet hali, hastalık halidir. Kur’an okumaya engel değildir.

Cünüplük nedir, böyle bir durumda aldığımız nefes günah mıdır?
Cünüplük, meninin her hangi bir biçimde şehvetle vücuttan ayrılmasıyla oluşur. Cünüp insanın nefes alması günahtır şeklindeki söylem İslam dışıdır.

Cünüp iken ölen kişi sonsuza kadar cehennemlik midir?
Cünüplükle ilgili bu düşüncenizin İslam’da yeri yoktur.

Kişi cünüp iken yemek yiyebilir, su içebilir mi?
Cünüplük; namaz kılmak, Kur’an okumak ve Kabe’yi tavaf etmek dışında hiçbir şey için engel değildir. Bu konuda Arşivde de bilgi mevcuttur.

Cünüp haldeyken Allah’ın adını ağzımıza alabilir miyiz?
Allah’ı anmayı hiçbir şey engellemez.

İntihar günah mıdır, bu kişi doğrudan cehenneme mi gider?
İntihar en büyük günahlardan biridir. Ancak insanı sürekli cehennemlik etmez. Sürekli cehenneme götüren suç sadece şirktir.

Eğer bir kadın tecavüze uğrayacağını anladığı zaman namusunu korumak için intihar ederse akıbeti ne olur?
İntihar etmesi onu günaha sokar. Çok zor bir durum ancak hiçbir şey hayata kastetmenin gerekçesi olamaz.

Kürtaj günah mıdır?
Döllenme vuku bulduktan sonra yapılacak müdahaleler, bizim inceleme ve değerlendirme alanımız dışındadır. O alan tıp otoritelerinin alanıdır. Çünkü ortada bir canlı vardır ve bunun hayatına müdahale söz konusudur.  O halde, doğum kontrolü ile, bazı hallerde örtülü cinayet manzarası arz edebilen kürtajı birbirinden ayırmak gerekir. Biz, kürtajın, daha geniş bir ifadeyle döllenme sonrası bütün müdahalelerin -hayatî zorunluluklar hariç- insanlık suçu olduğu kanaatindeyiz.

Kurbanların elektro şok ile bayıltılıp kesilmesinin uygun olmadığı, ürenin kandan dokulara geçeceği, dolayısıyla etin yenmeyeceği söylenmektedir. Doğru mudur?
Elektro şokla kesim, Diyanet fetvasıyla da caizdir. Aksi kanaatler İslam ve bilim dışıdır.

Kurban kesmek yerine bir vakfa bağış yapılabilir mi?
Kurbanlık hayvan kesmek yerine tutarı olan parayı yardım olarak verebilirsiniz.

Kur’an’da birbirini nesheden ayetler var mıdır?
Nesih diye bir şey yoktur. O deyim sonradan uydurulmuştur. Kuran’da birbiriyle çelişen hiçbir ayet yoktur. Kuran’ı dikkatli, ağır ağır ve düşüne düşüne okumaya çalışın.

Biz Kur’an-ı Kerim’i başka insanların tercüme ve yorumlarından okuyoruz. Kime inanacağız?
Hiçbir tercüme ve yoruma itibar etmeyenler, Arapça’yı öğrenerek Kur’an’ı kendileri anlamaya çalışmalıdırlar.

Kur’andaki İslam’ı hangi kaynaklardan okuyabilirim?
Kur’an’daki İslam’ı öğrenmek için; Muhammed İkbal, Fazlurrahman, Hüseyin Atay, Mehmet Aydın gibi İslam bilginlerinin eserlerini güvenerek okuyabilirsiniz. Meali de tekrar tekrar düşüne düşüne okumaya çalışın.

Kur’an ve İslam’a göre kıyafet var mıdır?
Kıyafet yoktur ama ölçüler vardır. Kıyafet kültüreldir. Ölçüler dinsel olabilir.

Organ nakli İslam’a uygun mudur?
Organ nakli İslam’a uygundur ve sevaptır.

Başka dine mensup biriyle dini nikah yapılabilir mi, resmi nikah yeterli midir?
Dini nikah diye bir şey yoktur. Nikah, hukuk kurumu tarafından tescilden ibarettir. Nikah bir ibadet değil, bir akittir.

İbadetler için zorlama olduğunu bildiren bir ayet var mıdır?
İbadetler için zorlama getiren hiçbir ayet yoktur. Çünkü zorlama ile ibadet kavramları birbirine zıttır.

İmanın şartı kaçtır?
İmanın Kur’an’da belirtilen şartı 5’tir. Kadere iman sonraki devirlerde eklenmiştir.

Haccın farzları nelerdir?
Haccın temel şartları Kâbe’yi ziyaret yani tavaf ve Arafat’ta vakfedir. Diğerleri ayrıntı ve geleneksel uygulamadır.

Kadın komşularıyla hacca gidebilir mi?
Güvenlik problemi yoksa tek başına bile gidebilir. Fıkıhta yasaklar dinsel değil güvenlikle ilgili idari yasaklardır.

Şeytan taşlama farz mıdır?
Şeytan taşlama diye bir farz yoktur. Geleneksel bir uygulamadır.

Hacca gidenlerin, o güne kadar işlemiş oldukları tüm günahlardan sıyrıldıkları doğru mudur?
Böyle bir inanç Kur’an’ın verileriyle doğrulanamaz.

Ebcet hesabını onaylıyor musunuz?
Ebcet hesabının dinsel bir yönü yoktur. Eski Arapların tarih atmada kullandıkları bir sistemdir.

Mehdi’nin geleceği söyleniyor. Doğru mudur?
“Mehdi” inancı İslamiyet’e Hıristiyanlık’tan girmiştir. İslam’da yeri yoktur. Kuran ve Hz. Peygamber dışında mehdi arayan hüsrana uğrar.

Dünyanın sonunda, Hz. İsa’nın dünyaya gelip haçı kıracağı doğru mudur?
Hz. İsa ile ilgili bu sözlerin tümü İslam dışı uydurmalardır.

Kıyametten önce Hz. İsa dünyaya gelecek mi?
Hz. İsa’nın veya her hangi bir şahsın eski kimliği ve görevinin geri geleceğine inanmak Kur’an dışıdır.

Deccal’in dünyanın sonunda geleceği doğru mudur?
Kur’an’da Deccal diye bir kelime yoktur. Deccal ile ilgili söylemler Hıristiyan mitolojiden İslam’a aktarılmış ve bir takım uydurma hadislerle beslenmiş Kur’an dışı bir hurafedir.

Anne karnında 4-5 aylık iken özürlü doğacağı kesin olarak anlaşılan bir çocuğun yaşamına son vermek dini açıdan nasıl yorumlanabilir?
Böyle de olsa bir çocuğu yok etmeye hakkınız yoktur.

Affolunmayacağı belirtilen günahlar var mıdır?
Ölümden önce tövbe etmek şartıyla affedilmeyecek hiçbir günah yoktur.

İnsanlar sürekli cehennemde mi kalacak, yoksa cezasını çeken cennete mi gidecek?
Her insan takdir edilen cezasını çektikten sonra cennete gidecektir.

Erkekler açısından altın takmanın mahiyeti nedir?
Erkeklerin altın kullanmasını yasaklayan bir Kur’an ayeti yoktur.

Hastalıkların, günahları ve cezaları azaltacağına ilişkin hadis sahih midir?
O hadisin anlamı Kur’an’ın verilerine uygundur. Yani insanın çektiği her çile onun sürçme ve hatalarından oluşan açıklarını kapatabilir.

Bugünkü Diyanet Reisi ile Şeyhülislam arasında fark var mıdır?
Teoride, Şeyhülislam ile Diyanet Reisi’nin oldukça önemli farkları vardır. Bugünkü uygulamada ise hemen hemen fark kalmamıştır.

Kim fetva verebilir? Fetva şirk midir? Diyanet’in fetvaları Vatikan’ın fetvalarına benziyor.
Kur’an’ın açık ifadesine göre,”size fetvayı Allah verir.” Esas sapmaz ve gerçek fetvanın sahibi Allah’tır. Hz. Peygamber onun elçisi olarak esas fetva sahibinin sözlerine davranışlarıyla açıklık getirir. Bunun dışında kalan tüm insanlar ancak kişisel görüşlerini bildirirler. Bu görüşlere Allah’ın fetvası gibi bağlayıcı hüküm anlamında fetva demek ise şirktir.

Fetva vermeye yetkili bir merci var mıdır?
Kur’an’a göre fetvayı Allah verir. İnsanların yaptıkları hangi dereceden olursa olsun yorumdur.

Bilim amacıyla hayvanları kobay olarak kullanmak dinen doğru mudur?
Hayvanlara zulüm ve işkence yapmamak şartıyla kobay olarak kullanmak dinen sakıncalı değildir.

Kadının elinin sıkılmaması yönündeki fetva bir bid’at değil midir?
Kadının elinin sıkılmaması yolundaki anlayış İslam dışı bir gelenektir.

Hz. Ali’nin soyunun katlinde önderlik eden Muaviye’ye bir çok dinî kaynakta Hz. denmesinin bir anlamı var mıdır?
İkisinin birden hazret olması mümkün değildir. Ben şahsen, Ali’ye Hazret diyenlerdenim. Muaviye’ye hazret demekten Allah’a sığınırım. İslam dünyası Muaviye gibilere hazret diye diye bu hallere düşmüştür.

Ezan okunurken bacak bacak üstüne atılır mı?
Ezan okunurken böyle oturmak haram değildir. Ancak edep tavrına uymaz.

Sayısal loto oynamak günah mıdır?
Sayısal loto ve benzeri oyunlar kumar hükmündedir. Dolayısıyla günahtır.

Müslüman olmayan bir erkekle evlenmek günah mıdır?
Kur’an müşrik kadın ve erkeklerle evlenmeyi kesin yasaklamıştır. Hıristiyan ve Musevi erkeklerle evlenmeyi yasaklayan bir Kur’an ayeti yoktur.

Dinimiz müşriklerle evliliği yasaklıyor; Hıristiyanlarla evlenilebileceğini söylüyorsunuz. Ancak onlarda da 3’lü inanış olduğu için müşrik olmuyorlar mı?
Üçlü inanışı onlar mecaz olarak yorumluyorlar. Gerçek olarak inanıyorlarsa, şirktir.

Neden bir müslüman erkek müslüman olmayan bir kadınla evlendiğinde günah olmuyor da, müslüman bir kadın müslüman olmayan bir erkekle evlendiğinde günah oluyor?
Müslüman’ın kadın olsun erkek olsun putperestlerle evlenmesi kesinlikle yasaktır. Musevi ve Hıristiyanlarla evlenmek ise kadın olsun erkek olsun Müslümanlara haram değildir.

Eşim Katolik ve yurt dışında oturuyoruz. Çocuğumuz olunca dini ne olmalıdır?
Bulûğ çağına kadar çocuğa din açısından baskı yapılmaz. Bulûğ çağında hangi dini seçeceğine kendisi karar verir.

Deniz aşırı bir ülkede yaşıyorum. Cenazemin yakılıp küllerinin Türkiye’de mezarıma gömülmesinde dinimizce bir sakınca var mıdır?
Ölülerin yakılması, İslam’a aykırıdır. Yeryüzünün tümü Allah’ındır. Öldüğünüz yerde toprağa defnedilirsiniz.

Savaşlar Allah’ın takdiri midir? Dünyadaki en fakir ülkelerin Müslüman ülkeler olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Savaşlar insanların yanlışları ve zulümleri yüzünden doğuyor. İslam ülkelerinin fakirler listesinde yer alması şaşırtıcı değildir. Çünkü Allah, her alanda sadece çalışanları başarılı ve müreffeh kılıyor.

Okuduğum bir kitapta kaynak sırası şöyle veriliyordu: Kur’an-ı Kerim, Kıyas-ı Fukaha, İcma-i Ümmet. Açıklar mısınız?
Kur’an dışındaki tüm kaynaklar dinin kaynağı değil, dine getirilen yorumların kaynağıdır. Bunlar bazı mezheplerde 16’ya kadar çıkarılmıştır.

Elmalılı Tefsiri’nde şarap dışındaki içkilerin sarhoş olmayacak kadar içilebileceği yazıyor. Sizin düşünceniz nedir?
Benim Kur’an’dan anladığım, tüm alkollü içkilerin –azının da çoğunun da- haram olduğudur.

Dünyada, insan dışında pek çok yaratık doğup büyümekte ve ölmektedir. Onların canlarını da Azrail mi alır ve onlarda berzah âlemine giderler mi?
Ruh iki anlam taşımaktadır: 1. İnsana Yaratıcı tarafından üfürülen “ilahî nefha”. Bu ruh ölümsüzdür ve insan bedeninden ölüm meleği tarafından çıkarılır. 2. Varlığın yapısal fonksiyonu anlamındaki doğal hareketlilik. Bu ruh Azrail tarafından çıkarılmaz, varlığın bedensel fonksiyonu olduğu için, varlığın tahrip olmasıyla yok olup gider. Ölümsüzlüğü yoktur. Berzah âlemine de taşınmaz. İnsan dışındaki varlıkların ruhu bu ikinci türdendir.

Yemeği sağ elle yemek farz mıdır yoksa hijyenik açıdan mı sağ elle temiz sol elle pis işleri yapmamız önerilmiştir?
Sağ elle yemenin dinle ilgili hiçbir yanı yoktur. İnsanlık daha çok sağ elini kullandığı için böyle bir gelenek oluşmuştur. Sağ elini kullanan insana sol elini, sol elini kullanan insana sağ elini kullandıramazsınız. Bunu pislik ve temizlikle irtibatlandırmak da yanlıştır. 
(B. Pakman’ın notu: Hoca işin taharet kısmını atlamış görünüyor. İslam örfünde, özellikle Araplar, sol el taharette kullanıldığı için yemekte hiçbir şekilde kullanmazlar. Çıplak (çatal-bıçaksız) sol elle yemek yiyenin olduğu  sofradan kalkarlar.)

Kadınlarımızdan bazılarının giydiği kara çarşaf Arap putperestlerinden mi kalmadır? İslam’dan önce kara çarşaf neyin simgesiydi?
Kara çarşafın orijini hakkında kesin bir bilgiye sahip değilim. İslam örfünün malı olmadığı kesindir. Bizans-Rum kökenli olduğu söylenmektedir.

Erkek ve kadının örtünme ölçüleri nelerdir?
Kadınların abdest organları dışındaki yerlerini, erkeklerin ise edep yerlerini örtmeleri Kuran’ın emridir. Erkeğin kadına örtünme konusunda önerileri ve teşvikleri olabilir. Ancak baskı uygulayamaz.

Güzel sanatlar açısından yapılan sanat eserlerine (heykel, büst) Kur’an’ın bakışı nasıldır?
İslam, resim ve heykel yapmayı değil, resim ve heykele tapmayı yasaklamıştır.

İslam’da homoseksüellik yasak mıdır? (İlişki ya da duygu olarak)
Duygular yasaklanamaz, eylem yasaklanır. Homoseksüel ilişkinin eylemi yasaktır.

Gıybet konusunda bilgi verir misiniz?
Gıybet Kur’an’ın yasakladığı en büyük haramlardan biridir. Gıybetin esası ise kişilerin arkasından onların hoşlanmayacağı şeyleri söylemektir. Bu söylenenler o kişilerde yoksa bu, gıybet olmaktan çok iftira olur. İftira ise Kur’an’a göre en büyük zulümlerden biridir ve yapanı lanetlik hale sokar.

Sakal İslam’ın neresinde? Bir TV programında bir Prof. üç ayrı cevap verdi: Kesmek günah, kesmek mekruh, kesmek hiçbir şey değil. Aklım karıştı, benim sakalım yok!
Bizim dinimiz kimsenin kılı ve tıraşı ile ilgili hiçbir buyruk içermemektedir. Bunlar renk ve zevkle ilişkilidir. İsteyen istediği gibi yapar.

Kadınlar cennette kocalarıyla yaşamak zorundalar mı?
Cennete gitmeye layık ve beraber olmaya uygun bir sevgi içinde değillerse, Allah her bir eşi bir başkasına verir.

Dinimizde kutsallık arayışı var mıdır? Örneğin: balıklı göldeki (Urfa’da) balıkları kutsal diye yemiyorlar v.b. şeyler…
Dinimizde kutsallık elbette vardır ancak bahsettiğiniz anlamda bir kutsallık değil İslam’da, her hangi bir peygamberli dinde bile yoktur. Bu tür kutsallıklarda daha çok totemizm gibi şirk dinlerinde olur.

Her insanın münker-nekir adında meleği-cini vardır, derler. Kişi bu cinle irtibata geçse günah olur mu?
Münker-nekir diye herhangi bir varlıktan Kur’an’da söz edilmez.

Kul hakkı sahibine ödenmeli diyorsunuz. Bu kişiye her hangi bir şekilde ulaşamıyorsak ne yapmalıyız?
Sizde hakkı olan kişi ortada yoksa o hakkı onun adına yoksullara ödeyerek görevinizi yapabilirsiniz.

İslam dini hangi siyasi anlayışa daha yakındır? Sağa mı sola mı?
İslam bir ideoloji değildir. Bir çok ideolojiyle uyuşan ve uyuşmayan yanları vardır. İslam’ı kendi bağımsız varlığı ve bütünlüğü içinde kavramak gerekir.

Estetik ameliyat günah mıdır?
Estetik ameliyat cinsiyet değiştirme noktasına getirilmedikçe günah olmaz.

Kur’an’a göre şehitlik nedir? Her şehit cennete girer mi? Meslek şehidi ne anlama gelmektedir?
Kur’an şehitliği, Yaratıcı’nın idealindeki dünyanın kurulması uğruna ölenler için kullanır. (Hadid, 19) Bir ölme veya öldürülmede bu espri varsa şehitlik var demektir. Buna ancak Allah karar verir. Diğer anlamlardaki şehitlik kavramı gelenekseldir. Ancak gerçek şehitler cennete girerler.

Charles Darwin “Türlerin Kökeni” adlı kitabında insanın evrimleşme sonucu olduğunu söylemiştir. Kur’an-ı Kerim’de ise “O, odur ki sizi bir tek canlıdan yarattı…” (A’raf, 189) ifadesi var. Açıklar mısınız?
Kur’an’ın bahsettiği, bir tek canlı hücre anlamındadır. Darwin’in tezine gelince: O, Yaratıcı’yı devre dışı tuttuğu için esasında var olan evrimleşmeyi çarpıtmaktadır. Kur’an, arkasında Allah’ın olduğu bir evrimleşmeyi reddetmez.

Ne olursa olsunlar, anne ve babanın rızasını almak şart mıdır?
Kur’an’ın bu konudaki sözü açıktır. Anne babaya, vahyin verilerine aykırı harekete çağırmamaları şartıyla mutlaka itaat edilir. Bunun dışındaki konularda onlara itaat edilmez ancak hakları korunur ve kendilerine tatlı ve saygılı davranış sürdürülür.

Kur’an’ın bir çok yerinde, “Bu kitabı indiren de koruyan da biziz.” gibi ayetler var. Tanrı niçin öteki kitapları korumamıştır? Bu durumda Tevrat ve İncil İslam’a göre tahrif edilmiş sayılmaktadır.
Tanrı bütün kitapları korumuştur. Onları bozanlar insanlardır. Ancak eski kitaplardaki bozulmaları sonradan gelen bir peygamber düzeltiyordu. Peygamberlik Hz. Muhammed ile bittiği için yeni bir düzeltici gelmeyeceğinden, Kur’an insanın tahriplerine karşı özel olarak korunmuştur. Kur’an aynı zamanda eski kitaplardaki bozulmaları da düzelten bir kitaptır.

Tahrif edilmiş İncil’e inanan ve Hz. Muhammed’i reddeden bir Hıristiyan’ın durumu ne olacaktır. Kurtuluşa erebilirler mi?
Bu insanlar kendilerine tebliğ ulaştırılmamışsa Allah’a imanlarıyla kurtulurlar. Bir biçimde tebliğden yararlanma imkânı olanlar ise sorumludurlar. 

Kur’an’da, “Hırsızlık yapanların ellerini Allah’tan bir ceza olarak kesin.” deniyor. Neden?
Anılan ayette sözü edilen, elin kesilip atılması değildir. Geniş bilgi Kur’an’daki İslam kitabımızın ilgili ayeti açıklayan bölümünde vardır. Lütfen oradan okumaya çalışın.

Bir kadın kocasına itaat etmediği taktirde kocası onu dövebilirmi? Kadın erkeğin bütün istediklerini yapmak zorunda mıdır?
Eşler arasında eşitlik ve karşılıklı anlayış esastır. Erkeğin kadını dövmesi diye bir hak söz konusu değildir.

Eşlerin cinsel yaşamı ile ilgili yasak nedir?
Ters ilişki olmamak şartıyla hiçbir yasak yoktur.

İnançsız zannettiğimiz insanların evinde ibadet etmek, yemek yemek, kalmak ya da onlarla arkadaşlık etmek sakıncalı mıdır?
Sakıncalı değildir. Kur’an komşuluğun, bütün dinlerin, inançların üzerinde bir insanlık değeri olarak korunmasını istemektedir. Putperestler bile bunun dışında bırakılamaz. (bk. Tevbe, 6)

Bir kimse istemeden herhangi bir kişinin hakkını yerse bundan sorumlu mudur?
Kul hakkı her hal ve şartta sorumluluk doğurur. Sahibine ödenmeden, sahibi hayatta değil ise onun yerine bir hayra harcanmadan kul hakkından kurtulmak söz konusu değildir. Kul hakkının başka bir tövbesi yoktur.

İki erkek kardeşten biri ölünce, ölenin eşi diğer erkek kardeşe nikahlanabiliyor. Kur’an buna onay verir mi yoksa gelenek mi?
Ölen ya da boşanan eşin kardeşini nikahlamak din açısından bir sakınca taşımaz. Ancak hoş değildir. Gelenek bu tip evlilikleri mirası kaçırmamak veya çocukları yabancılara teslim etmemek için yaşatmaktadır.

Rabbimiz cennette mümin erkekleri güzel kızların beklediğini söylüyor. Mümin kadınlar için de aynı şey söz konusu mudur?
Rabbimiz mümin kadınlar için de aynı vaatte bulunmuştur.

Berzahta ruhların durumlarına uygun bir şekilde bekleyeceklerini söylediniz. “Durumlarına uygun” ne demektir?
Berzahta bekleyenler dünya hayatındaki kazanımlarına uygun bir yaşam içinde olacaklardır. Yani cennetlikse, cennetliklere uygun, cehennemlikse, cehennemliklerine uygun bir yaşam.

Kur’an gerçekten çok karmaşık bir dille mi yazılmıştır da üzerinde çalışan bunca bilim adamı aynı noktada buluşamıyor?
Kur’an’da asla karmaşa yoktur. Kuran’ın bizzat kendisi bu deyime karşı çıkmaktadır. Ancak çok boyutlu, evrensel bir metnin insanlığın değişik bakış açılarına, renklerine ve desenlerine göre farklı yorumlarının olması doğaldır. Sadece doğal değil, zorunludur. Bu gerçekle müslüman kitlelerin Kuran’ı asırlarca okuyup düşünmekten uzak kalmasının sonucunda doğmuş bulunan kaos, Kur’an dışılık ve bilgisizliği birbirine karıştırmayalım.

Akşam ezanı kıyamet kopacağı endişesiyle mi çabuk okunmaktadır?
Akşam namazının vakti çok kısa olduğu için ezanda kısa okunur ki namaz bir an önce kılınsın. Bunun kıyametin kopmasıyla bir ilgisi yoktur.

Adak etinden kimler yer veya yiyemez?
Adak etinden adayanın kendisi usul ve füruu (çocukları ve onlardan doğanlar, anne baba ve onların anne babaları) yiyemezler.

İslam dininde kısasa kısas cezalandırma cinayet işleyenler için de var mıdır?
Kur’an’a göre ölüm cezası ölenin varislerinin tümünün istemesi şartıyla sadece taammüden (kasıtlı olarak) adam öldürenlere verilir.

Kurban kesmenin farz olmadığı söyleniyor. Kevser Suresi’ndeki “Kurban kes” emri nasıl farz olmuyor?
Kevser Suresi’ndeki “venhar” emrinin kurban kesmekle, kutsallıkla hiçbir ilgisi yoktur. İslam öncesi dönemde de kullanılan hayvan keserek ziyafet vermeyi ifade eder. Hiçbir İslam mezhebi de bu emre dayanarak kurbanın farz olduğunu söylememiştir. Geniş bilgi, önümüzdeki günlerde çıkacak olan “Cevap Veriyorum” adlı kitabımda verilecektir.

İslam’da müt’a nikâhı var mıdır?
Kur’an’ın müt’a kökünden kelimelerle değindiği nikahla ilgili tespitler, bu konuda müt’a nikâhı savunanlara destek anlamında kullanılmaktadır. Kısacası bu birazda yorum meselesidir. Bana göre müt’a nikâhı Kur’an’ın onaylayacağı bir nikâh türü değildir.

İslam’a göre kadın ve erkeğin aynı yerde eğlenmesi, dans etmesi doğru mudur?
Birbirine mahrem kişilerin birlikte eğlenebilecekleri tartışmasızdır. Mahrem olmayanlara gelince burada iki şart aranır. Örtülmesi gereken yerlerin örtülmesi ve sarmaş dolaş olmamak.

Hesap gününde Allah’ı görebilecek miyiz?
Kur’an Allah’ın görüleceğine ilişkin düşünceye onay vermez. Allah’ın ancak tecellileri görülebilir, Zâtı değil.

Kur’an’ı 5 kez hatim ettim. Ancak Türkçesini okuyunca gerçekten derya deniz… Herkesin en az bir kez anlayarak okuması gerektiğini düşünüyorum.
Kur’an okumakla ilgili düşünceleriniz yerinde ve güzeldir. Her mümin kitabını kendi dilinde okumak zorundadır.

Allah’a ulaşmak için yapılan çalışmalar, bu dünyada iken bize diğer âlemlerin kapılarını açabilir mi?
İç kuvvetlerini bilgi ve ışık gücüyle geliştirebilen insanlar, üç boyutlu dünyanın ötesinden bazı algılamalara elverişli hale gelebilirler. Bunun yolu-yöntemi hakkında burada ayrıntılı bilgi veremeyiz.

Hz. Muhammed’e verilen mucizelerin tamamını hangi kaynaktan öğrenebiliriz?
Hz. Peygamber’e verilen en büyük ve tartışmasız mucize Kur’an-ı Kerim’dir. O halde Muhammedî dönemin mucizelerini Kur’an’ı okuyarak tanıyabiliriz.

Kur’an’da var olduğu iddia edilen, kadının erkeğin eğe kemiğinden yaratıldığı bilgisi doğru mudur?
Bu bilgi Kur’an dışıdır, Yahudi geleneğinden İslam’a aktarılmış bir hurafedir. (Geniş bilgi için bk. Kur’andaki İslam)

Kur’an’a göre, kadın da kocasını kolaylıkla boşayabilir mi?
Kur’an’da, boşanma konusunda kadınla erkek arasında tam bir eşitlik vardır. Geniş bilgi Kur’an’daki İslam kitabımızda verilmiştir.

Kur’an’ı Ebu Bekir zamanında toplayan kâtipler, aralarında “recm” tartışması yaparak: “Biz Hz. Peygamber’den recm ayetleri duymuş ve hükümlerini uygulamıştık” demişler. Ancak hükümlerin yazılı olduğu kemikleri ve derileri bulamadıkları için Kur’an’a ekleyememişler. Bu doğru mudur?
Recimle ilgili rivayetlerin hiçbiri Kur’an’a uygun değildir. Bir Yahudi âdetini İslamîleştirmek için uydurulmuştur. O rivayetleri kabul etmek, Kur’an’ın korunmuşluğu ilkesini reddetmeyi gerektirir. Bunu hiçbir mümin yapamaz. Ayrıca Kur’an Ebu Bekir zamanında falan değil, bizzat Hz. Peygamber’in eliyle bugünkü şekline ulaştırılmış ve insanlığa emanet edilmiştir. Sadece surelerin tertibi serbest bırakılmıştır. Sonraki zamanlarda yapılan, bir kopyalama işidir.

Tavla, iskambil, okey gibi oyunları her hangi bir şeyine iddiaya girmeden oynamak günah mıdır?
Para kazanma aracı yani kumar olmadıkça hiçbir oyun haram değildir.

Kur’an’da sünnet olmakla ilgili bir ayet var mıdır?
Böyle bir ayet yoktur. Bu bir gelenektir.

Kur’an’a göre zaman yolculuğu olabilir mi?
Kur’an açısından zaman yolculuğu mümkündür. Çünkü tanrısal açıdan sürekli şimdi vardır. Dün ve yarın yoktur.

Neden bir buluş ortaya konduktan sonra, “Kur’an’da vardı” deniyor da önceden bulmaya Kur’an yardımcı olamıyor?
Kur’an, bir laboratuar kitabı veya bilimler ansiklopedisi değildir. Ancak bilimlere de ufuk açan bir tanrısal kitaptır. Kur’an’ın açtığı bu ufuklardan yararlanmak, Kur’an’ı çok iyi okumak ve bilimde ilerlemiş olmakla mümkündür.

Kur’an’da sırat köprüsü geçer mi? Kesilen kurbanlarla bu köprüyü aşacağımız doğru mudur?
Sırat köprüsü Kur’an’da yoktur. Böyle olunca da o köprüyle ilgili söylenenlerin tümü uydurmadır.

Kur’an’ın veya mealinin dijital ortamda okunması veya dinlenmesi sırasında abdest gerekir mi?
Kur’an’ın ne okunması için ne de dinlenmesi için abdestli olma şartı yoktur.

Göz zinası var mıdır?
Göz zinası diye bir şey yoktur. Bu sözler sakındırmaya yönelik mecazlardır.

Göz zinası olmadığını söylüyorsunuz. Ancak Kur’an’da Müslümanları harama bakmaktan men eden ayetler var. Açık resimlere ve filmlere bakmak günah kapsamına girer mi?
Bir şeyin caiz olmaması başkadır, zina olması başkadır. Zina cinsel ilişkiyle oluşur. Anılan ayetler, insanların bakışlarını kontrol altında tutmalarını yani bir edep tavrını göstermektedir.

Bir peygamberin öteki peygambere üstünlüğü var mıdır?
Bütün peygamberlerin peygamber olarak dereceleri aynıdır. Ancak kişilik özellikleri bakımından farklılıkları vardır. Elbette ki hizmetlerinin çapı ve etkileri bakımından dereceleri farklıdır. Ancak bu onların, Allah katında farklı olduklarına kanıt olmaz. Bizim onları birbirinden ayırıp farklı kategorilere koymamıza hiç kanıt olmaz.

Umreye giden hac görevini yerine getirmiş olur mu?
Hac ayları dışında (Şevval, Zilkade, Zilhicce) yapılan ziyaretler hac olmaz.

Kur’an’daki cariye kavramını açıklar mısınız?
Kur’an’da “cariye” diye bir kelime geçmez. Cariye kavramı Kur’an’ı kadınlar aleyhine yorumlayanların geliştirdikleri ve kurumsallaştırdıkları bir gerçektir.

İçki içilen masada oturmak günah mıdır?
Günah olan, içkiyi içmektir.

Fethullah Gülen ve Nur Cemaati konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ben fırkacılığa tamamen karşıyım. Fırkacılıktan uzun vadede hayır geleceğine inanmak Kur’an’a ters düşmek olur.

Vacip nedir, sünnetten farkı var mıdır? Bayram namazları vacip mi yoksa sünnet midir?
Vacip, fıkıh dilinde müekked (pekiştirilmiş) sünnet karşılığı kullanılır. Yerine getirilmesi gerekli olan demektir. Vacip Hanefî mezhebinde bir terimdir ve müekked sünnet ifade eder. Bayram namazları sünnettir.

Evli erkeklerin yüzük parmaklarına gümüş yüzük takmalarının anlamı nedir?
Dinsel hiçbir anlamı yoktur, gelenek ve zevk meselesidir.

İslam’ı Kur’an’dan değil de Hz. Peygamber ve sahabiden öğrenmek gerekmez mi? Çünkü Kur’an’da her şey açıklanmamaktadır.
Din Kur’an’dan öğrenilir. Bilgi sahiplerinin bilgilerinden yararlanmak da Kur’an’ın emridir. Bu konuda üstünlük bilginindir. Ancak Hz. Peygamber dışında hiç kimsenin kişi olarak üstünlüğü söz konusu edilemez. Yorumları üstünlük ve tartışılmazlık niteliği taşıyan tek insan odur.

Sorulan sorulara Kur’an’dan cevaplar veriyorsunuz. Ancak birçok bilim adamı olaylara sizin kadar hoş görülü yaklaşmıyor. Sizin söylediklerinizle onların söyledikleri ters düşüyor. Biz neye, nasıl inanacağız?
Sorunuzun cevabı ve çelişkinizin çözümü Kur’an’ı daha iyi okumanıza bağlıdır. Kararı o zaman kendiniz verebileceksiniz.

Kuralları açıkça belli bir din nasıl oluyor da farklı mezheplere ayrılıyor?
Mezhepler, kişilerin dinden kişisel olarak anladıklarını ifade eder. Hiç kimseyi bağlamaz. Hiç kimsenin bu yorumlara uymak mecburiyeti yoktur. Aksini söylemek İslam’ı inkâr etmekle eş anlamlıdır.

“Şeytan Ayetleri” kitabını okudunuz mu, ne düşünüyorsunuz?
Anılan kitabı okudum. Eski hurafeleri ve uydurma rivayetleri toplayan müfessirlerin ve muhaddislerin kayıtlarına göre yazılmış bir iftira ve hezeyan kitabıdır.

Buharî’nin hadis kitabında, Ömer’den rivayet edildiği söylenen bir hadiste, Peygamberimize indirilen ayetlerde “Recm” ayeti de varmış. Kur’an’da böyle bir ayet yok. Kur’an bozulmadığına göre bu nakil yanlıştır. Neden hadis kitaplarından çıkarıp atılmıyor?
Bu iddia, hurafeci sahte dinciliğin İslam’a yaptığı iftiralardan biridir. Ayrıca Ömer’e de iftiradır. Ömer, Kur’an dışında din kaynağı kabul etmeyen bir insandır. Böyle bir şey söylemiş olamaz.

Cihad günümüzde farz-ı ayn (her kişiye farz olan) dır deniliyor. Bu devirde cihad nasıl olmalıdır?
Cihad, Allah’a ve insanlığa yararlı olmak için gayret sarfetmek demektir. Bunun sırasıyla üç boyutu vardır: 1. Ahlak ve erdem sahibi olmak için gayret, 2. Bilimsel ve fikirsel yükseliş için gayret, 3. Zulme ve istilaya uğradığınızda bunu aşmak için gayret. Cihadı sadece karşıtlarımızla savaşmak şeklinde almak siyasal bir saptırmadır.

Hayvan (köpek) beslenen evde ibadet olmaz, günahtır diyorlar doğru mudur?
Hayvan beslenen evde ibadet olmayacağını söylemek yanlıştır. Ancak evin içinde köpek beslemek mekruhtur.

Aklını yitirmiş olanlar ve zihinsel özürlüler cennete gidecek mi?
Kur’an’a göre bu kişiler sorumlu değillerdir. Sorumlu olmadıklarına göre, genel kural olan Allah’ın rahmeti bunlar için işleyecek ve cennete gönderilecekler diyebiliriz. 
(B. Pakman’ın notu: Bu gibi konular reenkarnasyon ile açıklanmadıkça Hocanın bu görüşü Allah’ın adaletine ters düşmüş olur.  Cennete gitmeyi hak etmek gerekir. Reenkarnasyon – tekrar doğuş- ile ilgili yazılarımızda bu konuya açıklık getirilmektedir.)

Kur’an’da şekillendirilen devlet anlayışını nasıl anlamalıyız? Kur’an’da verilen cezaları kim uygulamalıdır? Zinaya uygulanan sopa cezasını 21. Yüzyılda kim uygulayacaktır?
Kur’an, hiçbir devlet şeklinden söz etmez. Ama her devlette korunması gereken temel evrensel ilkelerden söz eder. Cezalar meselesine gelince, bunların temel gayeleri korunmak şartıyla yerlerine başka cezalar da konabilir. Bunun dayandığı temel ilkeler şunlardır: 1. Muamelât alanının içtihadîliği, 2. Amaç hükümler (makasıt) değişmez, araç hükümler (vesâil) değişir. Uygulamalar ise kamu otoritesi tarafından yapılır.

İslam, her erkeğin 4 kadınla evlenmesine ruhsat veriyor ve cennete gidebilecek erkeklere de eşler vaat ediyor. Peki mümin kadınların cennetteki durumu ne olacaktır? Kaç erkek alabileceklerdir?
Cennetteki eş ve birlikteliğin bedensel mi ruhsal mı olduğunu ve kime kaç eş verileceğini şu anda bilmiyoruz. 4 kadınla evlenmek çok zorunlu haller için, özellikle yetimlerin korunması içindir. Kur’an tek eşliliği esas almaktadır.

Ölülerin yıkanması ve erkek çocukların sünnet ettirilmesi olayı neye dayanmaktadır?
Ölülerin yıkanması İslam’daki temizlik ve insana saygı ilkelerinin bir gereğidir. Sünnet olmak ise Hz. İbrahim’den beri yaşatılan bir tevhit örfüdür.

Mesh edilen organın çıplak olma zarureti var mıdır? Yoksa ayaklar, ayakkabı üzerinden de sıvazlanabilir mi?
Ayaklar, Peygamberimiz döneminde çorap ve ayakkabı üzerinden de mesh edilebiliyordu.

Cennette insanlar cinsiyetsiz mi olacaklar? Cennette eşlerimiz ve dostlarımızla olacağımıza ilişkin beyanlar var mıdır?
Cennette ayrı cinslerin olacağı Kur’an’da açıkça bildirilmiştir. Ancak bu cinslerin birbirleriyle ilişkisi hakkında ayrıntı verilmemiştir. Kur’an’da, aile bireyleriyle beraber olabileceğimize ilişkin beyanlar da vardır.

Gayri müslim bir kişinin müslüman bir kimse için dua etmesinde ve o müslüman kişinin de duaya amin diyerek icabet etmelerinde bir sakınca var mıdır?
Hiçbir sakınca yoktur. Çünkü bütün duaların yöneldiği Yaratıcı tektir.

Budistler erdiğinde “Nirvana” ya ulaştıklarını söylerler. Tasavvufla benzer bir seviye olan “fena” vardır. Hıristiyanlar ise Meryem Ana’yı, Hz. İsa’yı ya da azizleri gördüklerini ya da duyduklarını söylerler. Peki, Allah; ezeli, ebedî ve bir tek olduğuna göre bu aşamalardan geçen herkesin aynı deneyimleri yaşayıp Allah’ın bir ve tek olduğunu söylemesi gerekmez miydi?
Tasavvuftaki fena, Budizm’deki Nirvana’nın bir tekrarıdır ve bu iki kavramda Kur’an’ın istekleri ile örtüşmemektedir. Kur’an’ın yolu “fena” yolu değil hayırda aktivite yani eylem yoludur. Fena ve Nirvana ise sadece şerde pasivitedir. Kur’an bunu yeterli görmez.

İslam’a göre şu anda ticaret erbabının kâr haddi ne olmalıdır?
Rakam olarak kâr haddi veremeyiz. Bu haddi İslam’ın genel ilkeleriyle piyasa arasında kurulacak vicdanlı denge belirler.

Yeni doğan bir çocuğun kulağına ezan okumak gerekli midir?
Dinen şart değildir ancak güzel bir âdettir.

Geliri fazla olmayan, tek varlıkları bir ev olan kişilerin o evi satarak hacca gitmeleri büyük sevap mıdır?
Hacca gitmenin şartlarından biri de zengin olmaktır. Zengin olmadan hacca giden sevap kazanmak şöyle dursun günaha da girer. Çünkü çocuklarının rızkını da tehlikeye atmış olur.

İslam’a göre bir kadına tecavüz etmenin cezası nedir?
Zina ve yaralama cezası birlikte verilir.

Kur’an mesajını olması gerektiği gibi anlayabilmek için dini içerikli kitaplar haricinde kimin eserlerini okumalıyız?
Alexis Carrel, Einstein ve Hawking’in eserlerini okuyabilirsiniz.

Günümüz şartlarında bir iş sahibi olabilmek için torpile ihtiyaç duyabiliyoruz. Günah mıdır?
Torpil, bir işin ehli olmayana verilmesine araç yapılıyorsa zulümdür. Böyle olmadığı taktirde günah değildir.

Kur’an’ı Amazon’a kadar götüremeyen bizleri Allah affeder mi?
Kur’an’ın insanlığa tebliğinde üstüne düşen görevi yapmayanların sorumluluğu çok ağırdır.

Üstlendiğiniz sorumluluk sizi ürkütmüyor mu? Sizin söylediklerinizden hareketle bazı ibadet şekillerini ve bazı düşüncelerimi değiştirdim.
Kur’an’dan kesin onay almadığım bir şeyi söylemem. Böyle olunca da sözünü ettiğiniz kaygıya asla düşmem. Andığınız kaygı imansızlık veya bilgisizliğin ürünü olabilir.

Hz. Peygamber’in yaşam tarzı ve davranışlarına sünnet diyoruz. Sünnet olmak bu davranışlardan biri. Sünnet olmayan Müslüman olamaz mı? Sünnet olmak Kur’an’da var mıdır?
Sünnet olmak adından da anlaşıldığı gibi farz değildir, Kur’an’da geçmez. Bir insanın sünnet olmaması onun Müslümanlığına zarar vermez. Ancak sağlık açısından yararlı olduğu için yaşatılması iyi bir gelenektir.

Zekât verirken önce fakire verip o size bunu hediye edecek, sonra tekrar vereceksiniz ve tekrar hediye edecek, böylece eski zekât borçlarınızdan kurtulacaksınız. Bu Allah’ı kandırmak değil midir?
Bahsettiğiniz zekât verme oyununa hile-i şeriye denir. Din dışı bir oyundur. Ne yazık ki ıskatçılık adı altında insanımıza senelerce yutturulmuştur.

Peygamberimizin doğumu sırasında ve peygamberliğe atanmadan önce olan olağanüstü olaylar ve kerametler güvenilir midir ve Kur’an’ın verileriyle test edersek sonuç ne olur?
Peygamberimizle ilgili bu rivayetlerin Kur’ansal dayanağı yoktur. Bunlar tarihsel rivayetlerdir. Doğru da olabilir yanlış da. Bunlara iman mecburiyeti yoktur. Kur’an’a göre Peygamberimizin biricik mucizesi bizzat Kur’an’dır.

Dinî nikâh zorunlu mudur?
Nikah bir akittir. Yaşanılan toplumun hukuk kurallarına göre kıyılır. Dini nikah diye bir zorunluluk yoktur. Kişisel tercih olarak isteyen resmî nikahtan sonra dinî nikah kıydırabilir

Kadınla erkek arasında geçen bir anlaşmazlık sırasında “üçten dokuza şart olsun ki boşsun”denmesi boşanmayı sağlar mı?
Bu tip sözler gevezelikten başka bir şey ifade etmez. Kaçtan kaça söylenirse söylensin bununla boşama olmaz. Kur’an boşanmanın, eşlerden birinin baş vurması üzerine hakemler tarafından gerçekleştireceğini söylemektedir.

Tedavisi yapılamayan bir hasta için ötenazi uygun mudur?
Hayat hakkına tecavüzün hiçbir gerekçesi olamaz. Ötenazi kesinlikle haramdır.

İç çamaşırımıza bir damla idrar bile damlasa meleklerin yanımıza gelmeyeceği, ölünce de kabir azabı çekeceğimiz söyleniyor. Doğru mudur?
İdrarın meleklerle irtibatlandırılması din dışı bir saçmalıktır. Sözünü ettiğiniz miktardaki kaçınılmaz damlacıklara fıkıh dilinde “affedilen kısım” denir ve bunların ibadete ve temizliğe engel olmadığı açıkça söylenir.

ABD’de yaşamaktayım. Namazların rekât sayısı kaçtır?
Rekât sayısı Kur’an’da yoktur. Asgari 2 rekât kılınmalıdır. Peygamberimizin uygulaması şöyledir: Sabah 2, Öğle 4, İkindi 4, Akşam 3, Yatsı 4.

Kur’an-ı Kerim Peygamberimiz zamanında mı yoksa sonra mı birleştirilmiştir?
Kur’an-ı Kerim’e bugünkü şeklini Hz. Peygamber Cebrail’in denetiminde vermiş ve insanlığa emanet etmiştir. Sonradan yapılan sadece bir kopyalama işidir, toplama değil. Kur’an’ın Hz. Peygamber’den sonra toplandığını söylemek küfürdür.

Dinde istihareye yatmanın yeri var mıdır?
Kur’an’da istihareye yatmak diye bir şey yoktur. İşleri istihareye havale etmek Kur’an vahyine aykırıdır.  
(B. Pakman’ın notu: İstihare: Girişilecek bir işin hayırlı olup olmadığını rüyadan anlamak için abdest alıp dua okuyarak uyuma.)

Dövizle yatırım yapmak haram mıdır?
Dövizle yatırım yapmak hiçbir şekilde haram değildir.

Kur’an’ın deyimiyle ruh Allah’tan bir nefestir. Allah ölümsüz olduğuna göre nefes alıp verme de sonsuz değil midir? Böyleyse kıyamette kopmayacaktır.
Allah için kullanılan nefes tâbiri mecazidir. İnsanın Allah’tan gelişini anlatmak için kullanılmıştır. Buradan hareketle Allah’ı insana benzetmek doğru olmaz. Allah’ın zatı dışındaki her şey her an yok olabilir ve tekrar var olabilir.

Uzaylıların var olduğunu kanıtlarsak dinler sarsıntıya uğrar mı?
İslam bir sarsıntıya uğramaz tam tersine güçlenir. Çünkü Kur’an zaten uzayda şuurlu varlıkların olduğunu açıkça söylüyor.

Bir ateist arkadaş soruyor: İlk insan Âdem ve Havva evlendiler, çocukları oldu ve onların çocukları da birbirleriyle evlendiler. Bu çok anormal değil mi?
Yaradılış ve Hz. Âdem’le ilgili ifadeler semboliktir. Kimin kiminle evlenerek bir çoğalma olduğunu Kur’an bildirmiyor.

Vergiyle zekât arasında nasıl bir ilişki vardır? Vergiden çalmak gulul suçuna girer mi?
Din dilinde zekât, genel anlamda vergidir. Vergiler zekâttan mahsup edilebilir. Türkiye’de vergilendirmenin adil olmaması, hırsızların devleti soymakta olması bu gerçeği değiştirmez. Onlarla mücadele edilir ancak gerçek, gerçektir.

Camileri süslemek, duvarlarına insan isimleri yazmak, fakir çocukların eğitimi için harcanabilecek paralarla camiler için gereksiz harcamalar yapmanın Kur’an’daki hükmü nedir? Böyle yerlerde namaz kılınır mı?
Bunların hiçbiri Kur’an’a uygun değildir. Şirk kalıntısıdır. Ayrıntılı bilgi için İslam Nasıl Yozlaştırıldı adlı kitabımızın mescit maddesine bakabilirsiniz.

Ahzap Suresi’nin içeriğinden, evlatlık müessesesinin Kur’an tarafından onaylanmadığı anlaşılıyor. Bu hükme göre nasıl davranmak gerekir?
Evlatlık konusunda Kur’an’ın korunmasını istediği nokta, evlat edinilenlerin gerçek babalarının unutturulmamasıdır.

Müslüman kimliği taşımayanlar camide kendi dinlerinde ibadet edebilirler mi?
Camiye heykel, v.s. sokmamak şartıyla ibadet edebilirler. Peygamberimizin hayatında da örneği vardır.

Web sayfanızdaki soru-cevap bölümü Fetva müessesesine benziyor. İslam fetva kurumuna nasıl bakıyor?
Bizim sitemiz fetva kurumu değil, bilimsel sohbet ve tartışma ortamıdır. Kur’an’a göre fetvayı Allah verir, bilim adamları tartışır ve halka açıklık getirir. Bizim yaptığımız da budur.

Ölünce amel defterleri kapanmayacak olanlar kimlerdir?
İlim adamlarının, kamuya hizmet eden eser sahiplerinin, bir de insanlığa hayırlı eserler veren evlat yetiştirenlerin amel defterleri kapanmayacaktır.

Vacip nedir, sünnetten farkı var mıdır? Bayram namazları vacip mi yoksa sünnet midir?
Vacip, fıkıh dilinde müekked (pekiştirilmiş) sünnet karşılığı kullanılır. Yerine getirilmesi gerekli olan demektir. Vacip Hanefî mezhebinde bir terimdir ve müekked sünnet ifade eder. Bayram namazları sünnettir.

Camilerde kılınan namazların bir ekonomik maliyeti vardır. İmamın maaşı, elektrik, su giderleri, temizlik, bakım gibi… Bu giderler devlet bütçesinden karşılanıyor. Namazı kılan kişi sevabı alıyor ancak maliyetine karışmayıp başkalarına ödetiyor. Sevabı aldığı gibi maliyetini de ödemesi gerekmez mi? 70.000 caminin giderlerine katıldığım için bu kılınan namazlardan bana sevap düşer mi? Ya da hakkımı helal etmesem kılınan bu namazlar geçerli olur mu?
Camiler ve cami giderleri ile ilgili düşüncelerinize katılıyorum. Bu uygulamalar İslam dışıdır.

Perşembe akşamını Cuma gününe bağlayan gece eşlerin ilişkide bulunması ve içki içmek günah mıdır?
İçki içmek her zaman günah ve haramdır. Eşlerin ilişkide bulunması ise oruçlu olmak dışında her zaman serbesttir.

Biz Müslümanların kıblesi Kâbe’dir. İslam’a inanmayanlar, siz Kâbe’ye secde ediyorsunuz, Kâbe puttur, diyorlar. Nasıl cevap verebiliriz?
Kur’an’ın ifadesiyle Kâbe, birliği sağlayan bir yön göstericidir. Tek başına kılınan namazda Kâbe’ye dönmek şartı yoktur.

İslam yalnız bireye yönelik bir din midir? Eğer toplumsal yanları varsa (çok sayıda vardır) şeriat olmadan, İslam hukuku doğrudan devlet eliyle uygulanmadan bu yan nasıl tamamlanır?
Her din aynı zamanda toplumsaldır. İslam da öyledir. Bunun böyle olması devletin din devleti olmasını gerektirmez. Dinin temel verileri hemen hemen tüm hukuk sistemlerinde zaten esas alınmıştır. Elbette ki eksikler vardır. Dini temsil edenler layıkıyla adam olsalar bu eksikler de giderilir.

Osmanlı Devleti hakkındaki düşünceniz nedir? Bunlar İslamiyet’in yaşaması için mi padişahlık yaptılar yoksa niyetleri başka mıydı?
Niyetlerinin ne olduğunu bilemem ancak padişahlık İslam’a aykırı olduğundan İslam için padişahlık söz konusu edilemez.

“Mirac olayı İslam vahyinde yoktur” demişsiniz. Necm suresi 1-18. Ayetler Mirac’ı anlatmıyor mu?
Necm Suresi’nin Mirac’la hiçbir ilgisi yoktur. Sonraki zamanlarda yapılan yorumların zorlamaları söz konusudur. Ayrıntılı bilgi Kur’an’daki İslam kitabımızda vardır.

Fıkıh kitaplarında namazı terk edenlerin önce dövüleceği sonra öldürüleceği yazıyor. Açıklar mısınız?
Bu, sonradan uydurulmuş bir zulümdür. Ayrıntılar için Cevap Veriyorum adlı kitabımdan yararlanabilirsiniz.

“Asıl olan ruh mudur madde midir” sorusuna İslam felsefesinin verdiği yanıt nedir?
İslam’a göre asıl olan ruhtur.

Allah, Hz.Muhammed’e,”evreni senin için yarattım” demiş. Doğru mudur?
Bu, tamamen Hıristiyanlık’tan aktarılmış bir uydurmadır.

ABD’de İslamiyet konusunu öğrenmek isteyenlere hangi kitapları önerirsiniz?
Muhammed İkbal, Fazlulrahman ve İsviçreli Müslüman Schoun’un eserlerini önerebilirim.

Ölüye yapılan otopsi İslamca yasak mıdır?
Otopsi İslam’a aykırı değildir.

Gerçek İslam’a göre töre cinayetleri konusunda bilgi verir misiniz?
Töre cinayeti hem cinayet suçunu hem de şirk suçunu birlikte işlemektir. Çünkü töreyi kutsallaştırmak şirktir.

Bir dileğimizin yerine gelmesi için ermişlerin mezarında dua etmek doğru mudur?
Bu söylediğiniz tamamen şirktir.

Zekat nasıl hesaplanır? Evdeki eşyalarımızın ve arabamızın değerini hesaplayıp bunun 1/40’ını mı vereceğiz?
Zekat, ev-bark, yiyecek ve esas ihtiyaçlar dışında kalan servet üzerinden verilir. 1/40 ifadesi Kur’an’da yer almaz. Geniş bilgi, Kur’an’ın Temel Kavramları adlı kitabımın zekat maddesinde vardır.

Ağız dolusu kusmak orucu bozar mı?
Kusma eğer bir hastalık belirtisiyse orucu bozar. Tutamadığınız gün sayısınca sonra tutarsınız.

Bilerek oruç bozmanın kefareti nedir?
Orucunu yemiş olanlar için 61 gün aralıksız oruç tutma kefareti yoktur. Bu kişi gününe gün tutar ve Allah’tan affını diler.

Oruçluyken grip aşısı yaptırdım. Acaba orucum bozuldu mu?
Grip aşısının oruca zararı yoktur. Gıda değildir.

Allerjik nezle hastasıyım ve gün içinde çok yoğun burun tıkanıklığı yaşıyorum. Bu yüzden spray ilaç kullanmak durumundayım. Orucum bozulur mu?
İlaç olan sprayinizi kullanmak hiçbir şekilde orucunuzu bozmaz.

Vahdeti vücut nedir ve İslam’la bağdaşır mı?
Vahdeti vücut, varlığın birliği yani evrenin Tanrı’nın vücudu gibi algılanması fikridir. Bu düşünce Kur’an’dan onay alamaz.

Gerçek anlamda medyum (aracı) var mıdır, varsa neye aracıdır?
Bugün kullanıldığı şekliyle bir medyumluk yoktur. Ancak ilham alabilen,sezgileri kuvvetli insanlar vardır.

Kur’an’da geçen “burç” ifadesi ne anlama gelmektedir?
Burç Arapça bir kelime olup yıldız anlamındadır. Kur’an’da da bu anlamda kullanılır.

Peygamberimizin Yahudi ve Hıristiyanlarla savaşıp onları bizzat kılıçtan geçirdiğine yönelik yayınlar var. Bunlar doğru mudur?
Bunlar doğru değildir. Peygamberimiz sadece savunma savaşı yapmıştır. Ve kendisi hayatında hiçbir canlıyı öldürmemiştir.

Allah bir ruh mudur?
Allah’ın mahiyetini hiçbir kelime ile kayıtlayamayız. O, yaratan, yapıp-eden kuvvettir.

Allah bir enerji midir?
Allah hakkında kayıtlayıcı bir sıfat kullanamayız.

Livatadan hazer etmek nedir?
Livatadan hazer etmek, homoseksüellikten kaçınmaktır.

Domuzun yağı, kılı ve kemiği bazı yiyeceklerde kullanılmaktadır (Almanya’da). Bunları yemek haram mıdır?
Domuzun hiçbir şeyi gıda olarak kullanılamaz. Gıda dışında kullanılmasında sakınca yoktur.

Fitre nedir, kimlere düşer ve dinimizde yeri var mıdır?
Fitre vermek farz değil sünnettir. Hane halkından herkes için verilebilir. Ailenin ortalama gıda harcamasından bir kişinin bir günlük yiyeceğinin tutarı esas alınır.

Sigara içiyorum, dinimizde günah mıdır?
Haram değildir, çünkü böyle bir hüküm yoktur. Ancak sağlığa zararlı olduğu için mekruhtur.

Gıybetin dinimizce çok günah olduğunu biliyorum. Bir kişiyi yanlışlarından dolayı başka biriyle tartışıp eleştirmek gıybete girer mi?
Haklı olmanız şartıyla, konuştuklarınızı o kişinin yüzüne de söyleyebiliyorsanız, gıybet olmaz.  
(B. Pakman’ın notu: Gıybet: dedikodu)

Regl olduğumuz zaman hangi ibadetlerden sakınmalıyız? Bu durum bize verilen izin mi yoksa ibadetten men midir? Regl olduğumuz zaman oruç tutmamız sakıncalı mıdır?
Regl olduğunuz zaman size verilen ruhsat izindir, yasak değildir.Yani isterseniz her türlü ibadetinizi yapabilirsiniz. Geniş bilgi bu sitenin soru arşivinde ve İslam Nasıl Yozlaştırıldı kitabımın Kadın bölümünde vardır.

Hz. Muhammed’in hayatını öğrenmek için hangi kitabı önerirsiniz?
Muhammed Hamidullah’ın İslam Peygamberi adlı eserini okumanızı öneririm.

Hiçbir peygamberi birbirinden üstün kılmamamızı söylüyorsunuz. Bu durumda Bakara Suresi 253. ayet ne anlama gelmektedir?
Peygamberler arasında, özel şahsiyet değerleri açısından farklar elbette vardır. Ancak peygamberlik görevi açısından onları üstünlük yarışına sokamayız.
(B.Pakman’ın notu: “İşte resuller! Biz onların bazısını bazısına üstün kılmışızdır. Allah, onlardan bazısıyla konuşmuştur. Bazılarını da derecelerle yüceltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya açık ayetler verdik ve onu Ruhulkudüs’le güçlendirdik. Allah dileseydi, onların ardından gelenler, açık-seçik mesajlar kendilerine ulaştıktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak tartışmaya girdiler de içlerinden bazısı iman etti, bazısı küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var ki, Allah dilediğini yapıyor.” Bakara 253)

İslam tarihini anlatan en güvenilir kaynaklar nelerdir? Siz de İslam tarihini yazmayı düşünür müsünüz ?
İlk İslam tarihi konusunda, Muhammed Hamidullah’ın İslam Peygamberi adlı kitabıyla, benim Asrısaadet’in Şehitleri ve Asrısaadet’in Büyük Kadınları adlı kitaplarımı önerebilirim. Sonraki devirler için üniversitelerin yayınlarını okumaya çalışın.

Dinimize göre mankenlik mesleğini yapanlar günah işlemiş olurlar mı?
Mahremiyet şartlarına uymuyorlarsa günahtır.

İslam köleliği yasaklamış mıdır? Eğer yasakladıysa neden kölelik devam etmiştir?
Kur’an köleliği yasakladı ancak İslam adı altında uydurma bir din kuranlar bunu sürdürdüler.

Sayısaldan yüklü bir para aldım. Eğer haramsa bu parayı ne yapmalıyım?
Para haramdır. Hayır kurumlarına vermeniz en doğru yoldur.

Neden Yâsîn Suresi ölülerin arkasından okunuyor? Gelenek midir, emir midir?
Gelenektir. Yâsîn Suresi’nin bizzat kendisi diriler için okunmasını söylemektedir. (Ayet:69-70)
(B. Pakman’ın notu: “Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kur’an’dan başka şey değildir; Diri olanı uyarsın ve inkârcılar üzerine söz hak olsun diye indirilmiştir.” Yasin 69-70)

Kur’an okunduktan sonra el Fatiha dendiği zaman 3 İhlas 1 Fatiha okuyoruz. İniş sırasına göre önce Fatiha sonra İhlas okumamız gerekmez mi?
Böyle bir sıralama şartı yoktur. Esasında el Fatiha deyip bunları okumak diye de bir şart yoktur. Gelenektir.

Kur’an’da, etin üstünde kan olduğunda onu yemeyin deniyormuş. Doğru mudur?
Usulüne göre kesilmiş her et yenir. Etin bizatihi kendisinin 1/3’ü kandır.Yasak olan bizatihi kanı yemektir.

Şirk bilindiği gibi kısaca Allah ile kul arasına aracılar koymaktır. Bir kimsenin Allah hakkında daha derin bilgi edinmek için bu konuda bilgili kimselere gitmesi de gayet doğaldır. Bu durumun şirk olmaması için ölçü nedir?
Ölçü, yararlandığınız insanları tartışma üstü, kutsal, cennet garantörü olarak kabul etmemektir.

Bir takvim yazısında, resim, köpek, heykel eve girerse o eve melek girmez denmektedir. Doğru mudur?
Kesinlikle doğru değildir, hepsi uydurmadır.

Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde, bir hadise göre Ramazan kelimesinin “Allah’ın isimlerinden bir isim” olduğu bilgisi veriliyor. Bu bilgiyi doğru kabul edebilir miyiz?
Bu bilgi doğru değil, bir uydurmadır. Ne yazık ki Elmalılı tefsirinde buna benzer uydurma hadisler vardır.

Cinsel birleşmenin olmadığı ancak karşı cinsle sarılmak, el ele tutuşmak esnasında cinsel organda meydana gelebilecek akıntı durumunda kişi cünup sayılır mı?
Birleşme olmasa da akıntı tam boşalma ise cünupluk oluşur. Eğer mezi denen küçük bir ön akıntı ise cünupluk olmaz.

Evliya nedir ve mucize gösterebilir mi?…
Kur’an’ın tanımına göre evliya, gerçek Müslümanlardır. Kur’an’ın hükümleri dışında fiilleri olanlara Kur’an,”şeytan evliyası” demektedir. Peygamberler dışında hiç kimse mucize gösteremez. Geniş bilgi Kur’an Açısından Şeytancılık kitabımda vardır.

Ben 4 yıl imam hatip lisesinde okudum. Bunca yıl öğrendiğim (tabi ki öğretmenler ve çevremden) bilgilerin yanlış olduğunu, daha doğrusu çoğunun yanlış olduğunu, kitaplarınızı okuduğumda, sizi dinlediğimde öğrendim. İçime işlemiş bilgilerden de kurtulmakta güçlük çekiyorum. Hep acaba haklımısınız diye tereddüde düşüyorum. Ama Kuran-ı Kerim’i okuduğumda haklı olduğunuzu görüyorum. Maalesef yine de bu kurdu içimden çıkaramıyorum. Tahmin ediyorum, mesleğinizde ilerleyip gerçeklerin aslında öğrendiklerinizle farklı olduğunu gördüğünüzde eski öğrendiklerinizi bırakıp gerçekleri uygulamakta tereddüt yaşamışsınızdır. İşte bu noktada şunu sormak istiyorum bunları aşmayı nasıl başardınız?
Duygularınıza aynen katılıyorum. O kurdu yok etmenin tek yolu, din meselesinde Kur’an’a teslim olmak ve onu tekrar tekrar üzerinde düşünerek okumaktır. Bir de şu gerçeğe dikkat etmek gerekir. Eğer o kurtlu düşünceler doğru olsaydı İslam dünyası bugünkü perişanlık içinde olur muydu?

Dinî bayram olarak adlandırdığımız Ramazan ve Kurban bayramlarının dinimizdeki yeri nedir?
Kur’an dini bayram diye bir kavram getirmemiştir. İnsanların kaynaşmasına yarayan bütün örfler gibi bayramlar da güzeldir. Dinî de millî de olabilir.

Bulunan para ya da değerli eşyayı ne yapmamız gerekir?
Sahibini bulamazsanız yoksullara veya hayır kurumlarına verin.

Zekat, fitre ve sadaka arasındaki farkı açıklar mısınız?
Sadaka her türlü bağışın genel adıdır. Fitre, Ramazan’da verilen baş sadakasıdır. Zekat ise, zenginlerin imkanı elde ettikleri zamanda verdikleri zorunlu bağıştır. Vergiler zekattan mahsup edilebilir.

Haram aylar ne demektir ve bunlar hangi aylardır?
Haram aylar; çatışmanın, kan dökmenin yasak olduğu aylardır. Bunlar; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarıdır.

Rüya tâbiri yapmak doğru mudur? Bunu kimler yapabilir? Bu konuyla ilgili bir kitap var mıdır?
Bu çeşit kitaplarda yazılanlar genel ifadelerdir. Rüya tâbiri kişiden kişiye değişir. Rüyalarınızı kendiniz çözmeye çalışın.

Ramazan ayından (bayramdan) sonra 6 gün oruç tutulmasının dayanağı dinî midir, gelenek midir? Ramazan ayının dışında oruç tutmanın yasak veya faydalı olduğu günler var mıdır?
6 gün oruç tutulması gelenektir. Ramazan ayı dışında oruç tutmanın yasak veya faydalı olduğu günler gibi dinin bir emri yoktur.

Kur’an’da Hz İsa’yla ilgili bir ayette, o ölmedi, onu yükselttim, ancak insanlar öldü zannetti dediğini hatırlıyorum. Başka bir ayette de, her insan ölümü tadacaktır deniyor. Hz. İsa’nın yeniden dünyaya gelmeyeceğini de söylüyorsunuz. Bu durumda Hz. İsa ölümü tadmamış mı olacak? Bu durum Kur’an’aykırı değil midir?
Bahsedilen ayet Hz. İsa’nın ölmediğini değil, çarmıha gerilmediğini, asılmadığını söylüyor. Ölüme gelince, Kur’an Hz. İsa’nın öldüğünü açıkça bildirmektedir. (Mâide Suresi, 117) 
(B. Pakman’ın notu: Yaşar Nuri Öztürk mealine göre “Onlara, senin bana emrettiğin şu sözden başka bir şey söylemedim: ‘Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.’ İçlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni vefat ettirince yalnız sen gözetleyici oldun. Ve sen zaten herşey üzerinde bir Şehid’sin, bir tanıksın.” (Maide 117). Burada Hz. İsa “beni vefat ettirince” diyor. Ancak başka birçok mealde de “beni içlerinden alınca”, beni aralarından alınca”, “beni alınca”, “beni aldıktan sonra” diyor. Bu meallerin Nisa 158’e daha uygun olduğu görülüyor: “Allah onu kendisine yükseltti”. Nisa 158

Ölünün arkasından, “devir” adıyla, günahları veya gitmediği hac borcu ya da kılmadığı namaz borçları hesap edilip karşılığınca para veriliyor başka insanlara. Bu doğru mudur? İnsanın kendine farz olan kılmadığı namazlar hesabınca yoksulara ya da kime olursa olsun birilerine para verip namaz borçları silinebilir mi?
İbadetlerde vekâlet olmaz. Böyle bir sistem İslam’da yoktur. Sonradan hurafe sistemi tarafından uydurulmuştur.

Dinimiz müşriklerle evlenmeyi yasaklamıştır. Ateist bir kız arkadaşım var! Ateistler müşrik kategorisine girer mi? Onu çok seviyorum. Benim inancım karşısında oldukça hoşgörülü ve aramızda hiç bir dinî problem yok.
Ateist müşrik demek değildir. Müşrik, Allah’ın varlığını kabul edip O’nunla insan arasına yedek ilahlar koyan zihniyettir.

Kur’an’ın genel olarak sadece erkekleri muhatap alması konusunda ne düsünüyorsunuz?
Bu bir dil özelliğidir. Genel hitaplarda Arapça’da erkek kipleri kullanılır.

Üzerinde tartışılmayacak kadar güvenilir hadislerin içinde “Veda Hutbesi” de var mıdır? Eğer varse hutbe içinde geçen:“Ey nas, bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden nüfuz ve saltanatını kurmak kudretini ebedi surette kaybetmiştir.”cümlesinden ne anlamalıyız?
Veda hutbesi de nihayet bir rivayettir ve çok uzun bir rivayettir. Değişik şekilleri olan bu rivayete de sonradan eklemeler yapılmış olabilir. Kur’an’a uymayanlarını bu tür eklemeler saymak gerekir.

İslam’ı Alevi olarak algılamaya çalışan arkadaşların dini yaşamada,ibadet sıcaklığını yakalamada karşılarına keskin klişe setler çıktığına inanıyorum.  Bilgi yoksunluğundan namaz, eskiler tarafından ecdatlarını kesen, yakan, derisini yüzen düşman kampın siyasi sembolü olarak algılanıyor. Kendilerine doğrudan namaz kılma sorulduğunda hiçbiri reddetmiyor. Ama gönüller kinle katılaştığı için genç arkadaşlara görünmez baskı havası oluşuyor. Sizin görüşleriniz nedir?
Görüşünüze aynen katılıyorum. Bu yanlış anlayış ne yazık ki hâlâ yaşatılmaktadır. Çare Kur’an’ı anlayarak okumak ve yaşamaya çalışmaktır.

İslam’a ait olduğu iddia edilen tüm ibadetlerin Hz. İbrahim devrinden kaldığı görülüyor. Bu durumda Hz. Muhammed’i İslam’dan evvel namaz kılan, oruç tutan, hacca gitmiş ve sünnet olmuş biri olarak tanımlayabilir miyiz?
İbadetler özü itibariyle bütün peygamberlerde aynıdır. Şekil yönü ise her peygamberde değişiktir. Peygamberimizin bu saydığınız ibadetleri yapması peygamberliğin gelişinden sonradır.

Regaip kandilinin kutlandığı gecede regaip adını Allah Kur’an’da belirtmemişse eğer, O’ndan başka kim bunu bilebilir ve böyle bir an kutlanabilir mi?
Regaip diye bir gece ve böyle bir kutlama yoktur. Sonradan uydurulmuştur.

İbrahim Suresi 6.ayette,”Musa’nın kendi toplumuna şöyle dediği zamanı da hatırla” cümlesi Hz.Muhammed’in, Hz.Musa devrinde de yaşadığının mı yoksa Tevrat’ı okumuş olduğunun mu delilidir?
Hiçbirinin delili değildir. Bu ifade Arapça’da geçmiş olayları anlatmak için kullanılır. Muhatabın onları yaşadığını göstermez.

İslam’da emeksiz kazanç haramdır, bunu siz de söylüyorsunuz. Fakat banka faizi haram değildir, diyorsunuz. Buna bir açıklama getirir misiniz?
Banka faizi emeksiz kazanç değildir. Emek mahsulü olan paranızın çalıştırılmasından elde edilen nemadır. Ancak bu faiz, enflasyon miktarını aşamaz.

Allah’ın Âlim isminin belli sayıda ve muntazam olarak zikredilmesi halinde insanların ilminde artma olur mu? Yani Allah’ın isimleri zikredilerek bu isimlerin manaları insanlarda açığa çıkar mı?
Bu, Hint sisitemlerindeki yöntemdir. İslam’da geçerli değildir. İlim çalışarak kazanılır.

Kur’an’da Hz. Musa ile ilgili ayetler diğer peygamberlerden çok fazla. Sebebi nedir?
Beniisrail, Allah’ın örnek nesil olarak seçip eğittiği ve çok şey beklediği bir nesildir. İhanetleri Allah’ı çok öfkelendirmiştir. Bu serüven üzerinde çok durulması bundandır.

Kur’an’ı bir müzik eseri olarak okumak ne zaman ve nerede başlamıştır? Bir anlamı,bir yararı var mıdır?
Kur’an okuma hangi şekilde olursa olsun makbuldür. Makamla okuma ilk günden beri vardır. Ancak Kur’an’ın istediği anlayarak okumaktır.

Nuh peygamberin normal insan ömrünün çok üstünde yaşadığı Kur’an’da belirtiliyor. (950 yıl) Bu, sünetullaha ters değil midir?
Hz. Nuh konusunda geçen 950 yılın hangi takvim sistemine göre belirlendiğini bilmiyoruz. Bizim takvim sistemimiz olmadığı kesin. İşin esası ileride birgün kesinlik kazanabilir.

Duydum ki evlenmemek günahmış. Doğru mudur?
Dinimizde böyle bir günah yoktur.

Küsmek İslamiyet’te hoş karşılanmayan bir davranıştır. Ancak gerek akrabalar gerek arkadaşlar arasından bazı insanlar var ki, bunlarla barışıklık maddi-manevi zararlara yol açabiliyor. Kalplerini kırmadan mesafe koymanın dinen sakıncası var mıdır?
Yoktur. Kalp kırmamak ve haklarını çiğnememek şartıyla mesafe konabilir.

Bazıları yüzü koyun yatmayı haram sayıyor ve bunu Kur’an’a dayandırıyor. Açıklar mısınız?
Bu yatış tarzının Kur’an’la ve dinle hiçbir ilgisi yoktur.

Birçok insan din konusunu öğrenirken kafalarının karşmasından ve bu nedenle de, dinlerini, inançlarını kaybetmekten, ruhsal dengelerini kaybetmekten, yobazlaşmaktan korkuyor ve dini öğrenmek yerine onu hiç öğrenmeyip, Kur’an’ı hiç okumayıp zihninde kendince canlandırdığı bir İslam’a inanıyor. Bunun sonucunda da din cenazeden cenazeye hatırlanan basit bir gelenek/mezarlık dini durumuna indirgeniyor. Bu durumu veinsanlarımızın bu hal ve tavırlarını nasıl değerlendirirsiniz?
Bu tavır ve anlayış yüzündendir ki, Müslümanlar dünyanın önünde perişan oldular. Ve en büyük dinî cemaatler bugün, dergilerine Hz. İsa’nın resmini kapak yaparak üzerine şunu yazabiliyorlar: “İnsanlık O’nu bekliyor. O gelecek ve hepimizi kurtaracak.”(!)

Şans, rastlantı ve tesadüfe inanır mısınız? İslam’da yeri var mıdır?
Tesadüfün varlık düzeninde yeri yoktur. Bizim tesadüf dediğimiz olgular başka bir sisteme uygunluktur.

Nasip kısmet diye bir şey var mıdır? Bazıları diyor ki,sen ne yaparsan yap, sana yazılmış olan kızla evleneceksin. Doğru mudur?
Doğru değildir. Akıl ve iradeyi kullanmak gerekir.

Kaderle ilgili bir cevapta, “Allah bildiği için biz yapmıyoruz, bizim ne yapacağımızı Allah biliyor.” diyorsunuz. Allah bizim ne yapacağımızı biliyorsa bizniye bu dünyadayız, niye imtihandan geçiyoruz?
Allah’ın bilmesi bizi şartlamıyor, O sadece hareketlerimizden sonucu görüyor.

Üniversite öğrencisiyim. Erkek arkadaşımla kalmayı düşünüyorum. İmam nikâhı için bir imamla görüştüm. Resmi nikâh gerektiğini söyledi. Ne dersiniz?
Tescili olmayan bir nikâh geçerli değildir. İmam doğru söylemiştir.

Tevbe Suresi’nin başlangıcında neden besmele yoktur?
Savaş halini düzenleyen bir sureye, Allah’ın rahmetini ifade eden bir cümle ile başlanmamıştır.

Bir arkadaşımın kalbini ona haksızlık ederek kırdım. Sonra ondan yüzlerce defa özür diledim ama kabul etmedi. Yüzümü bile görmek istemiyor. Ben bu olaya kul hakkı açısından baktığımda binlerce kere onun gönlünü almaya çalıştım ama nafile. Affetmeyeceğini söylüyor. Kul hakkımı nasıl öderim?
Sizin davranışınız sizi sorumluluktan kurtarmıştır. Bundan sonrası arkadaşınıza kalıyor.

Bazı zikir ve duaların belli sayılarda tekrar edildiği takdirde etkili olduğu söyleniyor. Doğru mudur? Doğruysa bu rakamlar neye göre belirlenmiştir? Bir de neden bütün peygamberler erkeklerden seçilmiştir?
Dua ve zikirde sayı tutkusu Kur’an’ın ruhuna aykırıdır. İslam’a Budizm’den geçmedir. Peygamberlerin neden erkeklerden seçildiği sorusunun cevabını ise sadece Allah bilir.

“Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık. “ayetini açıklar mısınız?
Bu ayet, insan ve cinlerin eylemleri ile daha çok cehennemlik olacaklarını, Allah’ın sonsuz ilmiyle önceden bildiğine işarettir.

Kur’an’da sadece Ortadoğu civarına gelmiş peygamberlerden söz edilir. Peki Çin’de ve diğer uzak bölgelerde peygamberlik hususunda ne oldu? Onlar niçin anılmamıştır?
Bütün bölgelere bütün dinlerden peygamber gelmiştir. (Fâtır Suresi, 24) (
B. Pakman’ın notu: “Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur.” Fatr 24)

Şöyle iki hadis olduğu söyleniyor: Peygamber Efendimiz demiş ki, “Herşeyin bir kalbi vardır, Kur’an’ın kalbi de Yâsîn Suresi’dir”. Bir de “Kur’an’ı okurken okuduğunuz her harf kadar üzerinize sevap yazılır”. Bu iki hadisin doğruluğu nedir?
Bu rivayetlerin ne doğruluğuna ne de değerine inanmayın. Kur’an okumanın anlam ve önemini Kur’an’dan neden öğrenmiyorsunuz?

Dünyadaki en cimri insan bana salât getirmeyendir” hadisi doğru mudur?
Bu sözler uydurmadır.

Osmanlı Devleti senelerce İslamiyet’i yaymak için kendisine ait olmayan toprakları fethetti. Bunun neticesi olarak da tabii ki kan döktü. Tek suç Müslüman olmamak, farklı bir dine tabi olmak. Ve Osmanlı Devleti bunları yaparken padişahları da bizzat halifeydi. Haremi olan, şarap içen, canı sıkıldıkça insanların kellerini vurduran, kardeşlerini öldüren cinsten halife. Osmanlı Devleti kendisine ait olmayan ve zulum görmemesine rağmen kendisinin olmayan toprakları cihat adı altında fethetti. Acaba bu cihat mantığı İslam’a uygun mu? Çünkü bizler senlerce Viyana kapısına dayanmakla övündük. Dini açıdan bu yaptıklarımız doğru muydu? Yani şimdi bir İslam ülkesi dini yaymak adına gidip de başka bir ülkeye şavaş açsa bu doğru mu olur?
Söylediklerinize aynen katılıyorum. Yaptıkları tamamen yanlış ve İslam dışıydı. Dünya bugün o yanlışların faturasını bize ödetiyor.

Halk arasında hayvanların, özellikle de kedilerin ve köpeklerin gözlerinde perde olmadığı ve bizlerin göremediği bazı latif varlıkları gördüğü söyleniyor. Bunun dini bir dayanağı var mıdır?
Böyle bir şeyin dinî bir dayanağı yoktur.

Domuz eti yemek haramdır diyorsunuz ve Müslüman olmayan bir kişiye açıklama olarak Hans Heinrich Reckeweg’in kitabını öneriyorsunuz. Bunlar gerçek ancak karşılık olarak inek ve hindi eti de hastalıklı, onları neden yiyorsunuz diyorlar. Bu konuda ne diyebiliriz?
Her şey hastalıklı olabilir. Önemli olan en iyisini seçmektir ve sağlığı korumaktır. Kur’an en iyisini seçmenin yolunu gösteriyor.

Dünyada bazı toplumlara, en azından şimdi yaşayan insanların bazılarına, İslam dini ulaştırılamamıştır. Bu insanlar inanç konusunda sorumlu tutulabilirler mi?
Hayır, bu insanları sorumlu tutamayız.

Hızır kimdir? Halk arasında, darlık ve sıkıntı zamanlarında, bu durumların aşılması için Allah’ın vesile kıldığı bir melek olarak kabul ediliyor. Doğruluğu nedir? Birde geçmiş dönemlerde yaşamış bazı büyük velilerin Hızır’la görüştüğü söylenir. Ve bunların başında Beşiktaşlı Yahya Efendi’den söz edilir. Hatta Yahya Efendi,Kanuni Sultan Süleyman ve Hızır’ın sandal hikâyesi şiirlere bile konu olmuştur. Bu konularda düşünceleriniz nelerdir?
Hızır’la ilgili söylenenlerin hiçbiri Kur’an’a uymaz. Kur’an’da “Hızır” diye bir kavram da yoktur.

Nûr Suresi 3. ayette haram kılınan zina mıdır yoksa zina etmiş biri ile evlenmek mi?
Bu ayet, fahişeliği meslek edinenlerle evlenmeyi yasaklıyor. Kişi tövbe ederse yasak kalkar. Zina eden erkeği zina eden bir kadın veya putperest bir kadından başkası nikâhlamaz. 
(B. Pakman notu: “Zina eden kadına gelince, onu da zina eden bir erkek veya putperest bir erkekten başkası nikâhlamaz. Müminlere bu, haram kılınmıştır.” Nur 3)

Din amaç mıdır, araç mıdır?
İslam bilginlerinin ittifakı ile din de bir araçtır. Amaç, insanın tekâmülü ve Allah ile birlikte olabilme şuurudur.

Hırkacılık ne demektir?
Tarikat hurafelerinden biridir. Hırkanın, kutsallaştırılan kişilerin ruhsal kişiliğini temsil ettiğine inanılır, İslam dışı bir gelenektir.

Ramazan ayında eşler cinsel ilişkide bulunabilir mi?
Oruç saatleri dışında cinsel ilişki haram değildir.

Kur’an’ın evli kadınların herhangi bir işte çalışmaları hususundaki görüşünü öğrenmek istiyorum.
Evli kadınların çalışmalarını engelleyen hiçbir Kur’ansal ilke yoktur. Peygamberimizin eşlerine ilişkin özel düzenlemeler vardır. Ancak onların başkalarını bağlamadığını bizzat Kur’an söylemektedir.

Habil-Kabil olayının hakikati nedir? Oradaki karga neyi sembolize eder? Sunak taşına konan adakların anlamı nedir? Güzel olan kız kardeşle evlenmek için kardeşini öldürmesinin anlamı nedir?
O anlatımlar semboliktir. Gerçek delaletlerini bilemiyoruz. Kız kardeşle evlenme söylemi Kur’an’da yoktur.

Tevbe Suresi 5. ayetin, yüce kitabımız Kur’an’ın genel mantığıyla çeliştiği gibi bir izlenim edindim, ancak bu ayetin indiği dönemdeki olaylar hakkında bilgi sahibi de değilim. Burada açıkca insan öldürmeye davetiye çıkmıyor mu? Kur’an’ın yani kısaca yüce Rabbimizin kelamının en basit bir insan mantığına dahi ters gelmesi düşünülemez. Açıklar mısınız?
Bu ayet, şartları doğmuş bir savaşla ilgili taktikler vermektedir. Antlaşmaları ihlal etmiş müşriklere, ihlallerine rağmen 4 ay daha süre tanınıyor. Geniş bilgi için Kur’an’ın Temel Kavramları kitabımın “kıtal” maddesine bakabilirsiniz.

Rabıta İslamî mi yoksa Budizim kaynaklı mıdır?
Tamamen Budist ve Hint kaynaklıdır.

İpekten yapılmış kıyafetlerin giyilmesi erkeklere haram mıdır? Haram ise bildiğimiz her hangi bir sebebi var mıdır?
Sebep yerel ve tarihseldir. Her zaman için geçerli olsaydı Kur’an’da yer alırdı.

Türbecilik dinler tarihinde ilk ne zaman görülmektedir?
Türbecilik çok eski devirlerden beri vardır. Şintoizm’de iyiden iyiye kurumlaşır. Oradan da tarikatlar yoluyla İslam’a aktarılmıştır.

Afganistan’da hüküm süren Taliban’ın İslam’la ilişkisi nedir? Bunlar Müslümansa biz neyiz? Müslüman ülke olarak bildiğimiz Afganistan’da Müslümanlara karşı savaşmak caiz midir? Türkiye’den gidip orada ölen askerler şehit olurlar mı?
Taliban, İslam adı altında İslam olmayan bir din yaşıyor. Dini böylelerinden kurtarmak gerekir. Orada ölen Türk askerleri elbette şehit olurlar. Ancak orayı sömürmek için giden Haçlı askerler şehit olmaz.

Kurşun dökmenin etkisi var mıdır ve dinimizce haram mıdır?
Hiçbir etkisi olamaz. Dinimizce de şirktir.

Başkalarına lâkap takmak günah mıdır?
Başkalarına lakâp takmak, Hucurât Suresi 11. ayette açıkça yasaklanmıştır. (
B. Pakman’ın notu: “Ey inananlar! Bir topluluk başka bir toplulukla alay etmesin. Olabilir ki, alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Alay ettikleri, kendilerinden hayırlı olabilir. Öz benliklerinizi ayıplamayın/kendi nefislerinizde ayıplar aramayın; birbirinize lakaplar yakıştırmayın. İmandan sonra fasıklıkla adlanmak ne kötü şeydir. Kim ki tövbe etmez, işte böyleleri zalimlerdir.” Hucurat 11)

“Eğer gücünüz yeterse ve imkânınız olursa Medine-i Münevvere’de ölünüz.” şeklindeki hadis doğru mudur?
Kesinlikle uydurmadır. İslam’ın ve aklın verilerine tamamen aykırıdır.

Rüyamızda Peygamber Efendimizi görmek yani yüzünü görmeden rüyadaki kişinin o olduğunu hissetmek bir kişinin cennetlik olduğunu belirtir şeklindeki fikir doğru mudur, doğru değilse bile bu neyin işareti sayılabilir?
Rüya, rüyadır. Kim görürse yalnız kendisi için kanıt olur. İslam’ın hükmü budur. Hiç kimse rüyasıyla âhirette bir yere gidemez. Kur’an bunu kabul etmez.

Gerçek İslam’a göre, kız evladın ikinci sınıf evlat muamelesine maruz bırakılması, erkek evladın kayırılıp üstün tutulması, kız çocuklarının okuma, yazma, eğitim görme haklarının çiğnenmesi hakkında bilgi verir misiniz?
Saydıklarınız putperestliğin uzantılarıdır.

Kur’an’da sık sık gayrimüslimler ya da inançsızlar için ”öldürün, onlardan dost edinmeyin vs.” gibi anlatımlar geçiyor. Ben bunu kitabımızın genel yapısına uygun bulamıyorum. Böyle yapsaydık gayrimüslimler korkudan Müslüman olmak zorunda kalırlardı ki, dinimizde zorlama yoktur. Açıklar mısınız?
O ayetler, şartları doğmuş ve başlamış harp halini düzenlemektedir. Geniş bilgi için Kur’an’ın Temel Kavramları kitabımın “kıtal” maddesinden yararlanabilirsiniz.

Ailemle gittiğim evlerde genellikle haremlik selamlık yapılıyor. Bunun Arap âdeti olduğunu söyledim, hatta Nur Suresi 61. ayeti okudum. Beraber yemek yiyebileceğimizi ve oturabileceğimizi anlattım. Karşı çıktılar. Yorumunuz nedir?
Âdetlerini din yapanlar böyle davranır. Âdetleri din yapmak şirktir. (B. Pakman’ın notu: “Sizin için de gerek kendi evlerinizden gerekse şu kişilerin evlerinden yemek yemenizde bir sakınca yoktur: Babalarınızın evleri yahut annelerinizin evleri yahut kardeşlerinizin evleri yahut kızkardeşlerinizin evleri yahut amcalarınızın evleri yahut halalarınızın evleri yahut teyzelerinizin evleri yahut anahtarı size teslim edilmiş olan evler yahut arkadaşlarınızın evleri. Hep birlikte yahut ayrı ayrı yemenizde sizin için hiçbir sakınca yoktur. Evlere girdiğinizde, Allah katından bir esenlik, bir bereketlilik, bir temizlik dileği olarak kendinize de selam verin. Allah size ayetleri işte böyle ayan beyan bildiriyor ki, aklınızı çalıştırabilesiniz.” Nur 61)

Cinsel içerikli yayın izlemenin dindeki yeri nedir?
İnsanı boşluğa ve dengesizliğe iten bu tür yayınları dinin tasvip etmediği kanaatindeyim.

Merhaba sayın hocam, öncelikle insanların kısmeti başkaları tarafından bağlanır mı? Bağlanırsa nasıl kurtuluruz? Domuz yağı ile yapılan pislikten ve peri yeline okumadan nasıl kurtuluruz? Eğer bu sorularımı yanıtlayabilirseniz teşekkür ederim. Allah’a emanet olun.
Bu söylediklerinizin hepsi hurafedir.

Fal baktırmayı dinimiz açısından nasıl yorumluyorsunuz? Gelecekten haber verecek herhangi bir varlık var mıdır?
Mâide Suresi 3 ve 90. ayetler, dinimizin bu işlere nasıl baktığını açık bir şekilde vermektedir. 
(B.Pakman notu: “Şunlar size haram kılınmıştır: Boğazlanmayarak ölmüş hayvanın eti, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlananlar, bir de boğulmuş yahut vurulmuş yahut yuvarlanmış yahut süsülmüş yahut canavar yırtmış olup da canı üzerindeyken kesemedikleriniz, dikili adak taşları üzerine boğazlanan hayvanlar, fal oklarıyla kısmet paylaşmanız… Bütün bunlar birer fısktır, yoldan çıkıştır. Küfre batmış olanlar bugün dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim. Şu da var ki, her kim ciddi bir açıklıkla yüzyüze gelir de günaha kaçmak maksadı olmaksızın onlardan yemek zorunda kalırsa, elbette Allah Gafur ve Rahim’dir.” (Maide 3) “Ey iman edenler! Uyuşturucu, kumar, tapılmak içim dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” Maide 90). 

Bir yakınımızı kaybettiğimiz zaman 3 günden fazla, eğer eşimizi kaybetmişsek 4 ay 10 gün den fazla yas tutulmayacağı doğru mudur?
Bunun gün sayısı yoktur. İnsanların yüreğine hükmetmek de mümkün değildir. Ancak erken toparlanmakta yarar vardır. (4 ay 10 gün Bakara Suresi, 234. ayette verilmiştir.) 
(B. Pakman’ın notu: “İçinizden ölüp de geriye zevceler bırakanların bu eşleri, dört ay on gün kendi başlarına beklerler. Sürelerini tamamladıklarında kendilerince uygun gördüklerini örfe uygun biçimde yapmalarında sizin için bir sakınca yoktur.Allah, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberdardır.” (Bakara 234). 

Hz.Muhammed’in babası Hz.Abdullah’ın rüyasında görüp zemzem suyunu bulduğu doğru mudur? Yoksa Hz.Muhammed’in asasını yere vurarak zemzem suyunu çıkardığı mı doğrudur?
Bu söyledikleriniz tarihsel belgelere bağlanamayan rivayetlerdir.

Hz. Muhammed’in “keşke” sözünden rahatsız olduğu, bu sözün Allah’ın takdirini beğenmemek olduğunu söyleyip ashabına “keşke” sözünü yasakladığı doğru mudur?
Havalecilik ve hayalciliği sevmediği doğrudur. Bunu değişik biçimlerde ifade etmiştir.

Hz. Nuh kavminin başına gelen olay bölgesel bir olay mıdır, yoksa bütün dünya sular altında kalıp Nuh’un gemisi dışında kalan canlılar yok mu olmuştur?
Bu konuda kesin bir bilgiye sahip değiliz.

Ezana sonradan eklemeler yapıldığı söyleniyor. Doğru mudur? Doğru ise ekleme yapılmamış halini biliyor muyuz?
Sabah namazında okunan kısım, ezana sonradan eklenmiştir. Başka eklemelerin varlığı söyleniyor ancak ben tespit edemedim.

Hz. Ayşe’nin evlendiğinde yaşının 9 olduğu doğru mudur?
Tamamen iftiradır. Geniş bilgi için Asrısaadetin Büyük kadınları adlı kitabımı okumanızı öneririm.

Bazı vakitlerde yapılan ibadetlerin daha sevap olmadığını bir soruya cevap olarak vermişsiniz. Kadir gecesinde yapılan ibadetlerin bin ayda yapılan ibadetten daha hayırlı olduğu belirtilmiyor mu?
“Kadir gecesinde yapılan ibadet” tâbiri Kur’an’da yoktur. Kadir gecesinin yüceliği Kur’an’ın o gece inmesindendir. Kadir gecesi ibadeti diye bir kavram Kur’an’da yer almaz. Lütfen, Kur’an’ı daha dikkatli okumaya çalışalım.

Tüp bebek yapmak caiz midir?
Kendi tohumunuzla tüp bebek yapmak caizdir.

Bir mezarlığın yanından arabayla geçerken, müziğin sesi dışarıya çıkmayacak ve kimseyi rahatsız etmeyecek kadar hafif olduğu halde, şoför koltuğunda kim varsa müziği kapatıyor. Bunun dinî bir açıklaması var mıdır?
Konunun dinle bir ilgisi yoktur.

Diyanet takviminin arkasında su sözler yazıyor: “İlahi hükümlerin ikinci kaynağı kabul edilen sünnete gelince bunun iki işlevi vardır: 1. Kur’an’ı açıklamak, 2. Kur’an’da bulunmayan herhangi bir hükmü koymaktır.” Sünneti dikkate almadan Kur’an’ı bütünüyle anlamak mümkün değildir. Bunlar da gösteriyor ki, Peygamberimizin, Peygamber olarak söylediği söz ve yaptığı davranışları Allah’ın denetimindedir. Bunun içindir ki, Kur’an’da Peygamber’e itaatın Allah’a itaat olacağını bildirilmiştir.” Bu sözlere göre önce hadis sonra Kur’an okumamız gerekiyor. Ama hangi hadis doğru acaba? Bu sözlere katılmıyorum, sizin görüşünüz nedir?
Hadislerin Kur’an’da olmayan hükümleri koyacağını söylemek açıkca küfürdür. Hz.Peygamber’e uymadan bahseden ayet, onun canlı model varlığını kastediyor, ona isnat edilen büyük çoğunluğu uydurma olan sözleri değil.

Bir mabedin içinde mezar varsa orada ibadet edilmeyeceğini hatta tevhide ters olabilir diye resim yazı gibi şeylerin bile tehlikeli olacağını duyurdunuz. Kur’an Kâbe’de Hz. İbrahim’in makamı vardır diyor. O zaman Kâbe’nin etrafında nasıl ibadet edilir? İçinde mezar olan ibadethanelerle Kâbe aynı konumda olmaz mı?
Hz. İbrahim’in makamı Hz. İbrahim’in mezarı değildir. Hz. İbrahim’in ibadet ettiği yerdir. Kâbe’de hiçbir mezar yoktur.

İslam’da devlet kurma gibi bir ideal var mıdır?
Devlet kurma insanî bir gerekliliktir. Ancak Kur’an belirli bir devlet şeklinden söz etmez. Geniş bilgi için İslam Nasıl Yozlaştırıldı adlı kitabıma bakabilirsiniz. 

Allah’a dua ederken ellerimi açmadan sessizce (beynimde) dua ediyorum. Doğru mudur?
Duanın ellerle bir ilgisi yoktur. Dua kalbinizle yapılır.

Bütün peygamberler eşit statüde ise, “Evren oluşmadan Hz.Muhammed’in nuru yaratılmıştı.” ve Ehlibeyt’ten Cafer Sadık’ın “Allah’ın yarattıkları içinde ilk vücut verdiği Hz. Muhammed’in zerreleridir.” sözü ve Allah’ın Hz. Muhammed için, “Sen olmasaydın bu âlemleri yaratmazdım.” sözlerini nasıl anlamamız gerekiyor? Her şey gerçekten de Hz. Muhammed için mi yaratıldı?
Hz. Muhammed ile ilgili bu anlayış Hıristiyanlık’tan aktarılmış bir hurafedir. Kur’an’a uymaz.

Evlendiğimiz zaman çeşitli sebeplerle 2’den fazla çocuk yapmamak için önlemler almak uygun mudur?
Evet, uygundur. Peygamberimiz denetiminde de doğum kontrolü yapılmıştır. Geniş bilgi Almanca’ya da çevrilen 400 Soruda İslam kitabımda verilmiştir.

Cinsel işlev olmadan bir kız ile erkeğin sevgili olması ve çıkmasının dinen hükmü nedir?
Dinen bir engel yoktur.

Hz. Peygamber’in gerçek sünneti Kur’an’dadır diyorsunuz. Ancak Kur’an’da olmayan birçok şey sünnette var. Açıklar mısınız?
Kur’an’da olmayanlar yorumdur. Yorumlar Kur’an’a aykırı değilse onlardan da yararlanılır.

Şu ana kadar dünyaya gelen ve gelecek bütün insanların en mükemmeli Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed’dir diyebilir miyiz?
Evet, diyebiliriz ve demeliyiz.

Sizce ülkemizdeki imam hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri kaliteli, doğru ve yeterli bir din eğitimi veriyorlar mı?
Asla veremiyorlar. 70’li yıllardan sonra siyasal İslam bu okulları mahvetmiştir.

Kimi insanlar üzerlerine okunmuş pirinç v.b. şeyler takıyorlar. Bunları şirk olarak kabul edebilir miyiz?
Evet, edebilirsiniz.

Tütsü yakmanın ruhanî veya manevî bir gücü var mıdır?
Tütsü yakmak ilkel bir şark örfüdür.

Bir insanın Kur’an ayetlerini yanında taşıyarak bunların vasıtası ile Allahına koruması için yalvarması uygunmudur?
Kur’an hiçbir şekilde tılsım aracı yapılmamalıdır.

Evimde bulunan yaprak takvimde Cuma günü tırnak kesmenin günah olduğu yazıyor. Bana biraz saçma geldi, açıklar mısınız?
Bunlar tamamen bâtıldır. Bu saçmalıklara inanmayı sürdürmeyelim.

Muharrem orucunun İslam’da ve Kur’an’da yeri nedir? İslam’dan önce toplumlar hangi ayda oruç tutmuştur?
Muharrem orucu Kur’an’da geçmez ancak Peygamberimiz tutmuştur, sünnettir. İslam öncesi oruç tutulduğu kesindir ancak hangi ayda olduğunu bilmiyoruz.

Kur’an’ın Türkçe karşılığı nedir?
Kur’an, okunacak şeyleri toplayan kitap demektir.

“Allah; ilmi isteyene zenginliği de istediğime veririm, diyor” denen bir söylem var. Bunda bilimsellik var mıdır?
Böyle bir söylem Kur’an’da yoktur ve Kur’an’a da aykırıdır.

Dinen uygun ve ideal bir cami nasıl olmalıdır? Genel hatlarıyla özelliklerini verebilir misiniz?
İslam’da resmî mabet anlayışı yoktur. Dine uygun diye bir tâbir doğru değildir. Secde edilen her yer dine uygundur. Müslümanların namaz kılacağı mekân anlamında cami; temiz, sade, huzur ve huşû veren, şatafattan, duvarlarına , tavanlarına asılmış yazı ve levhalardan arınmış olmalıdır.

Allah’ın birliğine, Hz. Muhammed’in elçiliğine inanır, namaz kılar, oruç tutar va âhirete inanırsak, bütün bunlar gerçek Müslüman olmamız için yeterli midir?
Müslüman olmak iman meselesidir. Amel yokluğu Müslüman olmaya engel değildir.

Merhaba Kur’an insanı, merhaba gönül insanı merhaba. Sana soru sormayacağız çünkü sen bize Kur’an’a soru sormayı öğrettin. Allah sizden razı olsun..
Güzel duygularınız için teşekkür ederim. Yapmaya çalıştığım işi çok güzel ifade etmişsiniz. Tüm gönül dostlarına selam olsun…

Zemzem suyunu şifa niyetiyle içmek güzel ama ayakta ve kıbleye dönerek içmenin manası nedir?
Zemzem suyunun şifa olduğu veya şöyle veya böyle içilmesi yolundaki söylemler İslam dışıdır. Bütün sular şifadır.

İslâm’ın neden reforma ihtiyacı yoktur?
Çünkü İslam’da tecdit denen sürekli yenilenme ve yapılanma esastır. Bu işletilmemişse tabii ki zamanla reforma ihtiyaç duyulabilir.

Evli olup da çocuk sahibi olmak istememenin sakıncası ya da günahı var mıdır?
Hiçbir sakıncası ya da günahı yoktur.

Bir kişi kan bağı olmayan birine tüm malını miras olarak bırakabilir mi?
İsterse bırakabilir.

İbni Abbas’a dayalı bir rivayette: Hz. Peygamber’in vefatına yakın zamanlarda, bana yazı malzemesi getirin size bir şeyler yazdırayım ki sonradan ayrılığa düşmeyeseniz, dediğine dair bir olaydan bahsediliyor. Kur’an ise kendisinde ne bir şeyin fazla ne de eksik olduğunu beyan ediyor! Hal bu iken sanki Kur’an’da eksik varmış gibi ve bunu tamamlamak istercesine Hz. Peygamber’in bir şeyler yazdırtmak istemesi doğru mudur? Ben şahsen bu rivayete inanmıyorum veya uydurulmuş, aslından saptırılmış bir rivayet olduğunu düşünüyorum. Bu konuda görüşlerinizi belirtmenizi rica ederim.
Hz. Peygamber’in yazdıracağı şey, mahallî, idarî meselelerle ilgili bir tavsiye olabilir. Bu, Kur’an vahyine ilave olarak düşünülmemelidir.

Şuara Suresi’nin 224. ayetinde “Şairler (e gelince) bunların arkasına da çapkınlar, sapkınlar düşer.” buyurulmaktadır. Burada Hz. Peygamber zamanındaki durum mu anlatılmaktadır, yoksa bunun dışında bir anlamı da var mıdır?
Bu ayetler, şiiri vahyin üstünde tutan eski Arap anlayışına çatmaktadır.

Bir kişinin alkol almasından sonra 24 saat geçmedikçe alacağı gusül abdesti geçerli midir?
Gusül abdesti ile alkol ve sarhoşluğun hiçbir ilgisi yoktur.

Sizin ve Süleyman Ateş’in kitaplarında gusül abdestinde ağza ve burna su vermenin bir mezhep yorumu olduğunu okudum, yani bunu yapmak şart değil. Kuran’da güzelce yıkanınız diyormuş sizin ifadenizle, bunu müftüye sordum. Bana, Hanefî mezhebinde farz diğer mezheplerde sünnet olduğunu söyledi. Farz kesinlik ifade etmez mi? Nasıl kimi mezhepte farz da diğer mezheplerde sünnet oluyor?
Bir şey, mezhep tartışmasına girdi mi farz değil demektir. Filan mezhebe göre farz tâbiri bir saçmalıktır. Farz Kur’an’a göre olur, mezhebe göre değil.

Cenaze gömülmeden eşi veya çocukları son bir kez merhumun yüzünü görmek isterse, İslam’a göre bu uygun mudur? Çevremizde, cenaze yıkandıktan sonra açılmaz diyorlar. Doğru mudur?
Hiçbir sakıncası yoktur. Bu tür yasaklar, gelenek tarafından konmuştur.

Haşr Suresi 7. ayeti açıklar mısınız? Her şeye malik olan Allah neden pay istiyor?
Allah için harcamanın Kur’an dilinde anlamı, halk için, kamu için harcamaktır.

İnsanın başka bir insanı örnek alması bir insanı kılavuz edinmesi, o insanın örnek alınamayacak davranışlarının olması durumunda ne derece doğrudur? Bu her örnek alınacak insan için geçerli midir?
İnsanın kendisini örnek almak putperestliktir. İnsanın bilgileri ve ilkeleri örnek alınabilir. O takdirde de kendisinin yanlış yapması hayal kırıklığı yaratmaz.

Fetva vermeye yetkili bir merci var mıdır?
Kur’an’a göre fetvayı Allah verir. İnsanların yaptıkları hangi dereceden olursa olsun yorumdur.

BÖLÜM 2 – NAMAZLA İLGİLİ SORULAR CEVAPLAR

Genel sorular

Salât, namaz ilişkisi nedir?
Salat, kelime anlamıyla dua demektir. Kur’an; salâtın bağlı olduğu temel şekil kurallarını da göstermiştir. Ancak geniş anlamda bütün dualar salât kavramı içine de girer. Kur’an’a göre, sadece insanın değil, tüm varlıkların salatı yani kendilerine özgü duaları vardır. Bizim bugün kıldığımız ve adını Farsça’dan aldığımız namaz ise Kur’an’daki salatın değişik parçalarını (hamd, tespih, tehlil, tekbir, şükür, Kur’an okuma vs.) bir araya toplayan ve temel şekil kuralları da Kur’an’da gösterilen bir “toplayıcı ibadet”tir.

Yunus Suresi 87. ayetteki namaz sözcüğünü hangi anlamda alabiliriz?
Genellikle namaz kılmak diye çevirdiğimiz “salat” sözcüğü lügat anlamıyla dua etmektir. Kur’an salatı dua etmek anlamında onlarca yerde kullanmıştır. Hangi ayette hangi anlamda kullanıldığına sözcüğün siyak ve sibakına (önüne ve arkasına) bakarak karar veririz. Yunus 87. ayetteki salat sözcüğünü, Hz. Musa ümmetinin şekli belirlenmiş temel ibadeti anlamında alabileceğimiz gibi, salt dua anlamında da alabiliriz (Bülent Pakman’ın notu: “Mûsa’ya ve kardeşine şunu vahyettik: Kavminiz için kendilerini yerleştirmek üzere Mısır’da evler hazırlayın. Evlerinizi kıble yapın/karşılıklı yapın ve namazı/duayı yerine getirin!  İnananlara müjde ver.”
Ve evhaynâ ilâ mûsâ ve ahîhi en tebevveâ li kavmikumâ bi mısra buyûten vec’alû buyûtekum kıbleten ve akîmus sâlah (sâlate), ve beşşiril mu’minîn (mu’minîne)“ Yunus 87)

Hz. İbrahim döneminde namaz vakti var mıydı? 
Kur’an’da namaz anlamında kullanılan “salat”, dua demektir. Salat’ın eski peygamberlerin hayatında nasıl uygulandığını bilmiyoruz. Bu önemli de değildir. Önemli olan hiçbir dinin salatsız yani duasız olmayacağıdır. Biz Müslümanların salatı, ideal şekliyle Peygamberimiz tarafından uygulanmış ve bize gösterilmiştir.

Kur’an’dan anlayabileceğimiz şekliyle kılınan namaz geçerli midir?
Kur’an’dan anladığımız şekliyle kılınan namaz geçerlidir ve Hz. Peygamber bu namazı kılmış ve göstermiştir. Bunun dışındakiler geleneğin eklemesidir. Namaz konusunda Kur’an’da yer almayan uygulamalar, olsa da olur olmasa da türünden ayrıntılardır; kişinin duasına, Allah ile içsel ilişkisine birilerinin müdahalesi cümlesindendir. Onları terk etmek onlara uymaktan daha sevaptır.

Ben Alevi bir gencim. Namaz kılmak ve oruç tutmak istiyorum. Ancak ailem karşı çıkıyor. Ne yapmalıyım? 
Allah’ın emri karşısında anne-babanın geleneksel dayatmalarına itibar edilmez. Kur’an’ın gösterdiği şekilde namaz kılıp oruç tutmak Hz. Ali’yi memnun etmenin de biricik yoludur. Size bu yolu tercih etmenizi öneririm. Alevîlik, Hz. Ali’ye ve İslam’a aykırı işler yapmanın kılıfı olamaz.

Namaza kaç yaşında başlanmalıdır?
Bütün yükümlülükler gibi namaz da buluğ çağında farz olur.

Allah rızkınızı veririm diyor, sabırla ve namazla yardım dileyin diyor. Ancak aylardır rızkımı istiyorum, namazla yardım diliyorum, bir sonuca ulaşamıyorum. Sabretmem mi gerekir, neden dileklerim kabul olmuyor?
Namaz rızık edinme aracı değildir.
Namazlarınızla Allah’ı imtihan etmeye kalkmayın. Allah bizleri imtihan eder, biz Allah’ı imtihan edemeyiz.
Rızkınız için çalışın. Namazla elde edilecek yardım ruhsal destek ve faaliyet bilincidir.

Hz. Muhammed’in “Her kim ki evinden çıkarken Kur’an’ın bir ayetini ezberleyip şuuruna varırsa o gün kılacağı 1000 rekât namazdan daha hayırlıdır”  dediği doğru mudur?
Bu rivayetlerin tarihsel belgeleri yoktur.

Ölünün arkasından, “devir” adıyla, günahları veya gitmediği hac borcu ya da kılmadığı namaz borçları hesap edilip karşılığınca para veriliyor başka insanlara. Bu doğru mudur? İnsanın kendine farz olan kılmadığı namazlar hesabınca yoksulara ya da kime olursa olsun birilerine para verip namaz borçları silinebilir mi?
İbadetlerde vekâlet olmaz. Böyle bir sistem İslam’da yoktur. Sonradan hurafe sistemi tarafından uydurulmuştur.

Her gün belli vakitlerde tekrarlanması gereken bir ibadet şekli olan namaz, insanı alışkanlığa yöneltmez mi?  Bu insan ruhuna olumsuz etki yapmaz mı?
Bu söylediğiniz tür namaz, ne dediğini anlamadan bilinçsiz bir şekilde kılınan namaz olabilir. Ne dediğini anlayarak bilinçle kılınan bir namaz ise böyle değildir. İnsanın ruhuna güzellikler getirir.

Ezan okunurken bacak bacak üstüne atılır mı?
Ezan okunurken böyle oturmak haram değildir. Ancak edep tavrına uymaz.

Ankebût Suresi 45. ayete dayanarak, namazın insanı kötü davranışlarda bulunmaktan alıkoyduğu gibi, görünür, görünmez (metafizik kökenli) kötü etkilerden de koruyucu etkisi olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bunu ancak gerçek manasıyla namaz için söyleyebiliriz.
(Bülent Pakman’ın notu: “Kitap’tan sana vahyedileni oku. Namaz da kıl. Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah’ın Zikri/Kur’an’ı daha büyüktür. Allah, neler yaptığınızı biliyor.” Ankebut 45)

Mirac ve Kırklar Cemi İslam’da yoktur diyorsunuz. Yani Kur’an’da Mirac’dan bahsedilmemektedir. Doğrudur fakat bu konuda sayısız hadis mevcuttur. Sahih değillerse namaz ne zaman Hz. Peygamber’e sunulmuştur?
Namazın farziyeti onlarca ayetle belirtilmişken siz öteye beriye ne diye başvuruyorsunuz? Kanıt olarak Kur’an yetmiyor mu?

Yaratılmış olduğumuza göre nerede olursa olsun Allah’a kulluk edeceğiz. Ve ibadet sürekli yapılmalıdır. Yani elli-altmış yaşına gelince namaz kılmak Allah’ı küçük görmek, onu anlamamak değil midir?
İbadet bulûğ çağından itibaren yapılmalıdır. Ancak mükemmel olanı yapamayanların eksik biçimde ibadet etmelerine karşı çıkamayız. İslam’ın yolu en iyisini teşvik ve temenni etmektir. Eksiği olanları tamamen ibadetsiz bırakmak değil.

Gece ibadetinde namaz kılmak mı, Kur’an okumak mı daha iyidir?
İkisi de mümkündür. İkisi de ibadettir. Ancak genel bir kural olarak, anlamı üzerinde düşünerek Kur’an okumak veya Kur’an ilimleriyle meşgul olmak, namaz kılmaktan daha öncelikli ve üstün bir ibadettir. Ankebût Suresi 45 ve Mûzzemmil Suresi 3-4. ayetler bunu açıkça bildirmektedir.

Biz sadece Kur’an’ın anlattıklarından mı sorumluyuz? Hz. Muhammed’in sünnetleri bu sorumluluğun içinde midir? Namaz, Kur’an’da anlatılan şekilleriyle farz, belirtilmeyen yönleriyle de kişilerin yorumuna açık mıdır?
Sorumluluğun ölçüsünü ve çerçevesini Kur’an belirtir. Peygamberimizin sünneti işte bu sorumluluğu kavramamızda bize kolaylık sağlar. Namazlar, Hz. Peygamber’in yorumuna göre kılınır.

Namazda okunan dualar

Namazda hangi dua veya sureyi okuyabiliriz?
Kur’an’ın dua ayetlerini okumak en ideal yoldur. Bu konuda bizim “Kur’an’ın Öğrettiği Dualar” adlı kitapçığımızdan yararlanabilirsiniz.

Namazda istediğimiz sureyi okuyabilir miyiz?
Namazda istediğiniz sureyi veya içinizden gelen bir duayı okuyabilirsiniz.

Namaz vakitlerinde nasıl niyet etmeliyiz?
Kıldığınız namazı içinizden geçirmeniz yeterlidir.

Namaz kılarken neden bazı sureleri okumam gerekiyor? Neden Allah’ıma içimden gelen bir şeyleri söyleyemem? Neden bu engellenmek isteniyor?
Namazda okunması gerekenlerle ilgili görüşünüz gerçeğe uygundur. Namazın esası, insanın içinden geldiği gibi öz yakarışlarını kendi diliyle Yaratıcıya arz etmesidir. İçinden gelenleri ifade etmek üzere kişi ebette ki Kur’an’dan ayetler seçebilir. Ancak birilerinin bir takım sureleri seçip bunlara “namaz sureleri” adını vermesi ve bunların okunmasını dayatması namazın da Kur’an’ın da ruhuna aykırıdır.

Namaz kılarken okuduğumuz dua ve surelerin anlamlarını bilmiyorsak namazımız kabul olmaz mı?
Namazın kabul meselesi Allah’ın kararına bağlıdır. Ancak anlamını bilmeden yapılan ibadeti Kur’an eleştirmektedir. (Mâûn Suresi, 4-5; Nisa Suresi, 43)
(Bülent Pakman’ın notu: “Vay haline o namaz kılanların ki, Namazlarından gaflet içindedir onlar!” Maun 4-5. “Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de -yolculuk halinde olmanız müstesna- boy abdesti alıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hastalanırsanız yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, bu durumlarda su da bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yani yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah Afüvv’dür, günahları affeder, Gafur’dur, hataları bağışlar.” NİSA 43. )

Amentü ve Ettehiyyatü duaları Kur’an’da var mı?
Amentü ve Ettehiyyatü duaları Kur’an’da yoktur. Bunların yerine herhangi bir dilde başka dualar da okunabilir.  Amentü diye bilinen söz dizisi bir dua değildir; iman şartlarını formule eden uzun bir cümledir. Hiçbir yakarış ifade etmez. Dua olarak okunması da dayanağı olmayan bir gelenektir. Ettehiyyatü olarak bilinen satırlar ise dua ve şehadet (Allah’ın varlığını ve Hz. Muhamıned’in peygamberliğini tasdik) içermektedir. Ancak Ettehiyyatü duasının Mirac gecesi Allah – Peygamber – Melekler arasında geçen bir konuşmadan oluştuğu yolundaki rivayeti kabul etmek Kur’an’ın ruhuna aykırıdır. Çünkü böyle bir kabul, Ettehiyyatü duasının Kur’an’dan bir parça olmasını gerektirir. Böyle bir şey olmadığına ve olamayacağına göre Ettehiyyatü duası diğer dualar gibi bir duadır demek gerekir. Sonuç olarak “Amentü” cümlesi dua olarak okunmamalıdır. Ettehiyyatü dua olarak namazın oturuşlarında okunabilir.

Namazda “ettehiyyatü” çıkartılmalı diyorsunuz. Yerine ne okumalıyız?
Çıkartılmalı demiyoruz. Yerine başka yakarış cümleleri de okunabilir diyoruz. Örneğin bunun yerine Kur’an’ın dua ayetleri okunabilir. Unutmayalım ki en mükemmel ve erdirici dualar da Kur’an’ın içindedir.

Namaz kılarken okuduğumuz Sübhaneke, Ettahiyyat, Allahümme Salli ve Barik duaları Kur’an’da yer almadığı halde neden okunmaktadır? O devirde tüm namazları Peygamberimiz kıldırıyorsa, neden bu dualarda kendinden üçüncü şahıs gibi bahsetsin? 
Hiçbir peygamber ibadette kendini niyaz konusu yapmaz. Bu, tevhide aykırıdır. Allahümme salli ve barik duaları sonradan eklenmiştir.
Peygamberimiz, sübhaneke ve ettahiyyat (bu duada sözünü ettiğiniz kısım da sonradan eklenmiştir) yerine daha başka dualar da okurdu. Bunları siz de okuyabilirsiniz.

Namazda oturma (Teşehhüd ve Tahiyyat) duaları okunmalı mıdır?
Namazda okunagelen  Tahiyyat ve Allahümme salli ve barik duaları da Resul’ün  kesin uygulamasında yer almayan ancak tarih içinde Müslümanların kalıp bir dua formuna soktukları dua çeşitlerindendirler. Peygamber bu dualarda 3. kişi konumundadır. Peygamberin kendi kendine bu duayı yapması dil ve mantık açısından mümkün değildir. Ancak namaz içinde yapılagelen bu dualar namazın ilk uygulayıcısı İbrahim (as) ve diğer Resuller’e ve namazın tevhidi ıslahçısı Muhammed (as)’a  dua niteliği göz önünde bulundurulduğu müddetçe salih ameller dahilindedir. Ancak bugün geniş bir kitle bu niyetin tam da zıttı bir tarzda Hz. Peygamberin hayatta olduğunu ve onu gördüğü zannı ile bu duayı okumaktadır. Bu tehlikeli inanç her bakımdan içinde şirk barındırmaktadır. Adeta bu dualar Fatiha Suresindeki “Bizi Nimet verdiklerinin yoluna ilet” (1: 6-7) ayetinin başka bir tarzda dile getirilmesi olarak düşünüldüğünde makul karşılanabilir. Tahiyyat duası belli bir  kalıpta olmayıp kişilerin tercihine bırakılmıştır. Zaten bu duanın rivayetlerle bize ulaşan sahabeden sahabeye değişen bir çok varyantı, şekli mevcuttur. Örnek verecek olursak Sahabeden İbn-i Mesud’un, İbn-i Abbas’ın, İbn-i Ömer’in, Ebu Musa El-Eş’ari’nin, Ömer b. Hattab’ın farklı teşehhud duaları bulunmaktadır.

Namazımı sayenizde Türkçe olarak kılıyorum. Rükû ve secdeye giderken, “Allahımı tespih ederim. “diyorum. Başlarken “Allahu ekber” bitince “Esselamun aleyküm ve rahmetullah” diyorum. Bunları Türkçe en güzel biçimde nasıl söylemeliyim?
Karma bir dil de kullanabilirsiniz. Allahu ekber, Allahım sen büyüksün; essalamun aleyküm ve rahmetullah, barış, esenlik ve rahmet üstünüze olsun demektir. Bunları bu şekilde de söyleyebilirsiniz.

Namazda, yalnız Allah’ın adının anılması ile ilgili bir ayet varsa, euzubillahiminneşeytanirracîm sözcüğünü söylemek bu ayete aykırı bir davranış mıdır?
Namazda “euzu” nun söylenmesi namaza aykırı değildir. Allah’ı anmak her hangi bir biçimde de yapılabilir.

Namazda Allah’tan başkasını anmayacaksak, son oturuşta okuduğumuz Allahümme salli duaları ne olacak?
O dualar sonradan eklenmiştir. Namazda Allah dışında hiçbir varlık sığınak yapılmamalıdır.

Farz namazlarında ilk iki rekâtta ek sure okunabileceği, 3 ve 4 rekatlarda okunamayacağı söylenmektedir. Doğru mudur?
Geleneksel uygulamada ek sure ilk iki rekâtta okunur.  Esasta ise kıyam halinde bir miktar Kur’an okumak her rekât için yeterlidir. Örneğin Fatiha okumak. Buna ilave yapmak veya sadece Fatiha ile yetinmek her rekât için mümkündür.

Namaz sırasında Fâtiha’dan sonra bir sure okursak, sureyi okumadan besmele çekmek gerekir mi?
Fâtiha’dan sonra bir sure okumak şart değildir. Okunursa da besmele çekmek gerekmez.

Namaz kılarken Arapça sureleri anlamadan ezberleyip okumak istemiyorum. Türkçe neler söyleyebilirim? Günde 2 kez namaz kılsam olur mu?
Namazınızı bildiğiniz dilde kılmalısınız. Kur’an’dan bölümler okumak isterseniz ve Arapça bilmiyorsanız bildiğiniz dildeki çevirisinden okuyun. İş ya da eğitim hayatınız zorunlu kılıyorsa iki vakit kılıp Allah’a sığının.

Geleceği bilen Allah, ileride insanların sünnet, hadis, fıkıh gibi konularda tartışmaya düşeceğini biliyordu. Örneğin namaz konusu (rekat, cem etme) tartışma olmayacak şekilde Kur’an’da verilebilirdi. Acaba bir sınava mı tâbi tutuluyoruz? Bir çok hadisi kabul etmezken Peygamberimizin cem etmesini hangi güvenilir kaynağa bağlayıp iddia edebiliyorsunuz? Peygamberimize bir Arabın gelip de “Ben Fâtiha da olsa ezberleyemem, içimden geleni söylesem namazım olur mu? ” sorusuna Peygamberimizin evet cevabı vermesini nasıl kesin gerçektir diye değerlendirebiliyorsunuz?
Rivayetler iki özellik birleştiğinde güvenilir olur:
1.Kur’an’a uygunluk,
2.Tarihsel belge bakımından güvenilir olmak.
Anılan rivayetlerde bu iki özellik de vardır.

Özellikle namazlarda sürekli olarak Peygamberimizi anmak, ayetten önce onun dualarını okumak, yapılan duaları O’na salavat getirmeye bağlamak gizli bir şirk olmuyor mu?
Söyledikleriniz tamamen Kur’an’a uygundur.

Namaz esnasında kıyamda Fatiha Suresi’ni okuduktan sonra “amin”/sen kabul eyle Allahım denmesi gerekli midir?
Amin kelimesi Kur’an’da geçmez. Namazda söylenmesi de doğru değildir. Bu İbranice kelimeyi söylememek daha uygundur.

“Amin”/sen kabul eyle Allahım denmesi gerekli midir? sorusunun cevabında, bu İbranice kelimeyi söylememenin daha uygun olduğunu belirtmişsiniz. Fakat Türkçe olarak sen kabul eyle Allahım denmesi gerekir mi?
Yaptığınız duanın sonunda “kabul eyle” diye Allah’a talimat vermeye ne gerek var? Siz duayı yapın, kararı Allah verir.

İkinci rekâtta ettehiyyatü okunurken sağ el işaret parmağı ile bir işaret yapılıyor. Bunun gereği ve anlamı nedir?
Teşehhüdde parmağı kaldırmak bir örftür. Yapmamanız daha iyi olur.

Namazda Allahu ekber dendiği yerlerde,”Allahımı tespih ederim” diyorum. Doğru mudur?
Fark etmez, ikisi de Allah’ı yüceltmek anlamındadır ve geçerlidir.

Sürekli tekrarlanan (belli sayılarda) bazı kelimelerden medet ummak yanlıştır, diyorsunuz. Namazdan sonraki tesbihlerde 33’er defa “sübhanallah, elhamdülillah, Allahu ekber “denmesi hakkındaki düşünceniz nedir?
Allah’ı her hangi bir biçimde anmanın yanlış tarafı olamaz. Ancak sayılara ilişkin iddiaların tümü Kur’an dışıdır. Namazdan sonrası için belirlenen sayılı icraat ise tümden uydurmadır. Namaz selam verildiği anda biter.

Namazda okuduğumuz duaları sesli bir şekilde okuyabilir miyiz?
Namazdaki duaları bağırmamak şartıyla sesli okumakta hiçbir sakınca yoktur. (bkz. İsra, 110)
(Bülent Pakman’ın notu: “De ki: “İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın. Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler O’nundur. Namazında sesini yükseltme, kısma da. İkisi ortası bir yol tut.“ İsra 110). 

Secdedeyken Allah’a içimizden geldiği gibi dua edebilir miyiz?
Secdeyi aşırı uzatmamak şartıyla edebilirsiniz.

Namaz vakitleri

Bugün uygulanan namaz saatleri tam saat ve dakika olarak neye göre hesaplanıyor?
Bu hesaplamalar fıkıhla rasathane bilgilerinin verilerine göre yapılmaktadır.

Kur’an’a göre namaz vakitleri hangileridir?
Kur’an’da kılmakla yükümlü tutulduğumuz namaz üç vakit olarak gösterilmiş ve adları verilmiştir:
1- Fecir namazı (sabah namazı) (şafak sökmesinden güneşin doğuşuna kadar),
2- Vüsta (orta namaz) (günün ortasında öğle ya da ikindi adıyla kılınan namaz),
3- İşa (günün batışından sonra akşam ya da yatsı adıyla kılınan namaz) (Güneşin batışından şafağın söküşüne kadar)
Ancak Peygamberimiz, bu üç vakte müekked (pekiştirilmiş) sünnet olarak iki namaz daha ekleyerek kılmıştır. Yani bir miktar sevap namaz eklemiştir. Ama çoğunlukla namazlarını üç vakitte toplamıştır. Günün ortasında ve gün batışından sonra kılınan namaza değişik adlar verilmiş olması bu gerçeği değiştirmez. Müzzemmil Suresi’nin gösterdiği şekilde gece kalkıp Kur’an okumak veya Kur’an’la ilgili bilgilerle meşgul olmak son derece güzel ve Kur’ansal bir davranıştır.

Namazın 3 vakit olduğunu ifade eden ayetler hangileridir?
Bunlar: 1. Salâtü’l-fecr (Nûr, 58) yani sabah namazı, 2. Salâtü’l-işa (Nûr, 58) yani gün batımından sonra kılınan namaz, 3. Salâtü’l-vüsta (Bakara, 238) yani günün ortasında kılınması gereken namaz olarak Kur’an’da yer almaktadır. Geniş ve ayrıntılı bilgi Kur’an’daki İslam kitabımda vardır.
(Bülent Pakman’ın notu: “Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlarla, erginlik yaşına gelmemiş olanlarınız sizden üç durumda izin istesinler: Sabah namazından önce, öğlen vaktinde elbisenizi çıkardığınızda, yatsı namazından sonra… Kaygılanacağınız üç vakittir bunlar. Bunlar dışında size de onlara da bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz.” Nur 58.
Namazları ve orta namazı koruyun. Tam bir saygıyla Allah’ın huzurunda kıyam edin.” Bakara 238)

Kur’an’da 3 vakit namaz ifade edilmişken, Peygamberimiz neden 5 vakit kılmıştır? sorusuna, “5 vakit kılmış yani bir miktar sevap namaz eklemiştir. Ama çoğunlukla namazlarını üç vakitte toplamıştır.” diye cevap vermişsiniz. Peygamberimizin farz namazları belirleme (arttırma) konusunda tasarrufu var mıydı?
İlaveleri müekked sünnet türündendir. Farz olsaydı zaten üç vakitte toplayamazdı. (Bülent Pakman’ın notu: müekked anlamı; pekiştirme)

Kur’an’da adları ile gösterilen farz namazlarının (fecir, vüsta, işa) 3 tane olduğunu ve bu farzların 5‘e çıkarılmasının Hz. Peygamber’in müekked (pekiştirilmiş) sünneti olduğunu belirtiyorsunuz. Peygamberimizin müekked sünnetleri nasıl oluyor da rekât sayıları ile birlikte farz olabiliyor ve bu bir ilave değil midir?
Müekked sünnetin geleneksel anlayış tarafından farz diye verilmesi bizi bağlamaz. Fazla rekât sayısında namaz kılmanınsa Kur’an’la çelişen bir tarafı yoktur. Kılınan bir namazın 2 veya 4 rekat yerine daha fazla kılınmasının hiçbir sakıncası olamaz. Farz, asgari sınırı belirler. Ancak asgari sınırdan daha fazla namaz kılmanın makbul olmadığını söyleyemeyiz.

Namazı günde üç vakit kılarsak rekât sayısı değişir mi? Peygamberimizin üç vakit kıldığını nereden anlıyorsunuz?
Namazın vaktiyle rekât sayısının bir ilgisi yoktur. Rekât sayısı değişmez. Peygamberimiz namazı 5 vakit kılar, ancak çoğunlukla bu beş vakti üç vakitte toplardı, yani cem ederdi.

Hz. Peygamber niçin namazlarını cem ederdi?
İnsanlara kolaylık örneği olsun diye bunu yapmıştır.

Kur’an’da namaz sayısının 5 olduğu mu söyleniyor?  Hüd  suresi 114.  ayette gecenin vakitleri olarak 3 zamanın belirtildiği, günün 2 ucu da dahil 5 olduğu söyleniyor. Doğru mudur?
Kur’an’da namazla ilgili 5 diye bir rakam asla yoktur.
Diğer söylemler kişisel yorumlardan ibarettir. Bu yorumlara bakıldığında daha başka tespitlerde yapılabilir. Tartışılmayacak gerçek şudur: Kur’an’da adıyla geçen namazlar 3 tanedir. 5 vakit uygulanması Peygamberimizin sünnetiyle belirlenmiştir. Namazların farzı-sünneti gibi ayrımlar fıkıhçılar tarafından sonradan yapılmıştır. Vahye ve bilime dayalı yanları yoktur.

Cem namazının niyetini nasıl yapacağız? Akşam ile yatsıyı, yatsı namazında cem edersek akşam kazaya kalmaz mı? 17 rekatlık farz namazlara Peygamberimizin kıldığı sünnetleri de ilave ederek açıklar mısınız?
Cem’de namaz kazaya kalmış değildir. Sırayı bozmadan her namazı kendine has niyetle kılarız. Sünnetin sayısı dondurulmamıştır. İstediğiniz kadar kılarsınız. Sünnetlerin sayısını farzlara eklemek İslam dışıdır.

Vakit namazlarının birleştirilmesinde sıra nasıl olmalıdır?
Cem etme durumunda sıra bozulmaz. Eğer öğle ile ikindi cem ediliyorsa (öğlenin veya ikindinin vaktinde) önce öğle, sonra da ikindi kılınır. Eğer akşam ile yatsı cem ediliyorsa (akşamın veya ikindinin vaktinde) yine sıraya uygunluk korunarak önce akşam, sonra da yatsı kılınır.

Farz namazların 3 olduğunu söylediniz. Bu durumda ikindi ve yatsı namazlarının farzına niyet etmek Hz. Peygamber’i Allah’a şirk koşmak olmaz mı? (Terk edilemez sünnet, v.b.)
Namaz Allah için kılınır. Farzına ya da sünnetine niyet diye bir şey yoktur.

Namazın Allah ile Hz. Peygamber arasında geçen pazarlık sonrasında 50 vakitten 5 vakte indiği doğru mudur? Değilse kaç vakittir?
Peygamberimizin 5 vakit namaz kılıp bunu zaman zaman 3 vakitte topladığı tarih açısından kesindir. Ancak namazın bazı pazarlıklarla belirlendiği yolundaki rivayet İslam dışı bir uydurmadır.

Taha suresi 130. ayeti , “Güneşin doğuşundan önce (sabah namazı), gecenin bazı saatleri (yatsı namazı) ve gündüzün iki ucunda tespih et (namaz kıl)” ne anlama geliyor?
Tespih, namaz değildir. Namaz salât kelimesiyle ifade edilir. Taha 130. ayet tespihten bahsediyor, namazdan yani salât’ tan değil. Kur’ân dışı dinci ekip, Kur’an’daki kavramları parantez açarak, yani ekleyerek kafasındaki fikirlere uyduruyor. Tahrifat ve tahribat yapıyor.
(Bülent Pakman’ın notuYaşar Nuri Öztürk Mealinden; “Artık onların söylediklerine sabret; güneşin doğuşundan önce de batışından önce de Rabbini överek tespih et! Gecenin bazı saatleriyle gündüzün iki ucundan da tespih et ki hoşnutluğa erebilesin.” TÂHÂ 130. Tespih anlamı: Allah’ı yüceltmek)

Kur’an’da 3 namaz vakti geçtiğini görüyoruz ancak bazı din otoriteleri Taha 130’daki ifadenin 5 vakti işaret ettiğini söylüyorlar. Burada insanların tercümesinden kaynaklanan bir hata mı söz konusudur, işin aslı nedir?
Kur’an bu üç vakti isimleriyle saymıştır. 5 olsaydı onların isimlerini de verirdi. Gerçek budur, gerisi yorumdur.

Siz beş vakit namazı camide farz olarak mı kılıyorsunuz? Evde farzlar dışında namaz kılıyor musunuz? Eğer kılıyorsanız nasıl niyet ediyorsunuz?
Camilerimiz büyük ölçüde bidat yuvası haline geldiklerinden, vakit namazlarını tamamen kendi başıma kılıyorum. Cemaatle kılmam gereken “Cuma” yı ise dışarıda cemaat oluşturabildiğimde yine cami dışında kılıyorum. Aksi halde en uygun gördüğüm bir camiye “Cuma” için gidiyorum. Evde ayrıca zaman zaman teheccüd namazı kılmaktayım. Farz dışı namazlar için hiçbir niyet gerekmemektedir.
(Bülent Pakman’ın notu: Bidat anlamı; 1. İslam dininde Hz. Muhammed zamanından sonra ortaya çıkan değişik yargılar ve ilkeler. 2. Sonradan türeyen şey. TDK Sözlük)

Siz namaz 3 vakti farzdır, diğer 2’si sünnettir diyorsunuz. Teravih namazını insanlar farz zannetmesinler diye camide kıldırmayan Peygamber Efendimiz neden sizin sünnettir dediğiniz namazları camiye sokmuştur? İnsanların bunu farz zannetmelerinden korkmamıştır. Ve de namazın 3 vaktinin insanlara farz olduğuna dair neden hiç bir hadis yoktur? Ve bir de sizden başka İslam tarihinde başka hiç bir âlim sizinle aynı fikri paylaşmış mıdır?
Hz.Peygamber, camide kıldıklarını cem uygulayarak farzdan ayırmıştır. Eğer onlar farz olsaydı, cem imkanıyla üç vakitte toplanamazdı. Teravih ise bir tür merasime dönüştürüldüğü için onu yasaklamıştır. Böyle düşünen çok âlim vardır. Kur’an böyle dediğine göre başka birilerinin olması gerekmez.

Peygamberimiz Kur’an’da 3 vakit olan namazı sevap olsun diye 5 vakit olarak kıldıysa, o zaman fazladan kılınan iki vakitteki namazları farz olarak kabul etmek doğru mudur? Bu fazla olan iki vakit hangileridir?
Sabah namazı, günün ortasında kılınan bir namaz ve gün batışından sonra kılınan bir namaz Kur’an’da adlarıyla gösterilmiştir. 5 vakit kılmak ise Peygamberimizin müekked (pekiştirilmiş) diye anılan sünneti cümlesindendir. Günün ortasında ve gün batışından sonra kılınan namaza değişik adlar verilmiş olması bu gerçeği değiştirmez.

Hz. Peygamber’in namazlarını genelde 3 defada topladığını söyledikten sonra sevap amacıyla ekleme yaptığını söylüyorsunuz. Peygamber bile olsa dine ekleme yapma yetkisi var mıdır?
Din tarafından konmuş bir ibadeti fazla yapmak dine ilave değildir. O fazlalar farzlaştırıldığında ilave olur. Hz. Peygamber’in ilave olarak kıldığı müekked (pekiştirilmiş) sünnetler sonradan farzlaştırılmıştır.

Namazın kazası var mıdır? Vakit namazları zamanında kılınamamış, cem etme imkanı da bulunamamışsa, kılınamayan bu namazlar kaza edilebilir mi?
Kaza diye kılınan namazlar, kılınmamış namazların yerine geçmez. Ancak yeni namaz kılınmış olur, o da sevaptır, güzeldir.

Sabah namazını vaktinde kılamazsak en geç hangi saate kadar kılabiliriz? Kuşluk namazı var mıdır?
Sabah namazının vakti güneş doğmadan öncedir. O vakitte kılamamışsanız, güneş doğduktan sonra öğlenin vaktinden önce kılabilirsiniz. Bu da kuşluk namazı olur.

Daha çok kış aylarında namaz vakitlerinin araları çok kısa. Sinema gibi sosyal aktivitelere katıldığımda namazın bir vaktini kaçırıyorum ve bunun günah olduğunu söylüyorlar. Bu doğruysa bu tip sosyal aktivitelere katılmamalı mıyım?
Böyle durumlarda namazlarınızı cem edin, sosyal etkinliklere de katılın.

Gün doğarken ya da güneş batarken namaz kılınır mı?
Güneşin doğması ve batması anında namaz kılınmaz. Bunun içindir ki, sabah ve ikindi namazlarının peşinden namaz kılınmaz. Ayrıca, güneşin tam tepe noktasında olduğu zamanda da namaz kılınmaz.

Güneşin konumları (doğuşu, dik, batışı) niçin namazın kılınma zamanlarını sınırlamaktadır?
Güneşe tapanlar bu zamanlarda ibadet ettiklerinden, ona uyulmaması gerektiğini göstermek içindir.

Kuzey kutbunda, bazı zamanlarda güneş tam olarak batmıyor. Geri sabah olmuş oluyor. Bu durumda yatsı namazı ne olacaktır?
Kur’an’a göre güneşin batışından itibaren doğuşuna kadar kılınacak olan tek namaz “İşa” namazıdır. Akşam-yatsı ayrımı Kur’an değil sünnet kaynaklıdır. O halde andığınız bölgede güneşin batışından sonra kılınan namaz Kur’an’ın isteğini karşılar. Namaz kılacak kadar vakit kalmıyorsa “İşa” namazı vücut bulmuyor demektir.

Akşam ezanı kıyamet kopacağı endişesiyle mi çabuk okunmaktadır?
Akşam namazının vakti çok kısa olduğu için ezanda kısa okunur ki namaz bir an önce kılınsın. Bunun kıyametin kopmasıyla bir ilgisi yoktur.

Kur’an’daki sabah namazı şahitlidir ifadesi ne anlama gelmektedir?
O ayetteki (İsra 78) ifade sabah namazı değil, sabah okunan Kur’an’dır. O ifadenin tam olarak neyi kastettiğini şu an için bilemiyoruz.

Namazın kılınışı

Namazı nasıl kılacağız, Kur’an’da tarifi var mı?
Namazın nasıl kılınacağı Kur’an’da parçalar halinde verilmiştir. Bir bütün olarak nasıl kılınacağını ise Hz. Peygamber bize göstermiştir.

Namazın toplu kılınış şekli kutsal kitabımızda neden tarif edilmemiş, parça parça verilmiş? Nedenini açıklar mısınız?
Hz. Peygamber o sözünü ettiğiniz parçaları (tespih-Allah’ı yüceltmek, hamd, şükür, dua, rüku’, secde vs.) birleştirerek bugünkü şekliyle namazı göstermiştir. Namaz, toplayıcı bir ibadettir. Kur’an’ın insandan istediği tüm niyaz ve tespih faaliyetlerini mükemmel bir biçimde birleştirip bizim yararlanmamıza hazır hale getirmiştir.

Rüku ve secdede söylenen sözler (sübhine rabbiyel  azim, sübhine rabbiyel a’la: O büyük rabbimi tespih ederim, o yüce rabbimi tespih ederim) bağlayıcı mıdır, yerlerine başka niyaz sözleri söylenebilir mi?
Rûkü ve secdede söylenen sözler bağlayıcı değildir. Söylemeseniz de olur, yerine başka bir şey söyleseniz de olur.

Hz. Peygamber, şu an İslam âleminin kıldığı şekilde mi namaz kılıyordu?
Büyük ölçüde bugünkü şeklin dışında bir biçimde kılıyordu. Peygamberimizin kıldığı namaz kaynaklarda açık bir biçimde verilmiştir. Secde, rüku ve kıyamda fark yoktur. Fark, namazla ilgili diğer konulardadır. Bu farkları görmek için “İslam Nasıl Yozlaştırıldı” kitabımızın Namaz bölümüne bakılabilir.

Namaz için düzen ve disiplin eskiden gerekliydi şimdi gereksizdir diyenler günah işler mi?
Namaz için bu tür şeyler söylemek temelden yanlış ve günahtır.

Fıkıh kitaplarındaki namaz kılma tarifleri ne kadar doğrudur, Hz. Peygamber nasıl namaz kılmıştır?
Fıkıh kitaplarının anlattığı namaz, Hz. Peygamber’in kıldığı namazın aynı değildir. Temel kaynak niteliğindeki fıkıh kitapları okunduğunda Peygamberimizin kıldığı namazla ona yapılan ilaveleri birbirinden ayrılabilir. Bu bir bilgi ve ihtisas işidir. Peygamberimizin kıldığı şekliyle namazı yakında çıkacak olan “Kur’an ve Sünnete Göre İslam İlmihali” kitabımızdan ayrıntılarıyla öğrenebileceksiniz. Şimdilik, “İslam Nasıl Yozlaştırıldı” kitabımızın “Namaz” bölümüne bakabilirsiniz.

Yataktan kalkamayan bir hasta abdest almadan göz ucuyla namaz kılabilir mi?
Evet, kılabilir ve en değerli namaz da böyle kişilerin kıldıkları namazdır. Buna ima ile namaz kılmak denir ki sözünü ettiğiniz hastalar için geçerlidir.

Gerçek bir namaz, yani Allah’ın kabul edeceği bir namaz nasıl olur?
Namazın ruhu Allah’a karşı bağlılık ve samimiyettir. O ruhu yakalayıp yakalayamadığınız ise Allah ile sizin aranızdadır.

Hz. Muhammed’in yorumları zamanı için midir, yoksa bütün zamanlar için mi? örneğin, Kur’an’da namaz konusu net değilken peygamberimiz bunu net bir biçimde belirtmiştir. Biz de her zaman onun kıldığı gibi mi kılmalıyız?
Peygamberimizin bazı yorumları zaman üstüdür. Bunlar dinin temel ilkeleriyle ilgili yorumlardır. Bazı yorumları ise zamanla kayıtlıdır. Bunlar günlük hayatın pratikleriyle ilgili yorumlardır. Sünnetin büyük kısmı bu ikinci türdendir.

Namaz kılınırken Kâbe’ye dönmenin amacı nedir? Tanrı her yerde olduğu halde yön gerekli midir?
Kâbe’ye dönmenin amacı, cemaatle namazda birlik ve düzeni sağlamaktır. Tek başına kılınan namazlarda Kâbe’ye dönmek elbette ki uygundur. Ama dönülmemişse namazı geçersiz kılmaz.

Biz Müslümanların kıblesi Kâbe’dir. İslam’a inanmayanlar, siz Kâbe’ye secde ediyorsunuz, Kâbe puttur, diyorlar. Nasıl cevap verebiliriz?
Kur’an’ın ifadesiyle Kâbe, birliği sağlayan bir yön göstericidir. Tek başına kılınan namazda Kâbe’ye dönmek şartı yoktur.

Namazı her hangi bir yöne doğru kılabileceğimizi belirtiyorsunuz. O halde Bakara Suresi 144-151 ayetleri ne anlama geliyor? Yüzünüzü Mescid-i Haram yönüne döndürün demekle ne kastediliyor?
O ayetler Müslümanlara bir kıble belirliyor. Biz cemaat halinde, zorunlu olarak, bireysel ibadetlerde de tercihan o kıbleye döneriz. Ancak bireysel ibadetlerde Kur’an’ın: “Nereye dönerseniz dönün orada Allah’ın yüzü vardır. ” ayeti geçerlidir. Yani tek başına kılınan namazlarda kıbleye dönülmemiş olması namazı geçersiz kılmaz.

Namazı sadece farzları ile tarif ediyorsunuz. Sünnetler nasıl var oldu?
Borcumuz olan namaz farzlardan ibarettir. Onun ötesinde istediğiniz kadar kılabilirsiniz. Sevap olur.

Ben namazların yalnız farzlarını kılıyorum ve cem de yapıyorum. Doğru muyum?
Namaz kılış şekliniz vahyin verilerine uygundur.

Sadece farzları kılmak Hz. Peygamber’e saygısızlık olur mu?
Önce şunu bilmeliyiz: Namaz yalnız ve yalnız Allah için kılınır. “Peygamber için namaz” tabiri bile küfürdür. O halde, “Sünnetleri kılmayınca Hz. Peygamber darılır.” demek İslam dışı bir ifadedir. Hz. Muhammed, kendisi için namaz kılınmasını (hişi) sağlamak için değil, namazın yalnız ve yalnız Allah için kılınmasını sağlamak için didindi. Hz. Peygamber’e saygısızlık, namazı onun kıldığı gibi kılmamaktır. Çünkü sünnet, bir şeyi Peygamberimizin yaptığı gibi yapmak demektir. Sünnet “yöntem” anlamındadır. Peygamberimizin camiye sokmadığı teravih, tespih namazı vs. gibi bid’atlan camiye doldurup onun iki rekat kıldığı Cuma namazını 16 rekata çıkarıp sonra da sünnet namazlardan söz etmek din adına bühtan işlemektir. Bu bühtan asırlardır işlendiği içindir ki Allah da Peygamberimiz de bizden yüz çevirmiş bulunuyor. Allah’a ve O’nun peygamberlerine hizmet ve saygının Allah’ın dinine yalan söyleterek sağlanacağını sananlar dünya ve ahirette hüsran içinde kalacaklardır.

Namazı tam bir konsantrasyon içinde kılamıyorsak, kılmamamız daha mı doğrudur?
Konsantrasyon eksikliği namaz kılmamanın gerekçesi olamaz. İbadeti terk etmenin hiçbir gerekçesi olamaz. Tam ve mükemmel arınmışlık hiçbir insan için mümkün değildir. Tüm gayret gösterilir, eksikler için Allah’tan af dilenir.

Namaz sonrası tesbih çekmek sünnet midir farz mıdır?
Tesbih âleti bir bid’attır. Dinimize sokulan bu alet Budizm’den gelmektedir. Allah’ı tesbih etmek için o âletin kullanılması İslam’a aykırıdır.
(Bülent Pakman’ın notu:  bi’dat anlamı 1. İslam dininde Hz. Muhammed zamanından sonra ortaya çıkan değişik yargılar ve ilkeler. 2. Sonradan türeyen şey. Kaynak TDK Sözlük)

Allah’ı tespih etmenin sayısı ve âleti olur mu?  Rükû ve secdede söylenen üçlü tespihler doğru mudur?
Rükû ve secdedeki üçlü tespihler gelenekseldir, zorunlu değildir. Sayısı değiştirilebileceği gibi yerine başka şeyler de söyleyebilirsiniz.

Herkes Kur’an’ı Kerim’i anladığı şekilde namaz kılarsa sonuç ne olur?  Bu yüzden mezhepler yol gösterici değil midir?
Mezhepler yorumdur. Siz; dini yaşamak için bir yoruma ihtiyaç duyuyorsanız bunda bir sakınca yoktur. Yeter ki seçtiğiniz yorumu dinle eşitlemeyin. Namazını-niyazını Kur’an’dan anladığı şekilde yerine getirenlere de karışmayın.

Sehiv secdesi nedir ve nasıl yapılır?
Namaz içinde unutarak yapılan yanlışların telafisi için öngörülen ve namaz sonunda yapılan bir secdedir.

Namaz kılarken secdedeyken ve otururken sağ ayak parmağının Kıble’ye doğru olması gerektiği söyleniyor. Fakat namaz her hangi bir yöne dönerek kılınabileceğine göre bu durum mantıklı mıdır?  Böyle bir zorunluluk var mıdır?
Namazla ilgili buna benzer bir çok mantıksızlık ve din dışılık vardır. Bu da onlardan biridir.

Namaz sonunda selam vermenin anlamı nedir?
Namazdan çıkmanın bir işareti ve ibadette bile barış ve esenliğin esas alındığının bir göstergesidir.

Namaz kılmak için mekan sorunu varsa, Sadece duaları okumak yeterli midir?
İmkan yoksa namaz vakti içinizden Allah’ı anar,”salat”ınızı bu şekilde yerine getirirsiniz. Zaten Kur’an yürüyerek namaz kılmayı da hükme bağlamıştır.

Namazda secdeye iki defa eğilmek gelenek midir?
Secdenin iki defa yapılması Hz. Peygamber’in sünnetidir.

Peygamberimizin, namaz hareketlerini, Süryani papazlara bakarak belirlediği doğru mudur?
Bu söylentiler asılsızdır.

Namazların ezandan önce kılınmasının bir sakıncası var mıdır? Sabah namazlarını bazen ezandan önce kılıyorum.
Vakit girmişse kılarsınız.

Bazı ayetlerde, korku yüzünden namazı kısa tutmanızda size bir günah yoktur, deniyor. Namazı kısa tutmak nedir?
Korku ve kaygı zamanlarında namaz, kısa bir dua halinde yapılabilir. Ayakta, binek üstünde gibi…

Farz namazlardan önce kamet getirmek zorunlu mudur?
Kamet cemaatle kılınan namazda gereklidir.
(Bülent Pakman’ın notu: Kamet anlamı; Farz olan namazdan önce okunan iç ezan. TDK Sözlük)

Namaz kılarken önümüzden küçük ya da büyük bir kişi geçerse namaz bozulur mu?
Namaz bozulmaz ancak geçmemesi yeğlenir.

Karanlıkta namaz kılmanın bir sakıncası var mıdır?
Hayır, hiçbir sakıncası yoktur.

Bir insan içki içerse kıldığı namaz kabul olur mu?
Alkol ve tüm uyuşturucular haramdır. Ancak, içki içen kişi, namaz sırasında sarhoş değilse, namazı geçerlidir.

Afganistan’daki Şii bir Türk arkadaşım, namaz kılarken secdede alnını koyacağı yere kilden yapılmış bir madde koyuyor. Sorulduğunda, insanın topraktan yaratıldığını ve yine ona dönüleceğini söylüyor. Sizce tekâmülümüz toprakta mı Tanrı’da mı tamamlanacaktır?
Tekâmülün toprakta tamamlanacağını ve secdenin toprağa yapılması gerektiğini söylemek bir hurafedir.

Namaz kılarken gözlerimizi kapatabilir miyiz? Gözüm kapalı olduğunda kendimi daha iyi namaza verebiliyorum ve Allah’a daha içten dua edebiliyorum.
Evet, kılabilirsiniz. Namaz kılarken gözleri kapamanın yasak olduğuna ilişkin bir vahiy beyanı yoktur. Hatta bazı fıkıhçılar namazdaki huşûun gözleri kapamak olduğunu söylemişlerdir.

Namaz kılınırken kısık sesli müzik dinlenebilir mi?
Müzik dinlenerek namaz kılınmaz.

Rekatlar

Sayı tutturmak için kılınan çok rekât yerine gönül huzuru ve aşk ile kılınan bir rekât namaz daha makbuldür.” diyorsunuz. Namaz kılarken mümin kişi rekât sayısını kendine göre düzenleyebilir mi?
Namaz asgari iki rekâttır. Nafile namazlarda uzun ve dikkatli kılmanın rekât sayısını artırmaktan daha üstün olduğu bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır. Çünkü Kur’an’ın istediği huşû sayı çokluğu ile değil sakin ve dikkatli kılmakla elde edilir.

Peygamber Efendimizin sabah namazının ilk rekâtını ikinci rekâta göre daha kısa tuttuğu doğru mudur? Doğruysa sebebini biliyor muyuz? Böyle yapmak sünnet midir?
Peygamberimizin, bunun aksi, okuyuşları da vardır. Söylediğiniz bir tercih meselesidir.

Namaz 3 vakitse diğer 2 vakit de Peygamberimizin eklediği sünnetse neden 5 vaktin de farzları var? Farz Allah’ın emri demek değil midir? 5 vakit ve şu kadar rekât farzı demek ne demektir?
5 vaktin farzı tâbiri fıkıhçıların kullandığı teknik bir tâbirdir. Sünnet namazlar için de farz dendiği zaman bunun anlamı, fıkıh tekniği bakımından, gerekliliktir.

Cemaatle namaz

Camileri süslemek, duvarlarına insan isimleri yazmak, fakir çocukların eğitimi için harcanabilecek paralarla camiler için gereksiz harcamalar yapmanın Kur’an’daki hükmü nedir? Böyle yerlerde namaz kılınır mı?
Bunların hiçbiri Kur’an’a uygun değildir. Şirk kalıntısıdır.

Camilerde kılınan namazların bir ekonomik maliyeti vardır. İmamın maaşı, elektrik, su giderleri, temizlik, bakım gibi… Bu giderler devlet bütçesinden karşılanıyor. Namazı kılan kişi sevabı alıyor ancak maliyetine karışmayıp başkalarına ödetiyor. Sevabı aldığı gibi maliyetini de ödemesi gerekmez mi? 70.000 caminin giderlerine katıldığım için bu kılınan namazlardan bana sevap düşer mi? Ya da hakkımı helal etmesem kılınan bu namazlar geçerli olur mu?
Camiler ve cami giderleri ile ilgili düşüncelerinize katılıyorum. Bu uygulamalar İslam dışıdır.

Dinen uygun ve ideal bir cami nasıl olmalıdır? Genel hatlarıyla özelliklerini verebilir misiniz?
İslam’da resmî mabet anlayışı yoktur. Dine uygun diye bir tâbir doğru değildir. Secde edilen her yer dine uygundur. Müslümanların namaz kılacağı mekân anlamında cami; temiz, sade, huzur ve huşû veren, şatafattan, duvarlarına , tavanlarına asılmış yazı ve levhalardan arınmış olmalıdır.

Cemaatle kılınan namazların sevabının ferdi olanlara üstün olduğu söylenir. Ben evimde eşime imamet ederek namaz kılarsam bu, cemaatle kılınan namaz kapsamında mıdır?
İslam vahiyleri içinde namazlarla ilgili böyle hiçbir beyan yoktur. Bunların tümü Emevi uydurmasıdır. Evde namaz kılmak son derece makbuldür. Eşler birbirlerine imamlık edebilirler. Cemaat oluşturabilirsiniz. ”Cuma”ları da bu şekilde kılabilirsiniz. Cemaat için imamlık yapanın dışında en az üç kişi gerekir.

Camiye gitmek şart mıdır? Dili dönmediği için fazla dua bilmeyenin durum nedir?
İslam ibadet için cami şartı koşmaz. Cami toplantı yeri demektir. Gidip gitmemek size kalmıştır. Namaza gelince; namaz için filan-falan duaları okumak şartı yoktur. Kur’an’da geçen duaları okumak elbette tercih edilir ancak bunu yapamayanlar içlerinden gelen duaları ederek namazlarını kılarlar. Bunun aksini söyleyenler din adına yalan söylemektedirler.

Farz namazlar gibi sünnetleri de imamlar kıldırsa, imam ayetleri sesli okusa biz de çocuklarımızla birlikte rükû ve secde etsek daha iyi olmaz mı?
Farz dışında hiçbir namaz camide kılınmamalıdır. Peygamberimiz teravih de dahil farz dışındaki namazların cami dışında kılınmasını emretmiştir. Çocukların farz namazlara götürülmesi peygamberimizin uygulamasıdır. Ancak okunan ayetlerin anlamını bilmedikten sonra imam sesli de okusa hiç kimseye yararı olmaz.

Namazdan sonra hocanın “el fatiha” deyip okuması bizlere de “amin” dedirtmesi doğru mudur?
Namazdan sonra dua edip cemaate amin dedirtmek tümden bidattır.
(Bülent Pakman’ın notu: bi’dat anlamı; 1. İslam dininde Hz. Muhammed zamanından sonra ortaya çıkan değişik yargılar ve ilkeler. 2. Sonradan türeyen şey. TDK Sözlük)

Hz. Muhammed camide hiç sünnet namazı kılmazdı diyorsunuz. O zaman neden ikindi ve yatsı namazlarını camide kılıyordu? Bu namazları cem etse bile yine de camide cem ediyordu ve sonuç olarak da camide sünnet namazı kılmış oluyordu. Bu durumda ya yatsı ve ikindi farz ya da sizin söyleminizde bir çelişki var. Açıklar mısınız?
Burada bir terminolojik karışıklık var. Camide farzlar kılınır, ister cem ederek ister ayrı ayrı. Bizim sünnet namazı kılmaz derken kastettiğimiz, 5 vaktin farz dediğimiz rekâtlarına eklenen kısımlardır. Yani gelenekteki farz denilen kısımlar dışındakiler.

İbadet/namaz ana dilde olmalı diyorsunuz (manasını anlamak için) Almanya ya da diğer ülkelerde ana dilleri farklı Müslümanlar var. Herkesin ayrı camisi mi olacak?
Konunun sizin söylediğinizle bir ilgisi yoktur. Cami ve cemaatta orijinal Kur’an metni okunur. Ancak bireysel ibadette herkes kendi diliyle ibadet edebilir. Bu konu, Yeniden Yapılanmak kitabımızın “Ana Dilde İbadet” bölümünde çok geniş incelenmiştir. Lütfen oradan okumaya çalışın.

Ezana sonradan eklemeler yapıldığı söyleniyor. Doğru mudur? Doğru ise ekleme yapılmamış halini biliyor muyuz?
Sabah namazında okunan kısım, ezana sonradan eklenmiştir. Başka eklemelerin varlığı söyleniyor ancak ben tespit edemedim.

Cami dışında, kendi dilimizde yani Türkçe namaz kılınmasının mümkün olduğunu ifade ediyorsunuz. Camide namaz kılınırken imama uyulmaktadır. İmam da farz olan namazlarda, Arapça okunan bütün kelime veya ayetlerden hemen sonra bir de Türkçesini ifade etse, namaz daha anlaşılır hale gelmiş olmaz mı?
İmamın bunu yapmasına gerek yoktur. Cemaat, arkasından Türkçe okuyabilir. İmam, birliği sağlamak için özgün metni okumalıdır.

Bazen camiye tam zamanında yetişemediğimiz oluyor ve içeriye girdiğimizde cemaat farzın 2 veya 3. rekâtını kılıyorsa bu durumda ne yapmamız gerekiyor?
İmama uyar ve geri kalan rekâtları tek başınıza tamamlarsınız. Oradaki imam arkadaş size yol gösterecektir.

Camide namazdan sonra çekilen tesbihi bid’at olduğu için çekmek istemiyorum. Fakat işgüzarın biri camideki tesbihlerden birini önüme atıveriyor. Çeksem bir türlü çekmesem bir türlü.  Ne yapmalıyım?
Namazdan sonra çekilen tespih bid’attır. O tespihi, size atana iade edin.

Namaz (özellikle Cuma namazı) anında abdest, yellenme ya da başka bir sebeple bozulursa ne yapmalıyız?
Dışarı çıkmamız problem yaratmayacaksa, dışarı çıkıp namazınızı sonradan yeniden kılabilirsiniz. Çıkmanız problem yaratıyorsa, olduğunuz yerde oturup uygun zamanı bekleyeceksiniz.

Namazlarda, öğle ve ikindi hariç diğer namazların ilk iki rekâtında ayetler imam tarafından açıktan okunmaktadır. Eğer açıktan okuma imamın arkasında saf bağlayanların okunanı anlaması için ise neden diğer namazlarda açıktan okunmuyor?
Bu bir bir gelenektir. Bu ayetlerin açıktan ya da gizliden okunması namazın geçerliliğine etki etmez. Artık bunları bırakalım da Kur’an’ı kendi dilimizde okuyarak ne dediğini anlamaya çalışalım.

Siz, camilerdeki minberlerin bid’at olduğunu söylüyorsunuz. Diyanet İşleri ise minberlerin sünnet olduğunu, Hz. Peygamber’in de minberinin bulunduğunu iddia ediyor. Biz ne yapacağız?
O minberler de o kürsüler de bid’attır, hem de bid’atin katmerlisidir. Bunlar içinde otuz-kırk basamaklı olanları vardır. Bunlar bid’attır ve bunların İslam mabedinden çıkarılması sünnete uygunluğun sağlanması olacaktır. Gelelim Diyanet’in yaptığına: Diyanet, burada da, geleneksel kabulleri incitmeme politikası uygulamaktadır. Bir çok yerde yaptığı gibi … Şöyle ki: Rivayetlerde sözü edilen “Peygamberimizin minberi” ile bugünkü minberler arasında kelime benzerliği dışında bir ilgi yoktur. Kitaplarda “minber” sözcüğünün geçmiş olmasını istismar ederek, bid’at abidesi minber-minare ve kürsüleri, Hz. Peygamber’in zorunluluk yüzünden konuşma sırasında yaslandığı ve daha sonra üzerine oturduğu iskemle benzeri “minber” ile aynı şeymiş gibi gösterip halkı yanıltmak en azından ayıptır.

Namaz kılmamanın yaptırımı

Namaz kılmayanlara yaptırım uygulanır mı?
Hz. Ali’ diyor ki; “Namazı gücünüz yettiği kadar kılın. Şu bir gerçek ki Allah namaz için kimseye azap etmeyecektir.” (İbn Hemmâm, el-musannef, 3/78). Hz. Peygamber buyuruyor ki: “Allah, beş vakit namazı kulları üzerine yazmıştır. Kim bunları kılar, küçümseyerek terk etme yoluna gitmez ise onu cennete koymak Allah üzerine bir ahit olur. Bunları yerine getirmeyene gelince, onun cennete girmesi konusunda Allah’ı bağlayan bir ahit yoktur. Allah isterse ona azap eder, isterse cennetine koyar.” (Ebu Davud, vitir; Darimi, 1/370)

Bu durumda namaz kılmamıza gerek yoktur diyebilir miyiz?
Namaz dinin emridir ancak azap korkusuyla yapılan ibadet gerçek anlamıyla ibadet olmaz. Bunun içindir ki Cenabı Hak ibadetleri yapmayanlara ceza düzenlememiştir. Namaz kılmayanlara maddi bir yaptırım Kur’an’da yer almamaktadır. Ancak cezanın olmaması savsaklama gerekçesi yapılırsa bunun yaratacağı kayıplar büyük olur. Namaz Kur’an’da emredilmiştir. Bu emri savsaklayanların Allah tarafından hesaba çekilecekleri tartışılmaz. Azap edip etmeyeceği Allah’ın bileceği bir şeydir. Hz. Ali’nin sözü yoruma açıktır.

Fıkıh kitaplarında namaz kılmayanların dövüleceği, hâlâ kılmazlarsa öldürüleceği yazıyor. Hanefî mezhebi ise ölene kadar hapis hükmüyle farklılık gösteriyor. Doğru mudur?
Mezheplerin namazla ilgili bu görüşlerinin tümü Kur’an dışı hatta din dışıdır. Bu, sonradan uydurulmuş bir zulümdür. Hadis bilgini Elbini, namaz kılmayanları kafir ilan eden rivayetlerin tümünün uydurma olduğunu ispatlamakla kalmamış, tam aksini söyleyen hadislerin sağlamlığını da belgelemiştir. Bu hadislere göre, esas dindışılık, namaz kılmayanları din dışı ilan etmektir. (bkz.Elbani; es-Sahiha, 6/640-41). Üzülerek ve ürpererek söyleyelim ki, klasik mezhepleriçinde, namaz kılmayanlara sopa cezası, hapis yaptırımı öngörmeyeni hemen hemen yoktur. Bunu nasıl yapmışlardır? İdari-pedagojik gerekçeler uydurarak. Onların deyimiyle bir tür “ta’zir” (yanlış yapanları hizaya getirmek için yönetimin ceza yetkisi kullanması) mantığı işleterek. Peki ama, iman ve ibadet alanında içtihat olmaz ilkesi esas değil midir? İçtihat olmayan bir alanda nassla yani vahyin verileriyle belirlenmemiş bir uygulamayı (hem de ceza türünden) nasıl makul görebiliriz?
Ne yazık ki makul görülmüş ve her türlü dayatmaya gidilmiş, her türlü ceza verilmiştir. Fakıhların tüm bu dayatma ve yaptırım uygulamaları Kur’an dışıdır. Namaz kılmayan çocukların dövüleceğine ilişkin rivayet de, Kur’an’a açıkça ters olduğu için uydurmadır, din dışıdır. Doğrusu şudur: Allah, namazı kuluna emretmiş ama onu özgür iradesiyle baş başa bırakmıştır.

Namazı kılmayı tam anlamıyla uygulamamak Müslüman olmamıza engel midir?
Namaz kılmamak inkâr değil ihmal sonucu ise insanı dinden çıkarmaz. Sadece günahkâr yapar.

Eşim, inançlı biri olmasına rağmen namaz konusuna uzak duruyor. Allah’ın yasakladığı baskı ve zorlama yoluna gitmeden onu namaz kılmaya nasıl yönlendirebilirim?
Zorlamaya gitmeyin, buna hakkınız yoktur. Böyle bir şeyin sonucu da beklenenin tam aksi olur. Özendirin, bilinç uyandırın. Ve daha önemlisi, namaz kılmanın değerini, kişiliğinizdeki gelişmeler ve seçkinliklerle ortaya koyarak ona örnek olun. “Bunları yapamam!” diyorsanız eşinizi kendi haline bırakın.

Diğer namazlar

Cenaze namazı namaz mıdır, dua mıdır? Abdestsiz kılınabilir mi?
Cenaze namazı bir duadır, abdestsiz de kılınabilir.

Duaların ve bunun gibi eylemlerin ölülere bir faydası olmadığına göre cenaze namazının anlamı nedir?
Cenaze namazının anlamı, bizim ölen kişiye ve ortak imanımıza saygımızı ifade etmektir.

Cinsiyet değiştirenlerin cenaze namazında ne söylenmelidir?
Cenaze namazında cinsiyet belirtilmesi dinin bir emri değil geleneğin bir uygulamasıdır. Cenazede niyet edilirken, “musalladaki ölüye” diye cinsiyet belirtmeden de namaz kılınabilir. Cinsiyet değiştirmiş olanın, kendisi için seçtiği ve topluma duyurduğu kimlik (kadın veya erkek) esas alınarak da niyet edilebilir. Gerisi Allah’a kalmıştır.

Kandil gecelerinde kılınan namaz ve yapılan ibadetler insana daha mı çok sevap kazandırır?
Kur’an’da kandil geceleri diye bir şey yoktur. (Kadir Gecesi hariç) Hiçbir gecede yapılan ibadetin de ötekinden farkı yoktur. Önemli olan ibadette huşûdur.

İstihare namazına yatılarak sorunlara çözüm bulunabilir mi?
Hayır, bulunamaz. İstihare namazı ile hiçbir soruna çözüm bulunamaz. Bulunsaydı İslam dünyası bu halde olmazdı.

Seferi namaz, insanların ulaşım sırasında yorulmadığı günümüz şartlarında da kılınabilir mi?
Yolculuğa çıkan, sefer halinin tüm imkanlarından yararlanır. İslam bu konuda “kolay yolculuk-zor yolculuk” diye bir ayrıma gitmemiştir. Esasında yolculukların tümü, bir biçimde zorluk arz eder. Biri bir noktadan, öteki öteki noktadan. Kesin olan şu ki, her yolculuk, şöyle veya böyle metabolizma üzerinde etki yapar. Dinin önemsediği de işte budur.

Seferi namaz kılınması için km. şartı var mıdır?
Km. şartı yoktur, yolculuğa çıkanın vereceği karar önemlidir.

Kur’an’a göre seferi namaz kılmanın hükmü nedir?
Fıkıh dilinde sefer yolculuk demektir. Yolculuk halinde
namazların 2 rekat kılınması Hz. Peygamber’in tartışmasız
uygulamasıdır. Mesafe ve gün kayıtlan sonradan eklenmiştir.
O halde, yolculuğa çıkan kişi, namazlarını sadece iki rekat
olarak kılar. Akşam namazı her halde üç rekat olarak kılınır.

Seferi namazları iki rekâttır. Ancak hocalarımız diyor ki iki rekâttan sonra sünneti de kılabilirsin. Allah dört rekâtı ikiye indirmiş fakat imamlar sünnetten bahsediyor. Bu bir çelişki değil mi?
Bahsettiğiniz konuda imamların değil sizin dediğiniz doğrudur.

Vacip nedir, sünnetten farkı var mıdır? Bayram namazları vacip mi yoksa sünnet midir?
Vacip, fıkıh dilinde müekked (pekiştirilmiş) sünnet karşılığı kullanılır. Yerine getirilmesi gerekli olan demektir. Vacip Hanefî mezhebinde bir terimdir ve müekked sünnet ifade eder. Bayram namazları sünnettir.

Dinî bayramlarda farz namazlardan sonra getirilen tekbirlerin kaynağı nedir?
Bayram namazları farz değildir. Tekbirler de o namazlara sonradan eklenmiştir.

Peygamberimizin Uhud Savaşı’nda kılamadığı namazları Bilal’e ezan okutarak vakit sırasıyla cemaatiyle birlikte kaza yaptığı İslam ansiklopedisinde bilgi olarak veriliyor. Bu durum kaza namazı kılınabileceğine delil olarak gösteriliyor. Bu uygulama kaza namazı olduğuna delil midir?
Böyle bir şey asla yoktur. Bunlar dayanıksız rivayetlerdir. Fırsat bulduğunuzda namaz kılmanız elbetteki makbuldür. Ancak buna isim koymanız gerekmiyor.

Tesbih namazı diye bir şey var mıdır? Tesbih namazını kılarsan Allah bütün günahları affeder diyorlar.
Böyle bir namaz ve böyle bir anlayış İslam’da yoktur.

İslam’da, bâtın ve zâhir adı altında iki türlü namaz var mıdır?
Böyle bir ayrım yoktur. Böyle bir ayrım İslam’ın ruhuna aykırıdır.

Kur’an’a göre namazın kaza edilir mi?
Kur’an, namazların kazasından söz etmez. Namazlarını
vaktinde kılamamış veya kılmamış olanlar, vakitleri ve niyetleri elverdiğince namaz kılarlar ve Allah’tan af dilerler.

Kur’an’da namazın kazasından bahis olmadığına göre, vakti geçmiş namazların kılınmasının bir anlamı yoktur diyebilir miyiz?
Hayır! Faydası yoktur diyemeyiz. Sevap namazı olarak
faydası ve anlamı vardır.

Vitir namazının kazası var mıdır?
Namazların kazasından söz eden geleneksel anlayış
açısından bakıldığında da kaza edilecek namazlar farz
namazlardır. Vitir farz değil, sünnet bir namaz olduğundan
onun hiçbir şekilde kazası olmaz.

İbadet kıyafetleri

Müslümanlar namaz kılarken başlarını takke veya benzeri birşeyle örtmek zorundalar mıdır?
Bu gelenek Yahudilik’ten sıçramıştır. Kesinlikle böyle bir zorunluluk yoktur.

Cübbe ve sarığın namazla bir ilgisi var mıdır?
Cüppe ve sarık bir Arap kıyafetidir ve İslam’la bir ilgisi yoktur.

 Başörtüsü, namazların cemi, kadın-erkek birlikte ibadet etme konuları için en iyi örnek Hac ibadetinde yaşananlar değil midir?
Namazların cemi mütevâtır olarak belirlenmiştir. Başın örtülmesi hiçbir yerde farz değildir. Kadın-erkek karışık halde ibadet sadece tavaf sırasında caizdir.

Namaz kılarken başı kapatma zorunlu mudur?  Bir bayanın namaz kılarken en makbul şekildeki örtünmesi nasıldır?
En makbul örtünme derecesi el, ayak ve baş dışındaki bölgelerin örtülmesidir. İsteyen başını da örtebilir, bu bir tercih işidir.

Abdest

Abdest uzuvları hangileridir?
Abdestte iki tür uzuv söz konusudur:
1.Yıkanan uzuvlar: Yüz, dirseklere kadar kollar. 2. Mesh edilen uzuvlar: Baş ve ayaklar.

Abdestsiz namaz kılınabilir mi? Kadınlar çıplak namaz kılabilirlermiş, doğru mudur?
Kadın-erkek hiç kimse abdestsiz ve çıplak namaz kılamaz.

Abdest alırken üç kere ağıza ve buruna su alacağımıza bir kere bolca su alsak olmaz mı?
Abdest Mâide Suresi 6. ayette ayrıntılı olarak verilmiştir. Sayı diye bir şart yoktur.

Aynı abdestle kaç vakit namaz kılınabilir?
Abdestiniz bozulmadığı sürece istediğiniz kadar namaz kılabilirsiniz.

Mesh edilen organın çıplak olma zarureti var mıdır? Yoksa ayaklar, ayakkabı üzerinden de sıvazlanabilir mi?
Ayaklar, Peygamberimiz döneminde çorap ve ayakkabı üzerinden de mesh edilebiliyordu.

Kur’an Meali’nizde, ayakların mesh edilebileceğini belirtmişsiniz. Oysa ki sizin de çok sevdiğiniz Elmalılı Hamdi  sadece yıkanacağı  şeklinde yorumlamış.  Nedenini açıklarmısınız?
Ayakların mesh edilmesi bir yorum meselesi değil, Kur’an’ın açık beyanıdır. Ayakların yıkanmasını söylemek ise bir gramatik inceliğin zorlanmasıyla elde edilen geleneksel yorumun bu ayetin bir emri gibi öne çıkarılmasından ibarettir. Ne yazık ki Elmalılı, daha birkaç yerde yaptığı gibi, burada da geleneksel yorumu Kur’an beyanının önüne geçirmiştir. Rahmetli Elmalılı’yı sevip saymış olmamız, onun hata yapmayacağı, ithamdan kaçmak için geleneğin kabullerini aynen tekrarlamayacağı anlamına gelmez.

Bir televizyon programında, hanımlar âdet zamanında namaz kılabilir diye bir açıklama yapmışsınız. Acaba bir yerimiz kanadığında abdest bozulur mu?
Kan abdesti bozmaz. (ön ve arka yollardan çıkan şeyler abdesti bozar) Ayrıntılı bilgi Kur’an’daki İslam kitabımın Mâide suresi açıklamalarında vardır. Ayrıca sitenin soru arşivinden yararlanabilirsiniz.

Yüzümüz makyajdayken namaz abdesti alabilir miyiz?
Yüzünüzü yıkamanız şartıyla makyajınız abdeste engel değildir. Önemli olan açık havaya maruz kalan abdest organlarını sudan geçirmektir, makyajlı ya da makyajsız, rujlu ya da rujsuz.

Saça sürülen jöle, briyantin gibi maddeler abdesti bozar mı, namaza engel midir?
Bu maddelerin abdest ve namazla hiçbir ilgisi yoktur.

Namazda sessiz ya da sesli gülmek namazı ya da abdesti bozar mı? Cemaatle kılınan namazda kıbleden ne kadarlık bir sapma namazı bozar?
Bu hal namazı bozar ancak abdesti bozmaz. Cemaatle kılınan namazda önemli olan saf düzenini tutmak ve kıbleye yönelmektir. Milimetrik hesap gerekmez. Sonuçta kıbleye değil Allah’a ibadet ediyoruz.

Yatalak bir hasta olduğum için abdest alamıyorum. Kur’an okuyup hatim ediyorum. Bir sakıncası var mı?
Sorunuzun üç ayrı bölümü vardır: Birincisi: Kur’an okumak için abdest almak şartı hiç  kimse için yoktur. Kur’an’ı abdestli veya abdestsiz istediğiniz zaman alıp okursunuz. Bu yönde şart gibi gösterilen şeylerin tümü sonradan uydurulmuştur. Ve daha ilginci, İslam’a, Yahudi hahamların Tevrat’ın okunmasına ilişkin koydukları şartların bir tekrarı olarak girmiştir. İkincisi: Kur’an okumak, bağımsız bir ibadettir ve namazdan daha üstün bir ibadettir. Bu özellik, Ankebut Suresi’nin 45. ayetinde ifade edilmiştir. Ayrıca, Kur’an okumaya ilişkin emir, namaz kılmaya ilişkin emirden öncedir. Üçüncüsü: Sizin durumunuzda olanlara fıkıh dilinde “özür sahibi” denir. Özür sahipleri namaz kılmak için gereken abdesti, organlarının mümkün olanlarını yıkayarak alırlar. Yıkamanızda sakınca olan organları yıkamaz, geri kalanlarını yıkarsınız. Hiçbir organınızı yıkayamayacak durumda iseniz, teyemmüm ederek namaz kılarsınız. Onu da yapamayacak durumda iseniz, Allah’ı başka türlü anarsınız. Durumunuzdan anlaşılan o ki, Kur’an okumak sizin için en ideal ibadettir.

Gusül

Dövme yaptırmak gusül abdestini engeller mi?
Hayır engellemez.

Her gün duş alıyorum ve boy abdesti için niyetleniyorum. Zorunluluk olmadığı halde gusül abdesti almak yanlış mıdır?  Gusül abdesti, namaz abdesti yerine geçer mi?
Gusül, vücudu yıkamak demektir. Her zaman makbuldür ve namaz abdesti yerine de geçer.

Gusül abdesti aldıktan sonra idrar yollarında kalan meninin, idrar yapma, ağır birşey kaldırma gibi yollarla atılması gusül abdestini bozar mı? Şöyle de sorabiliriz: Cinsi münasebetten sonra gusül abdesti almadan önce tuvalete gitmek gerekir mi?
Şehvetle kopmayan kalıntılar guslü gerektirmez. Ancak gusülden önce küçük abdeste gitmek tercih edilmelidir.

Cinsel birleşmenin olmadığı ancak karşı cinsle sarılmak, el ele tutuşmak esnasında cinsel organda meydana gelebilecek akıntı durumunda kişi cünup sayılır mı?
Birleşme olmasa da akıntı tam boşalma ise cünupluk oluşur. Eğer mezi denen küçük bir ön akıntı ise cünupluk olmaz.

Gusül abdesti için kullanılan, “toplu iğne başı kadar kuru yer kalmaması” ifadesi bir hadis midir? Ağız, burun, kulak yıkamanın sınırı nedir?
Bu ifade bir yorumdur. Ağız, burun, kulak ayrıntısı da yoktur.

Kur’an,”cünüp olduğunuzda iyice yıkanın” ifadesini kullanmaktadır.

Cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılırsa, üzerinden 1 namaz vakti geçmeden hemen yıkanılması mı gerekir?
Prezervatif de kullanılsa cinsel ilişki gusül abdesti almayı gerektirir.

Cuma namazı

Allah, inananların, Kur’an insanlarının, anti sosyal kişiler olmamaları için toplu ibadetleri ve özellikle cuma namazını gerekli görmüştür, denebilir mi?
Evet, denebilir.

İslam kurallarıyla yönetilmeyen bir ülkede Cuma namazı kılınmaz görüşü doğru mudur?
Bu görüş temelden yanlıştır, siyasaldır. Dinde dayanağı yoktur. Cemaatin oluştuğu her yerde ve her şartta Cuma kılınabilir.

Cuma namazı, Peygamberimizin kıldığı şekliyle kaç rekattır?
Cuma namazı iki rekattır. Cumanın önünden ve sonundan değişik adlarla kılınan tüm namazlar bid’attır; sonradan eklenmiştir. Bunları kılmamak kılmaktan sevaptır. Çünkü dine yakışan ve yaraşan, bid’atı terk için gayrettir, bid’atı ihya için gayret değil.

Cuma namazının iki rekât olduğu hangi ayette verilmektedir?
Namazın rekât sayısı Kur’an’da yoktur. Ancak namazın vücut bulması için asgari 2 rekâta ihtiyaç vardır. Hz. Peygamber bunu fiilen göstermiştir. 

Cuma günleri, öğle namazının 4 rekatını, sonra Cuma namazının 2 rekat farzını kılıp çıkıyorum. Bunun sakıncası var mıdır?
Cuma kılan kişi, öğlen namazını da kılmış sayılır. Aynca öğlen namazı kılması gerekmez. Cuma namazı öğlenin yerine geçer.

Türkiye’de kılınan cuma namazının kılınış şekli ve içeriği hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Cuma namazına gittiğim zaman manevi bir tat alamıyorum, hatta moralim bozuluyor. Bu şekilde kıldığımız cuma namazlarını kılmamak daha mı doğru olacaktır?
Duygularınıza aynen katılıyorum. Bu huzursuzlukla kılınan namaz, namaz değildir. Onun yerine evinizde öğle kılın. Ayrıca evinizde de yakınlarınızla cemaat oluşturabilirsiniz (kıldıran hariç, üç kişi gerekir). Mümkünse İslam Nasıl Yozlaştırıldı kitabımın Cuma bölümünü okumaya çalışın.

Cuma namazı kılmak için çevremde birkaç kişi bulamayınca camiye gidiyorum ancak hep pişman oluyorum. Buna nasıl bir çözüm bulabilirim?
En az üç kişi bulup istediğiniz şekilde Cuma namazı kılamadığınız takdirde her hangi bir camide kılabilirsiniz. Eğer bu içinize sinmiyorsa tek başınıza öğle namazını kılmakla yetinin.

Üç cuma namazını mazeretsiz kılmayan dinden çıkar mı?
Cuma namazı ile ilgili bu anlayış sonradan dine sokulmuştur. Emeviler okudukları hutbeleri dinlemek istemeyen sahabi neslini, kendilerini dinlemeye mecbur bırakmak için çeşitli dayatmalara gidiyorlardı. Bu da onlardan biridir.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Cuma namazı ile ilgili sorulan sorulara verdiği resmi cevabında  Cumanın şartlarının nasslara değil, uygulamaya dayandığını söylüyor. Uygulamaya dayanarak farz bir ibadete şart eklemenin vahye dayalı bir din olan İslam açısından hükmü nedir?
Böyle bir eklemenin de böyle bir ifadenin de hükmünü burada adlandırmaktan ürperti duyarım. Onu sizin idrakinize bırakıyorum. Bu tür eklemelere, “uygulama, ge•enek, uygun görülen, mezhep yorumu, din bilginlerinin önerileri” vs. gibi adlar verilebilir, ama bunlara “şart” demek, onları olmazsa olmaz konumuna getirir ki bu onların farzlaştınlmasıdır. Farzlaştırmak sadece ve sadece vahyin yetkisindedir. Vahye dayanmayan bir tespite “şart” unvanı vermek dine ekleme yapmak, Allah’ın yetkilerini bilerek veya bilmeyerek kullanmaya kalkmak demektir. Cuma namazının şartlan ancak ve ancak Kur’an tarafından belirlenir. Cuma namazının, diğer namazlara ek olarak Kur’an tarafından belirlenmiş tek şartı bu namazın cemaatle kılınması gerektiğidir. Kişiler tek başlarına Cuma namazı kılamazlar. Bunun dışında “şart” diye ortaya sürülen tüm tespitler son radan uydurulmuştur. Dileyen onları  uygulayabilir, ama hiç kimseye “dinin emri” gibi dayatamaz. Dayatmaya kalkarsa küfre girer.

Siz, “Hutbe, Cuma namazından sonra okunmalıdır” diyorsunuz; Diyanet ise hutbenin Cuma namazından önce okunmasının esas olduğunu, Peygamberimizin uygulamasının da böyle olduğunu söylüyor. İşin esası nedir?
Bu tartışma işin esasıyla değil, yöntemle ilgilidir. İşin esası şudur: Hutbe, Cuma namazının şartı değildir. Namazdan önce de okunabilir, sonra da. Bunu çevrenin şartları, cemaatin durumu belirler. Hatta hutbe hiç okunmasa da olur.  Emeviler, Peygamberimizin·namazdan sonra okuduğu hutbeyi namazdan önceye alarak sünnete aykırı bir uygulama başlatmışlardır. Emevilerin hutbe operasyonunu eleştiren din otoriteleri, bu uygulamanın sebebini, cemaati hutbede anlatılanları dinlemek zorunda bırakmak için, hutbeyi namazın önüne almak; böylece namazı kıldıktan sonra camiyi terk edip gitmelerini engellemek olarak gösteriyorlar. Emevi hatipleri hutbeler de öyle çirkin ve İslam dışı şeyler anlatıyorlardı ki sahabi nesli bunları dinlememek için elinden geleni yapıyordu. Ve namaz hutbeden önce kılındığı için de hutbeyi beklemeden camiyi terk ediyorlardı. Emeviler bunu önlemek için hutbeyi öne alıp halkı hutbeyi dinlemeye mecbur bırakıyorlardı.

Kadınların namazı

Adet halindeyken oruç tutulabilir mi, namaz kılınabilir mi?
Âdet halindeki yasak için Bakara Suresi 222. Ayete bakabilirsiniz.
(Bülent Pakman’ın notu: “Sana adet halini de sorarlar. De ki: “O, insana rahatsızlık veren bir haldir. Hayızlı oldukları sırada kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, Allah’ın emrettiği yerden onlara gidin.” Şu bir gerçek ki Allah, çok tövbe edenleri sever, iyice temizlenenleri de sever.” Bakara 222)

Kadın erkek birlikte neden ibadet edemezler? Kadınların, şu anda olduğu gibi, camilerde üstte bir bölümde mi bulunması gerekir? Kur’an’da bununla ilgili ayet var mıdır?
Kadınlar namazı  ayrı yerde veya erkek cemaatin arka kısmında kılabilirler.

Bayanlar namaz kılmak için abdest alırlarken başlarını örtmeli mi?
Başın örtülmesi hiçbir durumda zorunlu değildir.

Evde baş açık olarak namaz kılabilir miyim?
Herhangi bir yerde, özellikle evde, baş açık olarak namaz kılmak mümkündür. Namaz sırasında mahrem olmayan erkeklerin yanınızdan geçip sizi görmesi ihtimali olduğunda ise örtülmesi gereken yerleri örtmeniz gerekir. Saçlar, örtülmesi farz olan yerler değildir, ancak saçları da örtmek takvada titizlik duygusunun bir belirtisi olabilir. 

Kadınların namaz kılmak için namaz eteği giymeleri zorunlu mudur? Pantolonla namaz kılınabilir mi?
Namaz eteği diye bir zorunluluk yoktur. Kapanması gereken yerleri istediğiniz şeyle kapatabilirsiniz. Pantolonla da namaz kılabilirsiniz.

Namazın iftitah tekbirinde kadınlarla erkekler neden ellerini farklı kaldırırlar?
İftitah (açış, giriş) tekbirinde erkeklerin ellerini kulak hizasına kadar, kadınlarınsa omuzları hizasına kadar kaldırmaları dinin bir emri değil, geleneğin bir uygulamasıdır. Kadınlar orada da erkeklere nazaran “kısık ve çekingen” bir harekete zorlanmışlardır. İftitah tekbirinde ellerin şuraya veya buraya kadar kaldırılması diye bir zorunluluk yoktur. Ellerin kaldırılmasında kadın-erkek ayrımı da yoktur. İsteyen ellerini istediği şekilde istediği yere kadar kaldırır. Hatta sadece “Allahu ekber!” diyerek hiç ellerini kaldırmadan da namaza girebilir.  

Cuma namazı kadınlara farz mıdır?
Cuma namazı, kadın-erkek her mümine farzdır. Diğer namazlar gibi kadın ve erkeğe birlikte emredilmiştir. Kadını bundan istisna edecek hiçbir vahiy verisi yoktur. Ayet ey erkekler değil, ey inananlar hitabıyla başlar. (Bülent Pakman’ın notuEy inananlar! Cuma günü, namaz/dua için çağrı yapıldığında, Allah’ı anmaya/Allah’ın Zikri’ne koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”  Cuma -9)

Kadınlar nasıl Cuma namazı kılabilir? Kadınlara ayrılan yerde mi yoksa erkek cemaatin arkasında mı?
Kadınların Cuma kılmaları, ayrı yerde veya erkek cemaatin arka kısmında mümkündür.

Kadınların Cuma namazı kılması konusunda Diyanet fetva vermezse, ne yapmamız gerekir?
Kadınların Cuma kılması konusunda Allah ve Peygamber fetvayı vermiştir. Bu böyle iken siz neden Diyanet’ten fetva bekliyorsunuz? Kadınlar tıpkı erkekler gibi Cuma Namazını kılarlar.

Bir bayan olarak cuma namazı kılmayı istediğim halde ne cemaat oluşturabildim ne de camiye gidip kılabildim. Gitsem tek başıma ne yapabilirim? Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki tamamen çevre baskısı ve toplumsal şartlanmaların pençesindeyiz, özellikle bayanlar. Bu konuda fetva bile verildiği halde neden camiler bize kapalı ? Camiler sadece erkeklerin mekânı mıdır? Bu durumda bizler camide namaz kılmaktan mahrum oluyoruz. Cuma namazı kadın erkek herkese farz olduğu halde,  isteyip de şartlardan dolayı kılamamanın günahını kim yüklenecek?
Şikâyetlerinize aynen katılıyorum. Bu durumda sizin hiçbir sorumluluğunuz yoktur. Günah bu yanlışı yapanlarındır.

BÖLÜM 3 – BAŞÖRTÜSÜ İLE İLGİLİ SORULAR CEVAPLAR

Bayanlar namaz kılmak için abdest alırlarken başlarını örtmeli mi? Bir bayanın namaz kılarken en makbul şekildeki örtünmesi nasıldır?
Başın örtülmesi hiçbir durumda zorunlu değildir. En makbul örtünme derecesi el, ayak ve baş dışındaki bölgelerin örtülmesidir. İsteyen başını da örtebilir, bu bir tercih işidir.

Tesettürün tarih boyunca, özellikle kadınların sosyal statüsünün sağlanmasında gerekli olduğunu görmekteyiz. (köle-hür ayrımı) Bu yüz yılda bu ayrım kalktığı için saçların örtünmesinin önemi kalmış mıdır?
Yaklaşımınız saçların örtünmesi açısından doğrudur. Abdest uzuvları tesettüre tabi değildir. Baş da bir abdest uzvudur.

Hıristiyanlık ve Yahudilikte kadın ve erkeklerin giyimi hakkında kurallar var mıdır? Tesettür gibi.
Vardır. Örneğin baş örtüsü İncil’de, Pavlus tarafından bugünkü şekliyle istenmektedir.

Başörtüsünün dindeki yeri bir tarafa, takmak isteyenlerin engellenmesi din açısından doğru mudur?
Başını örtmek isteyenlerin engellenmesi insan hakları açısından doğru değildir.

Başörtüsü konusunun 14 yüzyıl boyunca sizin görüşünüzden farklı anlaşılmasının nedenleri nelerdir?
Bu konuyu 14 yüzyıl boyunca benim gibi anlayanlar da vardır. Ancak eski zamanların böyle bir meselesi olmadığı için Kur’an’ın bu konudaki görüşü irdelenmemiştir. Herkes örfî hayatını yaşamaya devam etmiştir. Ortadoğu’da birçok ülkede sadece kadınlar değil erkeklerde başlarını kapatmaktadırlar. Anadolu’da yakın zamanlara kadar başı açık gezen erkeklere bile iyi gözle bakılmazdı. Bunlar bizim için ölçü değildir. Bizim için önemli olan Kur’an’ın ne dediğidir.

Başörtüsünün zorunlu olmadığını vurgulayan âlimlerden birisiniz. Diğer âlimler gerçeği kavrayamayacak kadar yetersiz mi?
Konunun gerçeği kavrayıp kavrayamamakla bir ilgisi yoktur. İşin esası, geleneği tedirgin etmeme hesabından kaynaklanmaktadır.

Başörtüsü konusundaki yorumunuza Hz. Peygamber döneminden dayanak bulabiliyor musunuz? Bu konuyu sizin gibi yorumlayan İslam âlimleri var mıdır?
Elbette benim gibi yorumlayan İslam âlimleri vardır. Hz.Peygamber döneminde cariye ve köle kadınlar baş açık dolaşıyor ve namazlarını o şekilde kılıyorlardı. O halde başı örtmek veya açmak din değil, örftür. Kur’an’ın istediği göğüslerin örtülmesidir.

Kur’an’dan ve sizin kitaplarınızdan anladığım kadarıyla örtünme emri GÖĞÜS’e yapılmış. Muhammed Esed’in mealinde de İmmar, müşrik kadınların süs olarak kullandığı şal. Benim başım kapalı, sınavlara girmedim. Ailem başımı açmama karışmıyor ancak saptığımı söylüyorlar. Ne yapabilirim?
Başınızı örtmeniz veya açmanız sizin tercihinize kalmıştır. Kur’an’ın sizden istediği abdest uzuvlarının dışındaki vücut bölgelerini kapatmaktır. Baş kapanma bölgesi dışındadır. Bunun aksini söyleyenler kendi tercihlerini dinleştirmiş olurlar.

“Başınızı örtmeniz veya açmanız sizin tercihinize kalmıştır. Kur’an’ın sizden istediği abdest uzuvlarının dışındaki vücut bölgelerini kapatmaktır. Baş kapanma bölgesi dışındadır. Bunun aksini söyleyenler kendi tercihlerini dinleştirmiş olurlar.” diyorsunuz. “Baş, kapanma bölgesi dışındadır.” Sizin mealinizde Nur Suresi 31 ise şöyle: örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar.” Siz de Kur’an mealinizde başörtüsü diyorsunuz; eğer baş kapanma bölgesi dışında ise başörtüsüne ne gerek var?
Emrin gereklilik ifade etmesi için açık ve kesin olması gerekir. Teknik ifadeyle ayetteki emrin müteallakı (ilişkin olduğu nokta) göğüstür. Yine teknik ifadeyle vücup göğse ilişkindir. Başın örtülmesi vücuba bağlanmamış, tercihe bırakılmıştır. Esasen Kur’an, abdest’i, vücudun açık havaya maruz kalan bölgelerine uygulatmaktadır. Yani başın örtülmesi emir değildir. Ayette başörtüsü kelimesinin geçmesi hiçbir şekilde başörtüsü ile ilgili bir emrin gerekçesi olamaz. Buna tefsir ve fıkıh kuralları da izin vermez. Kaldı ki kelimedeki başörtü anlamı aslî anlam değil örfî anlamdır. Kısacası emrin vücup (gereklilik) ifade etmesi manaya delaletin kesinliği şartına bağlıdır. Anılan ayette başın örtülmesine ilişkin değil kesin delalet, zannî delalet bile yoktur.

Siz başörtüsü takmamanın günah olmadığını söylüyorsunuz. Hollanda’dan yazıyorum ve buradaki bir cami hocası, kadınların görünen her bir saç kılı için 70-80 yıl cehennem azabı göreceğini söylüyor. Düşünceniz nedir?
O hoca, din adına yalan söylediği için cehenneme kendi gidecektir.

Siz örtünme emri İslam’da var ama başörtüsü takmak farz değildir diyorsunuz. Açıklar mısınız?
İslam’ın örtünme emri başı içermemektedir.

Bir mealde Ahzap-59.ayet Ey Peygamber! eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha uygun bir yoldur. Allah gafûr’dur, rahîm’dir. ” şeklinde tercüme edilmiş. Burada kavramı çağdan çağa ve coğrafyadan coğrafyaya değişebilsin diye Kur’an “dış giysi” tanımını kullanmış. Bu tanım sadece “başörtüsü” nü işaret eder şeklinde yorumlamıyorum. Düşünceniz nedir?
O ayetin başörtüsüyle zaten bir ilgisi yoktur. Ayet, evlerinde neredeyse tamamen çıplak dolaşan Arap toplumuna dışarı çıkarken derli-toplu giyinmesini emrediyor.

İslam tarihinde başörtüsünü, sizin gibi örtülmesi zorunlu kısımlardan görmeyen ilim adamları var mıdır? Bunların günümüzde yaşayanları ve eski bilginler kimlerdir?
Elbette vardır: Sait b. Cübeyr, el-Cassâs, Fazlurrahman, Hüseyin Atay, Hatemî…

Erkek ve kadının örtünme ölçüleri nelerdir? Bir erkek, karısının İslam’a aykırı olan örtünme şekline müdahale edebilir mi?
Kadınların abdest organları dışındaki yerlerini, erkeklerin ise edep yerlerini örtmeleri Kur’an’ın emridir. Erkeğin kadına örtünme konusunda önerileri ve teşvikleri olabilir. Ancak baskı uygulayamaz.

Siyah örtülerle sadece gözleri görünenler acaba örtünme ile ilgili Kur’an ayetlerini bilmiyorlar mı? Bayanların örtmesi gereken yerler belli iken neden kendilerine işkence ediyorlar?
Bu sorunun cevabını ben de çok merak etmekteyim.

İslam’da cariyelerin durumu nedir? Onlarla evlenmeden cinsel İLİŞKİYE girmek neden caizdir? Kur’an’da hür kadınlarla cariyelerin ayrılabilmesi için getirilen örtünme hükmüne ne diyorsunuz?
Kur’an’da “cariye” diye bir kelime yoktur.” Cariyeler” için düzenlenmiş ayrı bir örtünme hükmü de yoktur. Ancak antlaşmalarla ilişki kurmak Kur’an’da geçmektedir. Buna muta denir. Çok sıkı şartları vardır.

Örtünen kadınlara sadece, “Örtünmeyen cehenneme gider.” deniliyor. Yani sadece örtünmeleri, şeriatın kitabını yazan erkeklere göre, kadının sorumlulukları açısından yeterli. Esas diğer kurallar var. Kaldı ki, sizin mealinizde göğüs yırtmaçlarının kapatılması diye yazıyor. Her lafınızın üstüne atlayan muhalifleriniz niye bu lafınızın üzerine atlayıp günlerce tartışmadılar? Herhalde tartışmayarak konuyu kaynatmaya çalışıyorlar. Tv’de görüşü alınan türbanlı, yetkili bir bayana Nur Suresi’ndeki göğüs yırtmacı kelimesini sordum. Kem küm etti. En son göğüs kafesi dedi. Sonra da göğüs kafesi diye bir şey yok dedi. Bence bu işin üzerine biraz daha gidin. Bunlar konuyu tartıştırmayarak unutturmaya çalışıyorlar.
Örtünmeyle ilgili söylediklerinizin tümüne katılıyorum. Elimizden geleni yapacağız.

Esas olan göğsün örtülmesidir, diyorsunuz. O zaman baş örtüsünü niye başımıza bağlıyoruz, onun yerine şalı boynumuza dolasak Allah’ın sözlerine uygun bir örtünme OLUR MU? Ayrıca bu baş örtüsü gelenekten ibarettir diyorsunuz. Gelenekse, Hz. Hatice’den veya Hz.Fâtıma’dan kalma bir gelenek midir yoksa farz olmadığına göre sünnet midir?
Örf anlamında sünnettir. Kimden kaldığı önemli değildir. Göğsünüzü istediğiniz şeyle kapatabilirsiniz. Şal şartı yoktur.

Erkek ve kadının örtünme ölçüleri nelerdir?
Kadınların abdest organları dışındaki yerlerini, erkeklerin ise edep yerlerini örtmeleri Kuran’ın emridir. Erkeğin kadına örtünme konusunda önerileri ve teşvikleri olabilir. Ancak baskı uygulayamaz.

Nur Suresi’nin 31. ayetini “Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar” şeklinde http://www.kuran.gen.tr adresinde meal olarak vermişsiniz. Bu sitede ise aşağıdaki soruya verdiğiniz cevap çelişki yaratmıyor mu?
Soru: Müslüman kadınları kastederek “Başın örtülmesi zorunlu değildir.” diyorsunuz. Böyle ise 1400 küsür yıldır Müslüman kadınların başlarını örtmeleri ve İslam ulemasının baş örtüsü gereklidir demelerinin hikmeti nedir?
Cevap: Yıl fazlalığı bir şeyin gerçeğini değiştirmez. 1400 yıldır kitleler tercihlerini öyle kullanmışlardır, buna saygı duyulur. Ancak zaman uzunluğu dinde hüküm gerekçesi değildir. 2800 yıllık gelenekler de vardır. Bunları da din mi sayacağız?
O ayetten teknik olarak çıkan mana, başların örtülmesi değil açılmasıdır. Baş örtüsü kelimesinin kullanılması, dikkatleri başın örtülmesinden göğsün örtülmesine çekmek içindir. Ne yazık ki geleneksel tutum, alışkanlıklarını dinleştirmek için bunun tersini yapmıştır. Nur 31. ayeti bütünüyle okumak ve abdestte yıkanan uzuvların açık tutulan bölgeler olduğunu unutmamak gerekir.

Abdest uzuvlarının örtülmeyeceği hangi ayetlerde belirtilmiştir?
Örtülen yerleri belirten ayetler, nerelerin açık kalacağını da göstermiştir.

Kadınların örtünmesi gereken yerlerini kitaplarınızda ve sohbetlerinizde açıklıyorsunuz. Ancak örtünmüş görünmekle beraber, son derece dar ve vücut ölçülerini âdeta verircesine bir örtünme ne derece iffete ve kadını korumaya yöneliktir?
Biz din adına kıyas yaparak ölçü koyamayız. Elbisenin şekli, rengi, deseni, inceliği, kalınlığı serbest bırakılmıştır. Bu sözünü ettiğiniz toplum örflerinin dikkate alınmasını, bu anlamda bir titizliği gerektirir ancak din adına haram-helal hükmü olmaz.

Müslüman kadınları kastederek “başın örtülmesi zorunlu değildir.” diyorsunuz. Böyle ise 1400 küsür yıldır müslüman kadınların başlarını örtmeleri ve İslam ulemasının baş örtüsü gereklidir demelerinin hikmeti nedir?
Yıl fazlalığı bir şeyin gerçeğini değiştirmez. 1400 yıldır kitleler tercihlerini öyle kullanmışlardır, buna saygı duyulur. Ancak zaman uzunluğu dinde hüküm gerekçesi değildir. 2800 yıllık geleneklerde vardır. Bunları da din mi sayacağız?

Ayetlere göre Kur’an, kendisinde en ufak bir şüphe olmayan apaçık bir kitap. Ancak birçok emir farklı kişiler tarafından farklı algılanıyor. Örneğin baş örtüsü size göre dinin emri değilken başka birine göre farz. Açıklar mısınız?
Bahsettiğiniz tartışmalar Kur’an’dan çıkmıyor. Kendi mezhep anlayışlarını Kur’an diye kutsallaştıran gelenekçi taassuptan çıkıyor. Kur’an bir konuyu yoruma açık bırakmışsa bu bir tutarsızlık ve çelişme değil Kur’an’ın akla bıraktığı bir serbestlik alanıdır.

Saçın abdest uzvu olduğunu söylüyor, dolayısıyla örtülmesinin şart olmadığını belirtiyorsunuz. Buna delil olarak Nur-31’i gösterenlere de karşı çıkıyorsunuz. Bizler kime uyacağımızı şaşırdık. Bu konuda rahatlatıcı bir-iki delil yazarsanız müteşekkir oluruz. Delil, Nur Suresi 31 ve abdestin bizzat kendisidir. Ayeti sonuna kadar dikkatlice okuyun. Örtülmesi istenen göğüstür. Şaşıracak bir durum yok. Şaşırmak isteyen her zaman şaşırır.

Kadınlarımızdan bazılarının giydiği kara çarşaf Arap putperestlerinden mi kalmadır? İslam’dan önce kara çarşaf neyin simgesiydi?
Kara çarşafın orijini hakkında kesin bir bilgiye sahip değilim. İslam örfünün malı olmadığı kesindir. Bizans-Rum kökenli olduğu söylenmektedir.

BÖLÜM 4 – ÖRTÜNME KONUSUNDA DİĞER GÖRÜŞLER

«… Nûr 31 deki emir kipi, başa ilişkin bir emir değil, göğse ilişkin bir emirdir. Yani mutlak emir göğsün kapatılmasına yöneliktir, başın örtünmesine değil… Göğüslerin, özellikle göğse takılmış olan süs takılarının kapatılmış olmasıdır… Zînet : Süs tabirini kadının vücudu olarak değerlendirilip el ve yüz dışında tüm vücudun avret olduğunu ve kapatılması gerektiğini söylemek inandırıcı değildir. Kadın vücudunun zinet olarak düşünülmesine dayanak olacak hiçbir Kur’ân ayeti yoktur

Abdest vücudun açık havaya maruz bölgelerine uygulanır. Eller-kollar, yüz, ayaklar ve baş bu organlardır ve abdest bu organlara uygulanan bir temizlik hareketidir. Asrısaadet’te, abdesti kadın erkek herkes toplu halde aynı yerde, hatta aynı kaptan alabilmekteydi. Bunun örtünme emrinden önce olduğu, sonradan kaldırıldığı yolunda en küçük bir beyan yoktur. Kur’ân ve Sünnetin verileri de, abdest uzuvlarının örtünmeye dahil olmadığını göstermektedir.

Özetlersek : Müslüman kadın, başı-yüzü, dirseklere kadar kolları, bileklere kadar ayakları DIŞINDAKİ vücut bölgelerini zamanı, zemini, iş şartlarını, iklim ve coğrafyanın özelliklerini dikkate alarak kapatır…»
(Bkz. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk-İslâm Nasıl Yozlaştırıldı-Say: 358-362)

Şu bir gerçek ki Kur’an’da kadının örtünmesiyle ilgili açık emirler vardır. Ancak bu emirler, bugünkü İslam dünyasında, özellikle Arap-Acem coğrafyalarda siyasal bir simgeye dönüştürülen ve adına “tesettür” denen uygulamanın iddialarına asla destek vermez. Bu konuda özellikle, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi’nin, “İlahi Hikmette Kadın” adlı eserine bakılmasını öneririz. Kur’an’ın örtünme emri, abdest organlarını, o arada başı içermemektedir: Yüz ve baş, kadın ve erkekte eşitliğin gösterge bölgeleridir. Ve iki cinste de açık havaya maruz bölgelerdir. Bunun için de iki cinste de abdestin ortak organları arasındadır. Başı açık olanlar köleler, işçiler ve cariyelerdi; başı bağlı olanlar ise hür ve seçkin tabaka idi. Fıkhın, kadınları hürler ve cariyeler diye ikiye ayırmasının dayandığı mantık da budur; Kur’an’ın herhangi bir ayeti değil. Günümüzde bâzı çevrelerin “Başörtüsü özgürlüğün simgesidir” söylemlerinin anlamı da bu olsa gerek. Nûr 31. ayette vücup ifâde eden bir emir vardır ve o da göğsün kapatılmasıdır. Başın- saçların kapatılmasına ilişkin bir emrin o ayetten çıkarılması zorlama ile bile mümkün olmaz. Sünnetten de buna kanıt yoktur. Bu ayetten anlaşılır ki kadının göğsü ve boynu avrettir, yabancı erkeklerin görmesi caiz olmaz. Nûr 31’den açıkça çıkan tek emir, göğüslerin kapatılmasıdır. Şunu da unutmamak zorundayız: Abdest, vücudun açık havaya maruz bölgelerine uygulanır. Eller-kollar, yüz, ayaklar ve baş bu organlardır ve abdest bu organlara uygulanan bir temizlik hareketidir. Asrısaadet’te, abdesti, kadın-erkek herkes toplu halde aynı yerde, hâttâ aynı kaptan alabilmekteydi. Bunun, örtünme emrinden önce olduğu, sonradan kaldırıldığı yolunda en küçük bir beyan yoktur. Olsaydı, özellikle kadını baskı altında tutmak isteyenler, bunu anında kayıtlara geçirirlerdi.

BÖLÜM 5 –  BAZI ÖZEL SORULAR CEVAPLAR

İyi bir kalem, güçlü bir hitabet ve pek çok başarı! Bu bir lütuf mu?
Onların hepsi benim işimin icabı. Galiba biraz da Kur’an bana lütufta bulundu. Bana iltimas ettim. Buna inanıyorum.

Büyük bir mücadele başlattınız. Bu mücadeleniz, Diyanetin söylemleri, meslekdaşlarınız ve toplumda yaşanan dindarlıkla oldu…
Öyle bir mücadele seçmedim. Diyanet mesajlarımdan etkilendi. Ve onları kabullendi, mesajları savunmaya başladı!

Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Büyük fikir adamlarının kaderi budur…Ne büyük şanslı adamım ki bunları sağlığımda hayatımda gördüm.

Söylemleriniz belli kitlelerce kabul edilirken, bir kitle var ki, şiddetle size ve söylemlerinize karşı çıkıyor. Sizce karşı çıkışın nedeni nedir?
Dini saltanatlarına uyarladılar. Benim getirdiğim mesaj bu saltanatı rencide ediyor. Bu saltanattan nemalanan adamlar da tabii ki rahatsız olup karşı çıkacak. Onlara göre ben dinde reform yaptım. Eee senin hepsini söylemen şart mı? Bir kısımını da söyleme diyorlar.

Son dönemde ilahiyat camiasını nasıl görüyorsunuz?
Hiçbir şeyde ümitsizliğe düşmek olmaz. Çok güzel insanlar, çok iyi mesajlar veren insanlar çıkıyor. Fakat geneli itibarıyle ilahiyat camiası, son 20 yıl içinde maruz kaldığı büyük istismarın tahribi ile çok aşındı. Yani düşünün İmam Hatip mektepleri ki ben de o mektep mezunuyum; oraya siyaset elini soktuktan sonra bozuldu. Yani benim içinden geldiğim İmam Hatip zihniyet ve hukuku devam etseydi, inanın, Türkiye’nin çevresi başka olurdu. O  imam hatip neslini katlettiler, yok ettiler.

Mümtazer Türköne bir yazı yazdı.  İmam hatipler artık devrini bitirmiştir diye. Ne diyorsunuz?
İmam hatipleri isim vermek istemiyorum, zehirle katlettiler. İmam hatip nesli, benim neslim yükselmek, itibar kazanmak ve gururlanmak için, bir tek gerçek biliniyordu: İlimde yükselmek. İmam hatibi arka bahçe yapanlar bu ruhu katletti. Bugün Türkiye adı konmamış bir sömürge durumundadır. Hiç kimse ekonomik rakamlar, şunlar bunlar demesin. Geçin bunları. Kurtuluş Savaşı’nın cephede kaybettikleri savaşın intikamını bu şekilde aldılar.

Muhafazakarlar üç dönemdir iktidarda. Ama yapılanlar ve yaşanılan dindarlık, pek çok çevre tarafından tartışmaya açıldı. “Gardrop İslamı” tanımı gündeme geldi. Ne dersiniz?
Ben Türkiye’de son yıllarda dindarlığın geliştiği yolundaki kanaat ve iddiayı asla kabul etmiyorum. Bunu söyleyenler ya kasten bunu yapıyorlar, hesapları ve siyasetleri böyle gerektiriyor, ya da, işin hiç farkında değiller. Türkiye’de son yıllarda din çürütülüyor. Din çürütüldü. Siz cami sayısının artmasını dinin gelişmesi ve dindarlık mı sayıyorsunuz? Hayır. Hz. Peygamber de Kur’an da bunu dinde çürümenin bir alameti olarak görüyor. Niye söylemiyor bunu kimse? “Bütün ümmetlerin felaketleri mescit yapma yarışıyla başlamıştır. Benim ümmetimin felaketi de böyle başlayacaktır.” diyor. Bunu diyen peygamberdir. Bugünlerde dev cami tartışmaları da devam ediyor. Hiçbirinde namaz kılınmaz bunların. Zarar (mescid-i dirar) mescididir bunlar. Kur’an-ı Kerim bunları vermiş.

Peki geriye dönüp bir tahlil yaparsak, ne tür hatalar yapıldı?
Burada ortak felaket Kur’ansızlıktan kaynaklanıyor. Kendilerini dindar diye tanımlayanların dininin omurgasında Kur’an yok. İslamı bir biçimde eleştirenlerin de Kur’an’dan haberleri yok. Dolayısıyla saldıran neye saldırdığını bilmiyor. Savunan neyi savunduğunu bilmiyor. Böyle enteresan bir tezgah kuruluyor. Birileri İslam adı altında bir şeylere sövüyor.
Yanlışlar uygulana uygulana bu makas açıldı…
Bugün İslam adı altında Kur’an’ın ve peygamberin asla onaylamayacağı apayrı bir din oluşturulmuştur. Türkiye buna engel olacak bir numaralı ülkeydi. Niçin?.. Atatürk aydınlığı yüzünden… Onun için bakın dikkat edin Atatürk’e çullanıyorlar devamlı. Çünkü Atatürk’ün karakteri Batı’yı çıldırtıyor.

Türkiye’de Atatürk ile ilgili çok ciddi bir yıpratma kampanyası var…
Öyle deme o yetmez. Türkiye bugün Atatürk’ü yok etmenin ana vatanı konumuna getirilmiş. Atatürk’ün anavatanı olmaktan çıkarıldı. Ben; televizyonları taradığım zaman özellikle Türk televizyon ve medyası Atatürk’e sövmek onu yok etmek için mi kuruldu diyorum… Yaptıkları başka birşey yok.

Bugünkü dindarlığı, kavramların bilinmeyişini ve hatta yozlaşmayı Atatürk’e fatura etmeye kalkıyor…
Atatürk’e sövenlerin hiçbirisi bir fikirden hareket etmiyor. Talimattan hareket ediyorlar. Şundan anlayın bunu, bugün Atatürk’e en şerir şekilde küfür edenler senelerce Atatürk istismarı ile köşe olmuş adamlar., kişiler, kalemlerdir. Yarın bunlar tekrar döner. Atatürk’ü joker olarak kullanmaya kalkar, tekrar ilahlaştırabilirler. Şaşacak birşey yok.

Okurlara son mesajınız neler olacak?
Herkese mesajım aynıdır.
1. Bizim bugün bize anlatılan ve bu toplumda yaşatılan dinin Kur’an’ın getirdiği ve peygamberin gösterdiği din olmadığını bileceğiz.
2. Kur’an’dan aldığım ilhamla söylüyorum. Bu dini yaşamamak yaşamaktan Allah katında evladır. Daha fazla konuşturma beni Ramazan günü.
3. Müdafa-i Hukuk zihniyetinin, Mustafa Kemal’in bıraktığı yerden sürmesi lazım. Açık reçete budur. Türkiye’nin Müdafa-i Hukuk ruhuna sahip çıkmaktan başka selameti yok. Gerisi Hikaye.

BÖLÜM 6 – REENKARNASYON İLE İLGİLİ SORULAR CEVAPLAR

Hocam reenkarnasyon nedir?
Reenkarnasyon, dünya boyutunda, dünya planında tekamülünü tamamlamamış ruhun veya benliğin taşıdığı bedenden ayrıldıktan, öldükten sonra tekrar başka bir bedende tekamülünü tamamlamak üzere dünya planına gelmesi, gönderilmesi inancıdır. Ama bunda geriye gidiş yoktur, yani insan olarak gelmiş bir varlık reenkarne olduğu zaman hayvan olara, papatya olarak veya yılan olarak gelmez, insan olarak gelir. Geriye adım atma yok. O tenasüh inancında var. Daha aşağı varlık olarak dönmek Hint sisteminde. Reenkarnasyonda yoktur. O insan olarak gelmiş, kendisine verilen krediyi layıkıyla değerlendirememiş, tekrar gelecek, tabi o geliş keyif yapmak için değil. Izdırap çekerek onu tamamlayacak. Bunda din de renkarnasyon inancı da müttefiktir. İnsan tekamül etmeye mecbur ve mahkum bir varlıktır. O tekamül tamamlanacaktır. Büyük Sufi Kuşadalı İbrahim diyor ki “sen bu alemda  dik yokuşta bir yere geliyorsun rahatlamak için geriye dönüyorsun, yanlış yapıyorsun, tahammül et, yokuşu çık, geriye gittin mi bir daha çıkacaksın o yokuşu. Keyif yapayım diye geriye yürüme. O yokuşu sana tamamlatacaklar.” Reenkarne olanlar o yokuşu bitirememiş. Bir zirve koymuş yaratıcı. “Buraya geleceksin” diyor. Geliyor, olmamış, ölüyor, gidiyor alem-i berzaha, ara aleme, bakıyor ki vaziyet kötü, bir daha bir iki, mesela bir ayette diyor ki “iki defa geldik tamamlayamadık, bir kere daha bizi gönder de tamamlayalım”. “Yok gidemezsiniz daha” diyor. İşte haşir inancı burada devreye giriyor (B. Pakman’ın notu: haşir veya haşr kıyamet gününde toplanma inancı). Reenkarnasyon da haşir’e inanır. Tenasüh gibi değildir. Ahiret inancı reenkarnasyona inananların büyük kısmında vardır. Ne diyor? “1 defa, 3 defa geldi, opsiyonların hepsini berbat etti, fırsatları.” Bu defa bunu cehenemde tamamlayacak. Cehennem de tekamülü tamamlamanın  bir aracıdır. Allah kimseye azap ederek  zevk almıyor. Bir defa gelmiş, bir daha gelmiş, belki bir daha gelmiş, bilmiyoruz. Olmamış. İnat. O inadı Cehennemle kılacaklar. Cehennem de Allah’ın bir tekamülüdür.

Reenkarnasyonu yaşayan bir insan önceden erkekse reenkarnasyon ile bayan olabilir mi? Cinsiyet değişir mi?
Olabilir. Cinsiyet önemli değildir. Ruhta cinsiyet yok. Ama tekamülün seyri bakımından büyük oranda aynı cinste gelinir ki kaldığı yerden devam etsin. Yani bıraktığı eksiğe göre cinsiyet değişebilir.

Bir ana rahminden önceki durumu bir de kabirdeki hali, hepsi iki ölüm iki diriltmedir, reenkarnasyon yoktur (Twitterdan gelen soru)
Kur’an’da “Rabbimiz bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Bir üçüncüsüne imkan yok mu?” diyorlar. Cenab-ı hak da “Hayır bu kadar” diyor. “Bundan  sonrasını cehennemde tamamlarsınız” O ayette diyor ki ordaki ölüm, işte bu Bakara 28 dekini, oradaki ölüm dünyaya gelmeden önceki haldir.
(B. Pakman’ın notu. Dediler: “Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün, iki kez dirilttin. Artık günahlarımızı itiraf ettik. Buradan çıkmak için bir yol daha var mı?” Mümin 11.   
 “Allah’a nasıl nankörlük ediyorsunuz?! Siz ölülerdiniz, O sizi diriltti. Sizi yine öldürecek ve sonra diriltecektir. Nihayet O’na döndürüleceksiniz.” Bakara 28)

Bu tam bir saçmalıktır. Bunu nasıl söylüyorlar? Ayıp diye bir şey var. Bir defa ölümden söz etmek için hayata gelmiş olmak lazım ki öleceksiniz. Dünyaya gelmemiş bir varlığın ölümünden hem de iki defa, üç defa söz edilir mi? Yahu bunlar kafayı mı yemiş?  “Emettenesneteyni ve ahyeytenesneteyni – bizi iki defa öldürdün iki defa dirilttin” diyor. Dünyaya gelmemiş varlığın ölümünden söz edilir mi? Dünyaya  gelecek, ölecek, bir daha gelecek, bir daha ölecek, onu diyor Kur’an. “O ana rahmindeki durumudur da ordan değil”. Ana rahmindeki cenin ölü müdür ya? Ölümden söz etmek için dünyaya gelmek lazım. Bu saçmalığı bir matahmış gibi habire tekrarlayıp durmasınlar. Ayıp oluyor…Kur’an’ı Kerim reenkarnasyona açık ifadeler taşımaktadır, otuza yakın ayet var. Ama hüküm veremeyiz çünkü müteşabihtir (B. Pakman’ın notu: Müteşaibih =  Yoruma açık). Ahiret inancını bir iman olarak koruruz, onun izahı sadedinde reenkarnasyon da devrede olabilir bir ihtimaldir deriz. Bu kadar.

Zaman zaman dejavu yaşamak reenkarnasyon alameti midir? (B. Pakman’ın notu: Dejavu: Bir yeri daha önce görmüş olma veya bir olayı daha önce yaşamış olma duygusu).
Olabilir. Dejavu değil transa veya hipnozla bilincin alt, aşağı kademelerine indiriliş insanlar fotoğraf verir gibi milimetrik ayrıntılarına kadar önceki hayatlarında yaşadıkları şeyleri anlatıyorlar. Literatürde bunlar doludur. Doludur. Mesela denizden korkuyor adam. Niye korkuyor? Suya girmekten korkuyor. Karadenizli. Denizin kenarında doğmuş, büyümüş. Babası, anası, yedi sülalesi. Suya sokamıyorsunuz ayağını. “Bana Hazreti Süleymanın hazineleri şurada var deseniz” diyor adam, ben bunu bizzat dinledim, “diz kapağımdan yıukarı geçen bir suya ben girmem”. Şimdi hipnozla indiriyorlar şuuraltına, arka dönemlere geçiriyorlar. Bir yere geliyor, feryat, figan. Boğularak ölmüş. Boğularak ölmüş. Oraya geldi mi onu yaşıyor ve aynen yaşıyor onu. Yaşıyor yani kapı numalararına kadar eşiklerin mermerlerine kadar, kapının tokmağına kadar, yüz sene, yüzelli sene geçmişi, oraya indiriyorlar hipnozla, veriyor bunları sana. Bunları kaldırıp atamazsınız.

İlk kayıtlardan itibaren bir de, oralara falan da gidebiliyorlar. Değil mi?
Tabi ki daha gerileri de olacaktır bunun ama bunu hipnozla ne kadar temin edersiniz? Bunlar kolay işler değil. Ben ona bakmıyorum. Ben kutsal metnin verilerine bakıyorum. Kutsal metin bunun mümkün ve muhtemel olduğunu en azından veriyor. Ben şimdi seleflerimin olmaz diyenlerine de hakaret eder gibi “yok efendim onlar yanlış demişler vardır bu” böyle bir edepsizlik yapmam. Kur’an bunu en azından muhtemel olduğunu bizim önümüze koyuyor. Herkes birbirine saygılı olsun. Ahiret inancını koruyan insanlar reenkarnasyondan bahsedebilirler ve onları da dinlemek lazım. Bu da fasafiso değildir. Bu kadar. Ama hüküm-müküm olmaz.

Peki bütün dinlerde reenkarnasyon inancı var mı?
Hayır. İslamiyette resmi akide reenkarnasyonu kabul etmez. Hıristiyanlıkta da kabul etmez. Ama bütün dinlerin mensupları içinde reenkarnasyona inanan büyük bir yekun var. Ama Hint sistemlerinde reenkarnasyon hem de tenasüh mertebesinde kabul edilir. Hayatın esasıdır. Ha o tenasuh dedik. Onu da bir kurcalayalım. Yani Kur’an’da nelerin olduğunu herkesin bilmesi lazım. Kur’an bizim bildiğimiz. bize belletilen yedi sekiz ayetten ibaret değildir. Kur’an 6300 küsur ayetten ibarettir. Onların hepsinde ne olduğunu herkesin bilmesi lazım. İlmini yapmak ayrı birşey ama konu olarak bilecek. Mesela Kur’an kötülükler, aşırı kötülükler, zulümler yaparak lanetlenmiş insanların maymuna, domuza döndürüleceğini söylüyor. Al bakalım şimdi. Nerde reenkarnasyon. Çıplak baktığınız zaman bu doğrudan doğruya tenasuhdur. Hint sistemindeki tenasuhun Kur’an’daki ifadesidir. Ben tenasuha hiç inanmadığım için bu ayetleri ben de “bunlar mecazi manadadır” diye tevil etme yönüne gidiyorum ama birisi çıkar da “kardeşim ne zorluyorsun sana bunları tevil etme yetkisini kim veriyor, ben tevilsiz kabul ediyorum”. Mesela demin şeyden bahsettik ki o bağlamdadır. Maun suresinde o ayeti değerlendiriyorum. Hükmi domuzlar dedik. Hükmi domuz insandan olur. Domuz zaten domuzdur. Allah’ın zavallı hayvanı. Ne suçu var. Hükmi domuz dikkat çelicidir. Çünkü o insandan oluyor. Diyor ki. bak bak bak. Tabire bak. “Allah kimi lanetlemişse, işte şu şu kötülüklerinden dolayı, ona gazap etmişse onlardan” diyor “maymunlar, domuzlar ve firavun uşakları yaratır”. Bu Kur’an’da ayet bunu ordan yok edemezsin. Şu şu şu melanetleri işleyen ve Allah’ın lanetine çarpılan hükmi domuzlar diyor, hükmi domuzlar, Allah tarafından maymuna ve domuza tebdil edilir. Diyorlar ki bunla roldukları yerde domuza döndürülmüştür. Eski devirlerde vardır. Ne eski devirleri? Ya, şimdiki insanlardan bahsediyor. Yalan söyleyerek zorla Kur’an ayetini saptırmayın. Eski, meski yok. Şimdiden bahsediyor. Bugün geçerli o ayet. Bugün biz durup durken bir adamın maymuna, domuza döndüğünü görüyor muyuz? Birden domuzlaşırmış o. Taşlaşarak domuz olurmuş. Hayır böyle birşey yok. Bu doğrudan doğruya, ha ben de zorlayarak diyorum ki onlarda domuz ve maymun huylarını geliştirir. O manadadır. Ama Allah biliyor benim de içime sinmiyor. Hükmi domuzlar gerçekten domuz olarak dünyaya gelsin, benim içime sinen bu. Ama ben bunu bir hükme dönüştürerek Kur’an tenasuhe de cevaz verir demiyorum. Seleflerime saygım yüzünden demiyorum. Ama Kur’an ayeti  orda. Şu şu şu kötülükleri yapmış hükmi domuz olmuş adamları diyor Allah maymuna ve domuza döndürürüm. Biz bu alemde Sünnetullaha değişmez olan Sünnetullahın değiştiğini ve bazı insanların durduğu yerde domuza ve maymuna döndüğünü hiç görmedik. Tarih böyle bir şeyi kaydetmiyor… Maide’de sanki tenashühü doğrudan tarif eder gibi.  Şu şu şu kötülükleri yapanlar diyor. Sonra diyor ki onlardan daha beterini size haber vereyim. Maide suresi 59 dan 62 ye kadar okumak lazım. 60 ayet şöyle: “De ki, Allah katında ceza olarak bundan da kötüsünü size bildireyim mi?” Kötülük yapanların cezalarından bahsediyor, geçiyorum onları, bundan daha kötüsü var diyor. Bakın cezadan celandırmadan bahsediyor. Mecaz, mecaz. Zaten şu ifade bu ayeti  mecazi manaya almaya engeldir. “Allah’ın lanetlediği üzerine gazap indirdiğidir o.” Şimdi açıyor bunu. Allah’ın lanetleyip üzerine gazap indirdikleri kimlerdir? Şimdi Maun suresine ben bunu niye koydum? Çünkü orada da lanetlenmiş bir güruhtan bahsediyor. Allah’ın lanetlediği insanların nasıl bir akıbete uğrayacaklarını hükmi domuz haine geldikleri için bu ayet o müfesser ayetleri burada müfessir olarak tefsir ediyor. Kur’an’ın bazı ayetleri bazı ayetlerini tefsir eder. Bu da müfessir bir ayettir. Bak ne diyor? “Allah böylelerinden maymunlar, domuzlar ve tağut uşakları yapmıştır. İşte bunlardır yer bakımından aha kötü, yolun denge noktasını kaybetme bakımından daha sapık olanlar.” Siz şimdi bu kitabın, “efendim  reenkarnasyona nasıl bakıyor?”u soruyorsunuz. Şunu çıplak okuyan bir adam ne diyecektir? Evet Kur’an’ı okumak lazım. Bizim küçücük zavallı hafsalamıza Kur’an’ı sıkıştırmaya kalkmayalım. Musa Carullah’ın muhteşem bir sözü var. O da büyük İslam alimidir. Diyor ki “Bazı insanlar kendi hafsalalarını büyüterek İslamı kavramak yerine İslamı kendi küçük hafsalalarına sığdırmak için küçülttüler. Başımıza ne geldiyse bu yüzden geldi” diyor. Adam ezberlemiş, bir at gözlüğü takmış, ağzını açtın mı “künahdur”. “Ağzını açtın mı künahdur”.  Künahdur, künahdur, künahdur, künahdur.  İslam dinini bir künahlar at gözlüğüne döndürdüler. Kim müslüman olursa o gözlüğü takacak ve ondan sonra da Kur’an ne olacak peki? 


Kur’an’da bir surede ilk ölümden bahsediliyor. Bu ne demek?
Bu bana göre reenkarnasyon.

İlk ölüm
İki defa ölmek iki defa dirilmek. Defalarca ölmekten dirilmekten bahsediliyor. Kur’an’da bunlar var.

Peki bunlar varsa mesela, kimileri niye reenkarnasyona inanmıyor?
O, o da bir tür tabuculuk. Yani bir defa şurda bir karıştırma var. Bu Hintteki tenasuh. Yani insan öldükten sonra ceza olarak hayvana döner. Yılan olur, böcek olur falan. Bunla, ki orda ahiret inancı da yok, reenkarnasyona inananlar ahirete inanır, reenkarnasyon ahiret inancını reddetmiyor, apayrı bir kavram o, Hint tenasuhu ile bunu karıştırıyorlar.

Hayır şimdi mesela bu bahsettiği sure hangi sure bilmiyorum da siz muhakkak, belki anlatırsınız, biliyorsunuzdur, ne deniyor orada, ilk ölümden…
İllâ mevtetenâl ûlâ ve mâ nahnu bi muazzebîn. Sadece bizim ilk ölümümüz var. Bir daha biz azba uğratılmayız. Ha gayet açık ki ikinci bir ölüm de olacak. Bir başka yerde de diyor ki: Kâlû rabbenâ emettenâsneteyni ve ahyeytenâsneteyni. Rabbimiz bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Fe hel ilâ hurûcin min sebîl. Bir üçüncü dirilme olacak mı? Eksiklilerimizi düzeltelim. Veriyor. Efendim işte o ilk ölüm ana rahminde…Ana rahminde ölüm. Ölümden söz etmek için bir defa hayata gelmesi lazım. Hayat sahnesine çıkması lazım ki onun ölmesinden söz edelim. Ana rahmindeki ceninin ölmesinden söz edilebilir mi? Herneyse. Yani Kur’an’ı Kerim reenkarnasyona mesnet olacak onlarca ayet barındırmaktadır. Ama bütün bunlardan sonra bu bir müteşaibih alan olduğu için biri çıkar hayır yok efendim onlar mecazdır tevil edilir..şöyle..benim ona da bir itirazım yok. Ne olacak şimdi ben bunda ısrar edersem? Şişlide bana apartman mı tahsis edecekler veya öbürüne? Yoksa yok kardeşim. Yani Süleyman Ateş hoca bunu tefsirinde, ilk, bak burda ilklik onun hakkıdır, ilk bunu çok geniş ve çok mukni ve çok geniş şekilde bunu gündem yaptı. Ona da çok sataştılar filan, ama, sataştılar ama aşamadılar ve dediği hala ilmi manada inandırıcılığını koruyor. Süleyman Ateş Hocaya göre ahiretin müteşaibih olmasının bir manası da bu. Reenkarnasyon bu müteşaibih ahiret inancının bir tür yorumudur, işleyişidir. Ahiret hayatı müteşaibihdir. E işte biraz müteşaibihini çözdün mü bu diyor, çıkar karşına. Cennet cehennem hep bu reenkarnasyonla izah edilir. Ne var bunda? Bundan yararlanmak lazım. En azından müsaade edin. İlmihal kitabına yaz diyen yok size. Ama bırakın bu fikrî temrinleri bu tefekkür cimnastiğini Müslüman düşünürler, aydınlar yapsın. Sen niye hemen aforoz ediyorsun? Senin babanın tapulu malı mı? Tabii bunlar…şimdi bakın bunların içinde inancının icabı bunlara tahammül edemeyip eleştiri getiren… onlara saygı duyuyorum. Öyle görmüş ve inancı buna zorluyor. Tamam. Ama bir de namussuzlar var. Kendi dediği gibi demedin mi, ne olursa olsun, hemen aforoza giriyor. Bir namussuz bana mail yazmış geçenlerde, diyor ki sen Kur’an… bunlar tamam ama bunları diyor sen bir tür paravan gibi kullanarak dini tahrip ediyorsun. Yani ben Trabzon’un Sürmene kazasının bir dağ köyünden ve annem itibariyle de Bayburt’un bir dağ köyünden bir insan. Babasının dizinin dibinde üç yaşında Kur’an okumuş, sekiz-dokuz yaşında Kur’an ezberlemiş, hayatı Kur’an kursundan, medrese eğitiminden, imam hatipten, klasik liseden, ilahiyattan gelmiş, New York Üniversitesinde hocalığa kadar gitmiş bir adamım. Dedelerim İslam alimi büyük dedelerim, yedi sülalem geriye doğru on batın git öyle. Şimdi bütün biz bütün bu işleri büyük dedelerimden, babamdan, sahib-i tertip babamdan bana kadar İslam’ı tahrip etmek için bu din hizmetlerini, bunları maske…Şerefsiz, namussuz onun bunun çocuğuna bakar mısın? Bunların müstehak olduklarını ifade edecek ben altı dilde okuyan bir adamım, hiçbir bildiğim dilde, okuduğum dilde kelime bulamıyorum. Ne demek lazım bunlara? Bulamıyorum. Bulsam hiç acımadan söyleyeceğim. Ya, namussuz diyorum, onun bunun çocuğu diyorum…

Cenab-ı hak insan yapısını kodlamış. 150 yıla kadar yaşayabilir. Bunu 150 yılın altına çekmek insanın davranışlarıyla ilgili bir hadisedir. Yoksa Cenab-ı Hak zalim mi? Sana şu kadar yıl, ona şu kadar yıl, buna bu kadar yıl. Niçin, sebep ne? Herkese aynı yıl vermiş, 150 yıla kadar yaşayabilirsiniz, gerisi size kalmış. Değişmez kanun kader budur. Allah herkese göre bir kader takdir ederse Allah zalim olur. Emevi zalimleri kendi zulümlerini kapatmak için, Arap Emevi kodamanları, Allah’ı zulümlerine alet ettiler, bu kader kavramıdır dediler.

Peki mesela hani anne karnında ölen bebekler var veya doğduğu anda ölen bebekler var onlar ne oluyor o zaman?
Onu bilemem, ben onu. Yalnız ben orada reenkarnasyonun mutlaka devrede tutulması gerektiği kanaatindeyim kanaat-i acizem odur. Reenkarnasyonu dışlayarak hayatı izah edemezsiniz. Benim kanaatim bu. Hintli bunu sekiz bin yıl önce bulmuş. Biraz aşırıya götürmüş olabilir ama kutsal metinler bunu düzeltiyor. Yani reenkarnasyon yoktur, ahiret inancına aykırıdır filan” ya git şurdan ya. Ne aykırısı? Ahiret inancının en büyük takviye edicisi reenkarnasyon. Bu reenkarnasyonu ileriki zamanlarda insanlık ciddi biçimde gündeme alacaktır. Bunsuz hayatı izah edemezsiniz.

Eee tamam o zaman bebeğin mesela ölmesinin reenkarnasyonla alakası var mı?
Var.

Anlatın.
Ben, onun izahının hepsini ben yapamam. Yani külli adalet sistemi, ilahi adalet reenkarnasyonla ciddi biçimde bağlantılıdır. Eski hayatlar yeni gelişleri etkiliyor, şekillendiriyor. Kur’an diyor ki bunu hatırlama imkânını sizden aldık. Hatırlarsa o zaman bunun hiçbir kıymeti kalmaz. Haa… ben eski hayatımda şöyle yapmıştım, şimdi… yok öyle yağma. Li keyla ya’leme min ba’di ilmin şeyyan diyor (Bülent Pakman’ın notu: “ilimden sonra birşey bilmemesi için” Nahl 70)

Onun için mi mesela helalleşilir hocam?
Gayet tabi. Siz adam gibi yaşamanın önünüze konmuş evrensel şartlarına uarak yaşayacaksınız. Eski şöyleydi, böyleydi ama lütfen, Allah zulüm mü yapıyor bazı insanlara ya? Biri orda doğuyor, biri burada doğuyor, biri kör doğuyor biri kötürüm doğuyor, öbürü malul doğuyor, öbürü sefalet içinde. Bir Fransız yazar okumuştum, Krono Üniversitesinde Profesördü, eserinin son cümlesi şuydu: doğunun yoksul ülkelerinin külleri içinde heba olup giden Beethovenları, Schopenleri görüyorum ve içim sızlıyor diyor. Bak. Allah adildir. Ahret denen bir yerde mahşerde milleti bir meydanda toplayacaklar, bütün insanlığı, ve orada bir terazi kurulacak ve herkesin orda … ya Allah’ın sünnetullah diye kanunları var bunlar orda da işliyor burda da böyle bir şeyin olacağına kafanız basıyor mu? Bunlar müteşabih kavramlardır. Hesap sorulacak, nasıl sorulacağını Allah biliyor, işte reenkarnasyon bunun nasıl sorulduğunun izahlarından biridir. Ha biri derse ki kardeşim hesap sorulacak ama reenkarnasyonu falan bu işe karıştırma, bu başka bir şekilde olacak bunu bilmiyoruz, eyvallah başım üstüne ona da bir itirazım yok.

Peki hocam şimdi bütün hayatlara dair mi hesap sorulacak yoksa öteki gelişler mesela bir takım gelişleri telafi etmek için mi?
Kur’an’dan bakıyorsak ki burda öyle bakıyoruz, Kur’an her yaratılan ruha, gönderilen her ruha bir kredi veriyor. Kur’an’ı adam gibi okumadılar ki. Kur’an’ın şaşmaz milimetrik sapma yapmayan ilahi bir insicamı sistemi var. Onu Kur’an istediği gibi okuduğu zaman bulursunuz onu. Allah’a bin şükür ben onu bulanlardan biri olarak görüyorum kendimi. Şimdi Kur’an diyor ki her insana, her ruha bir kredi veriyorum ben. Bu kredinin adı ömür. Kur’an’da geçiyor. Bu krediyi adam gibi kullanan bir kere gelir kullanır hakkını verir gider ve öbür alemlerde devam eder. Krediyi ihlal eden, krediye ihanet eden, kredinin haklarını çiğneyen, icaplarını yapmayan faturayı ödemek üzere tekrar gelir. Yine olmadı bir daha gelir. Olmadı bir daha gelir. Kur’an iki, üç gelişten bahsediyor. Gelir, faturayı öder.

Sonuncuyla mı ödeniyor, yani?
Faturayı ödeyene kadar gelir.

Ha, haaa.
Faturayı nasıl ödeyecek? Bu dünyada çektikleriyle. Yani Allah’tan fazla merhametli olmaya da kalkmayın denmiştir. Bu ne demek biliyor musunuz? Siz sahip olduğunuz imkanların hakkını verip insanlarla paylaşacaksınız, onlara yardımcı olacaksınız, bu sizin kredinizi adam gibi kullanmanızın icabıdır. Fakat. Ya Allah da amma yanlış yapıyor, nedir bu sefalet, ben bunları düzelteceğim filan diye böyle Allah’a posta koymaya kalkanlar da var. Hayır efendim orda dur bakalım. Adam geçmişte yaptıklarının hesabını burada ödüyorsa sen bunun önüne hiç set çekemezsin. Dolayısıyla…

Siz bu sefer niye geldiğinizi biliyor musunuz hocam?
Ben… ben ikinci sefer mi geldim, kaç sefer geldim, niye geldim, bilmiyeceksiniz diyor. Bilirseniz bunun hiçbir espirisi kalmaz.

Ama hayır, şimdi mesela yaşam amacınızı bulmak, ne bileyim ben onu bir şekilde değerlendirmek, deneyimlemek filan… Ne olmuş olabilir sizin gelme sebebiniz mesela? Nedir misyonunuz?
Valla bilmem. Amerika’da Morgan’ın bana dediğine göre üçüncü gelişim benim. Demek ki ben de birtakım haltlar işlemişim, yanlış yapmışım. Bundan önceki hayatımda Suriye dolaylarında büyük bir kumandan…

Hocam niye zaten üçüncü gelişte bu şekildeyseniz bence iyi bir şey kaç kere gele.. yani ne kadar çok gelirsen o kadar iyi derler.
Niye adam gibi gelip… gerçi büyük Mevlana diyor ki insanoğlu bir kere, nihayet 2 kere doğar. Bense defalarca doğdum diyor. Şimdi bir de bazı ruhların gelişleri kendilerinin hatalarını tamirden çok hemcinslerine ışık tutmaya yönelik olabilir.

Hocam peki daha önceki gelişlerinizde neymişsiniz?
Son gelişimde ordu kumandanı, 3 hatunu olan ve hatunlardan birini devamlı yanında taşıyan…

Gene erkekmişsiniz yani.
Evet.

Üç hatun var. Bir tanesini hep yanınızda taşıyorsunuz.
Hep yanımda taşırmışım.

Bence sizin kadınlarla ilgili bir şeyinizi çözmeniz lazım hocam bu gelişte.
Neymiş o?

Bilmiyorum, siz kendiniz bulacaksınız.
Defteri kapatırsın olur biter.

Hayır işte çözün ki yani bir daha bir daha olmasın
Benim öyle bir problemim yok. Niye öyle çözün diyorsun? Çözülesiye bir problem gibi görmüyorum.

Hocam söyleyene değil, söyletene bakın.
Benim bir şikayetim yok.

Şikayetiniz yok da yani, ne bileyim ben. Çıktı bir anda ağzımdan ben de bilmiyorum niye çıktı.
Yani benim orda bir…bir defa Allah’a bin şükür kompleksim yok

Yani bir şey demedim
Bastırılmış heveslerim falan filan yok

Onu da demedim hocam.
Demedin ama ben güzelliklere meftun bir insanım. İnsan münasebetleri de güzelliğin bir parçası, ona bir şey dediğim yok ama benim böyle ısrarım falan böyle bir şey yok

Ondan demedim, şundan da bakarsak, herkesin içerisinde bir kadın bir erkek var hepimizin içerisinde, belki de onunla mı acaba bir dengelemek lazım?
Canım var yani altmış sene oldu var şimdi ne yani mezar kapısına kadar da ille kadın olacak diye bir şart yok

Hocam daha o aşkınız var daha kavuşamadığınız, a aa… Olmazsa hocam bir dahaki gelişinizde yine çıkacak karşınıza
Yok onu bu sefer halledeceğiz.

İşte onu diyorum
Şu nekahet dönemini bir geçirelim

Bir geçirin onu, bence de yani. Peki ilk gelişinizde neymişsiniz?
Onu söylemedi Morgan. Bilmiyorum.

İlginç bir şey bu konu. Gerçekten ama hani, gerçi Morgan neciydi hocam?
Morgan erkek ismi gibi duruyor ama kadın.

Kadın mı?
Zenci bir kadın.

Ha falcı mıydı?
Yani. Falcı diyebiliriz, evet. Beni zorla bir nevi tuttu elden girerek falan böyle.

Ha hah elden söyledi..
Böyle…yani elim…bir saate yakın…şu elde bir saate yakın ne okunur allahaşkına. Korkunç bir kadın o. Her neyse.

Peki hocam böyle şeylere inanmak mı gerekir inanmamak mı?
İnanmak çok ağır bir tabir ama bunları safsata görmek de isabetli değil bence. Onların da bir yeri var.

Ama safsata olanları da var.
Kesin tabi. Onun için öyle diyorum. Bunların matematik gerçekliği yok. Ama ben bunları…tamamen de alt etmiyorum yani. Bunlar insanlığın asırlık tecrübeleriyle yürütülüp gelen bir takım deneyimleri de bize aktarıyor, yani onu da gözden uzak tutmayalım.

Peki ikincideki göreviniz neymiş, hani subaydınız üç tane hatun vardı da
Hayır, birinci ikinci, bundan önceki yani ikinci. Ordu kumandanı.

E tamam da yani hani şey olaraktan, eee, misyon, o işiniz o, misyonunuz neymiş? Tamamlamamışınız ki geldiniz yani.
Misyonum ordu kumandanlığı da neresini eksik bıraktık…bilmiyorum.

Onu bence bi…
Biyerini eksik bıraktık.

Bence de
Ama çok önemli bir kumandanmışım. Çok önemli bir kumandan imişiz.

Şimdi de bambaşka bir şekilde onu şey yapıyorsunuz işte.
Şimdi de fikirde.

Fikir kumandanısınız.
Görev yapıyorum. Allah’ın izniyle.

Gine..şey derler…o doğru mudur, mesela daha önceki hayatında kimi tanıyorsan, bu hayatında tanıdığın herkesi, herkesle daha önceki hayatarında muhakkak ki tanışmışlığın bir irtibatın olmuştur derler, doğru mu?
O biliyor musunuz, o Peygamberimizin de bir sözüdür yani aşağı yukarı aynı anlamlarda ruhlar, dünya öncesinde, ruhlar aleminde tanışır, bilişirler veya itişirler, nefretleşirler demeyim tenakür tabirini kullanmıştır Hazreti Peygamber. Orada tanışıp, bilişen, birbirine ısınan, taaruf onun karşılığı da, bu dünyada da birbiriyle ısınır, kucaklaşırlar, tenakür edenler orada itişenler birbiriyle zıtlaşanlar burada da zıtlaşırlar, senin dediğini hatırlatıyor.

Hemen hemen benziyor yani. Demek ki öyle bir şey var. Ne kadar çok
Yani şu dünya bir önceki şeyin bir şeylere devamıdır. Ne başlangıçtır ne sondur.

Çok ilginç değil mi yani, sizinle de Halil’le de, ne bileyim ben kameraman arkadaşlarla da herkesle de demek ki daha önceden de bir irtibatımız varmış.
Olabilir.

Belki de daha önce ben onların kameramanıydım.
Yani şimdi siz bu dünyada geliyorsunuz biriyle çok da izah edemediğiniz biçimde yakınlık hissediyorsunuz, birbirinizi adeta çekiyorsunuz veya birine aşık oluyorsunuz. Niye o değil de o.

Evet hocam, niye? Şimdi, Mecnun’a demişler sen bu Leyla’ya böyle, işte mecnun olmuş Leyla için, “nedir bu ya bu kara, kuru, yamga bir kız, bunun neyine aşıkı bu ya, bu kadar şiirler, bilmemneler yahu yazık” . Diyor ki “siz ona benim gözümle bakmıyorsunuz, Benim gözümle baksanız beni yadırgamazdınız”. Niye o gözle bakıyor?
Niye hocam?
E… belki geçmiş hayatta yarım kalmış bir şi var.

Şimdi hocam olayı birazcık böyle şey yaparsak . eee magazinselleştirirsek demeyim de böyle “light”laştırırsak, onu da şimdi Türkçe, mesela geçtiğimiz günlerde Gönül Yazar gelmişti, hatta Gönül Yazar size de sormamı söyledi programda, altı kere evlenmiş ya…işte bu diyor…
Altı mı?

Altı diyo.
İyi ben onbir biliyordum.

Neee?
Öyle bir şey var benim kafamda, neyse, evet…

Neyse altı diyelim. Şimdi diyo ki öyle yazılmış benim yazım diyo. Altı kere evlendi diye yani hepsi yazılmış mı olmuş oluyo o zaman yani?
Allah sizin evliliklerinizle mi uğraşıyor her şeyi bitirdi de?

Hani denir ya. Allah.. işte..kiminle evleneceğini bilir.
Allah cüziyatla meşgul olmaz. Kuralları koyar, külli irade, şimdi bunların altından kalkamıyacaksın diye girmiyorum. Külli irade. Sana ne dedim? Ana koordinatlar. Kur’an da cüziyatla uğraşmaz mesela. Koordinatları koyar. Kur’an bu ayrıntılarla uğraşmadığı için Kur’an’ı dinin dışına attılar, ayrıntıları doldurdukları kitapları da Kur’an’ın yerine koydular. Felaket buradadır. Kur’an koordinat veren kitaptır. Cenab-ı Hak da koordinatları koyar, teferruatla uğraşmaz, kasap hesabı çetele tutmaz.

Peki hocam o zaman deminkinden yola çıkarak belki daha önceki hayatta yaşamışlardır, ordan bir temasları vardır, Leyla ile Mecnundan işte örnek verdiniz, o gözle bakıyordur.O zaman öyle mi olmuş oluyor?
O sizin işiniz. Olur. Olur.Yani ben size bir daire çizmiştim, bak…

Hocam niye sizin işiniz diyorsunuz canım hepimizin işi.
Hayır, hayır sizin derken bizim, insanlığın. Bir daire çizmiştim. İşte bak. Şu geniş daire, külli irade. İnsanoğlu bunun dışına asla çıkamaz. Kader bu. Varlığa Cenab-ı Hakkın egemen kıldığı kanunlar ki Kur’an bunlar değişmez diyor, sünnetullah. Bunun içinde sonsuz daireler var. Kum tanelerinden daha çok. Bizim dairelerimiz. Biz bunların içinde istediğimiz gibi hareket ederiz. Özgürlük verilmiş bize. Ama şu ana sınırları zorlayıp buralarda bir taşma yapamayız. Kader budur. Bize nasıl anlattılar kaderi? Şu bizim küçük kum tanesi kadar küçük dairelerimizin içinde kader, senin alnına ne yapacaksan yazılı. Yani neredeyse akşama mercimek çorbası mı içeceksin, tarhana çorbası mı? O da yazılı. Ben akşama arpalı,yoğurtlu çorba söyledim mesela yapın özlüyorum şimdi bu benim kaderimde yazıldı mı bu ya? Bunla uğraşır mı Cenab-ı Hakkı? Bir Fransız yazar muhteşem bir söz söylemişti. En büyük hatalarımızdan biri Allah’ı minimize etmememiz, pazar yerine indirmemiz. Dinci hurafeciliğin yaptığı en büyük kötülük budur. Allah’ı minimize etmeyin, küçültmeyin, hesaplara uydurmayın. Pazar yerine indirmeyin. Allah’ı ulvi ve külli koordinatların müteal kudreti olarak ait olduğu yerde tutun.

Peki hocam mesela çok sevip de kavuşamayan çiftler var. O ne?
Sevip de kavuşamayanlar. Şimdi, iki şey geliyor aklıma.

Mesela istiyorsunuz, istiyorsunuz, olmuyo yani…
Samimiyetle. Ya tam istesen olur Saba, yapma. Bir takım sıkıntı, hesaplar, şöyle olursa şöyle olur. Şimdilik şöyle olsun, şunu da şöyle yapalım. Çıkıp adam gibi “tamam kardeşim ben gönlümün götürdüğü yere giderim” tak “ver elini yallah” de bak nasıl oluyor.

Neden demediniz o zaman, orda takın yüzüklerinizi….
Çünkü sosyolojik bağlar her birimizi şartlandırıyor. Ben ki özgürlüğü, çılgınca yaşamayı hayat edinmiş bir adamım, ben bile bu şartlardan kurtulamıyorum. Mecburum, toplum içinde yaşıyoruz. Neyse onu geçelim. Şimdi iki şey olabilir. Sevip de kavuşamıyor diyorsun. Ne olabilir? Sevip de kavuşma durumunda olanları bir biçimde haksız yere engellemiştir, şimdi faturasını böyle ödüyor.

Öncekinde
Bak adalet-i ilahiye. İki. Bir hikmete mebni sevip kavuşamıyor, ödülü bir biçimde ona hayat tarafından verilecektir. Sen bilir misin ki Peygamber efendimize isnadedilen, isnat demeyim, sanki uydurma gibi oluyor çünkü, bu söz gayet yerinde bir sözdür, Peygamberimiz söylemiş olabilir, “samimiyetle birbirine aşık olarak kavuşmadan ölenler şehit mertebesindedir” diyor. Ne muhteşem bir söz. Bakar mısınız? Bir biçimde engellenmiş. Anadolu’da böyle binlerce vardır. Ben ne örnekler biliyorum. Şehit mertebesinde. Hükmen şehittir. Nasıl? Peygamberin bu sözünden hiç bahsedildiğini duydun mu bugüne kadar? Varsa yoksa Arap fistanı, Arap takkesi.

Gerçekten hiç duymadım, haklısınız.
Ha bire takke pompaladılar. Ha bire takke pompaladılar. “Peygamber efendimizin def-i haceti de gaitayı şerifedir, o da tahirdir.” Senin Allah iyiliğini versin. Senin Allah iyiliğini versin. Peki ahlakı nedir? Ama ahlakını hiç şerif yapmadılar Peygamberin…..

Engellilerle ilgili bu tarz sorular çok geliyor hocam. Onların bir sorumluluğu olmayacak mı? Yani hani sonuçta varıcağımız..
Hayır nasıl sorumluluğu olur ya..Çünkü maluliyetleri var. Sorumluluk kullanılacak güce göre belirlenir…onları Allah münasip bir şekilde belki de yeniden reenkarne olup başka şartlarla sorumluluk yüklenecek kıvama gelecekler. Bilemiyorum.

Gerçekten hemen hemen reenkarneden bahseden ender insanlardan birisiniz. Helal olsun Hocam.
Reenkarnasyon insanlara garip geliyor. Ya ben illa ısrar etmiyorum. Belki de yok. Ama bana öyle geliyor ki hayatın en önemli realitelerinden biridir reenkarnasyon ve Kur’an’a Kur’an imanına dokunan hiçbir yanı yoktur. Müteşabih olan ahiret meselelerinin bu müteşabih yanlarından birine getirilmiş bir izahtır. E doğru değil. Doğru değilse doğru değil kardeşim. Benim bir kaybım olmaz. Ama ben önemsiyorum.

Bülent Pakman. Haziran 2016. Ekleme Şubat 2017. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

Bakü Ofis 2011Bülent Pakman kimdir?


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder