Türkiye’de İnşaat Mühendisliği
Bu yazı, Türkiye’deki inşaat mühendisliği hakkında bilgisi olmayanlara yönelik olarak, oldukça basit anlatımla hazırlanmıştır.
Önce inşaat nedir onu anlatmakla işe başlayalım.
BİR İNŞAAT YAPALIM
İncek’te
arsamız var. Üzerine 4 katlı, bodrumlu dershane binası yapmak
istiyoruz. Önce Belediye’den ruhsat almamız gerekir. Belediye ruhsat
için proje yani tasarımını ister. Bunun için de mimara
gideriz. Mimar mal sahibinin isteklerine göre arsanın otoparkıyla,
bahçesiyle yerleşimini, binanın kavram ve işlevsel tasarımlarını ve
çizimlerini yapar, buna mimari proje denir. Mimar bununla “eser” sahibi
olarak kabul edilir. Daha sonra proje değişikliğine gidilmek istenirse
aynı mimarın yazılı izni gerekir. Onun dışında mimar bir daha işe
karışmaz. Bu arada yapının oturacağı zeminin analizini yaptırırız, yani
nasıl olduğu araştırırız, sağlam mı değil mi? Sağlam değilse ne önlemler
alınacak onlar belirleriz. Bundan sonra yapının taşıyıcı sistem
tasarımını yani taşıyıcı yapı elemanlarının hesaplarını,
boyutlandırmasını ve çizimlerini inşaat mühendisi yapar. Elektrik
tesisatını elektrik mühendisi, kullanma suyu, pis su, kalorifer, klima
tesisatını Makine mühendisi projelendirir. Bunlar belediye tarafından
kontrol ettirilip, onaylanıp, ruhsat alındıktan sonra yapım aşamasına
geçilir. Yapım için bir inşaat mühendisi şantiye şefi işe alınır. İş
büyükse daha fazla inşaat mühendisini de işe almak gerekebilir. Şantiye
şefi malzeme, teknik donanım, iş gücü gereksinimini belirler, iş
programı yapar ve bunlara göre inşaatı bitirir. Bu arada yapım
denetimini ücret karşılığında dışardan, bağımsız bir yapı denetim
firması ya da iş büyük ihaleli bir iş ise, danışmanlık şirketi yapar.
Görüldüğü gibi bir bina inşaatının tamamlanmasında inşaat mühendisinin rolü çok fazladır.
Endüstri
devrimi öncesinde inşaatları mimar tasarlar ve yapardı. Mimar Sinan
bunun bilinen örneğidir. Ancak gelişen teknoloji ve hesaplamalar sonucu
inşaat mühendisliği ayrı bir dal haline gelmiş, mimarlığın alanı önemli
ölçüde daralmıştır.
Tekrar konumuza dönelim. Binamız bitti. Bizde inşaat sektöründe buna işin üstyapısı
deniliyor. Bina bu şekliyle oturulacak hale geldi mi? Elbette hayır.
Zira binada oturabilmek için elektrik, su gerekir. Su kullanınca ortaya
çıkacak atık suyu binadan uzaklaştırmak gerekir. Kışın ısınmak için
doğalgaz gerekir. Binamıza gelip gidebilmek için yol gerekir. Bunlara da
inşaat sektöründe işin altyapısı deniliyor.
Burada bir parantez açıp üstyapı – altyapı nedir, onu inceleyelim.
Yapı (inşaat) Ana Kategorileri
Yapılar üstyapı ve altyapı
olarak iki ana gruba ayrılır. Burada üst-alt deyimleri toprağın üstü ya
da altı anlamına gelmez. Örneğin binanın temeli altyapı kategorisine
girmez.
Üst yapı: İngilizcesi “Structures”. Bu konuda eğitimli/deneyimli mühendis yurt dışında “Structural Engineer” ünvanını alır. Bizdeki karşılığı Yapı Mühendisliğidir.
Üst
yapılar; içinde, üzerinde insan barındıran yapılardır. Binalar, konut,
otel, hastane, okul, ofis, fabrikalar, işyerleri, alışveriş merkezi,
terminal, istasyon, spor salonları, stadyumlar gibi.
Yapılarda hasar analizi, onarım ve güçlendirmeler de yapı mühendisliği alanına girer.
Alt Yapı: İngilizcesi “infrastructure”. Bunun mühendisine İngilizce’de “civil engineer”
denir. Köprü, karayolu, tünel, demiryolu, metro, hava alanı pisti,
liman, su temini ve dağıtımı, arıtma istasyonu, kanalizasyon ağı, sulama
kanalları, pompa istasyonları, su depoları, baraj, enerji santraları,
elektrik iletim, yüksek anten, petrol boru hattı, çevre düzenlemesi,
güzelleştirme (beautification) vb. altyapıya girer.
Bu alanlarda deneyimli inşaat mühendislerine piyasada “üstyapıcı”, “altyapıcı” denilirken mühendis arayan ilanlarda “üstyapı deneyimli mühendis”, “altyapı deneyimli mühendis” denilmektedir. Altyapılarda yani köprü, yol gibi projelerde mimarın hiçbir fonksiyonu yoktur.
Tekrar
yukarıdaki dershane örneğine dönersek, binayı bitirmiştik. Buna üstyapı
diyoruz. Bina temeli de buna dahil. Gelelim altyapıya. Eğer arsa dağ
başındaysa yani etrafta belediyenin getirdiği hizmetler yoksa ya da
eksikse altyapıyı kendimiz yapacağız demektir. İş makineleri
kiralayacağız, yolu açacağız, üzerine kırmataş döküp silindirle
sıkıştıracağız. Bahçede bir yere kuyu açacağız, pompa koyacağız,
binadaki depoya su basacağız. Bahçede foseptik çukuru açacağız. Pis su
oraya akacak. Yakında trafo (Trafo yüksek gerilimi kullanılabilecek
gerilime çevirir) varsa araya elektrik direkleri dikeceğiz, tel çekip
elektriği oradan getireceğiz, yoksa trafo koyacağız. Yakınlarda elektrik
yoksa bahçeye jeneratör koyacağız. Isınma elektrikle, katalitik
sobalarla veya sanayi tüpleriyle olacak. Gerekli bütün işleri inşaat
mühendisi yapacak. Bunlara da altyapı diyoruz.
Eğer Belediye
oraya hizmet yani altyapı getirmişse işimiz çok kolay. Yapmamız gereken
sadece hepsine bağlanmak. Elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, telefon
gibi.
Özetle üstyapı barınma gereksinimini sağlıyor, altyapı da hizmetleri karşılıyor. Tüm bunlar medeni bir ortam sağlıyor. Şimdi medeni/uygar ortam deyince ne kastediyoruz onu inceleyelim.
İnşaat Mühendisliğinin Genel Tanımı
İnşaat
mühendisliği en eski mühendislik dalıdır ve en eski mesleklerden
biridir. Örneğin tarihi kalıntılarda makine, fabrika yoktur ama bol
miktarda ev, saray, tapınak, hamam, yol, su kanalları, su boruları gibi
günümüzün inşaat mühendisliği eserlerini görürüz.
İnşaat mühendisinin İngilizcesi “Civil Engineer", Arapçası “Mühendis-i Medeni”
dir. Yani yurt dışında inşaat mühendisliğinin karşılığı bizdekinden
farklı olarak Yurttaşlık/Medeniyet (uygarlık) Mühendisliğidir.
Bir yere yol, su, elektrik eriştiği zaman “oraya uygarlık geldi” deriz. Bunu Halil Rıfat Paşa “gidemediğin yer senin değildir”
olarak çok güzel ifade etmiş. Demek ki yol uygarlığın olmazsa olmazı.
Onun gibi eskiden aydınlatma kandille, gaz lambasıyla yapılır, bahçeden
ya da yakındaki bir kuyudan, çeşmeden kovayla taşınır, ısınma
odun-kömürle yapılır, tuvalet sorunu bahçede açılan bir çukurla
halledilirdi. Yani medeni ortam yoktu.
Sabah kalktığımız zaman
ilk iş olarak yüzümüzü yıkamak için musluğu açarız. Suyun barajda
toplanması, boru hatlarıyla arıtma tesisine oradan da evlere getirilmesi
vb. Bütün bunları gerçekleştirenler inşaat mühendisleri.
Böylece inşaat mühendisliğini yurttaşlara götürülen hizmetlerle ilgili fiziksel çevre oluşturma işleri ile uğraşan mühendislik dalı olarak tanımlayabiliriz.
Bu
hizmetler insanların barınma ve bağlantılı yani medeni ihtiyaçlarının
temini için gerçekleştirilir. Örneğin konut inşaatı ve konuta su,
elektrik, yol sağlanması, kanalizasyon (pis su uzaklaştırma), iletişim
hatları bağlanması gibi.
Türkiye’nin nüfusu arttıkça konut ve
dolayısıyla her türlü üst ve altyapı hizmetleri ihtiyacı da artmaktadır.
Endüstriyel üretim inşaat mühendisine muhtaçtır. Fabrika binası
yapılacak, binaya enerji sağlanacak, üretimin pazarlanması için yol
yapılacak vb.
Antalya’yı turizm merkezi haline getiren de inşaat
mühendisleridir. Yapılan devasa tatil köylerine, irili ufaklı otellere
turist yağmaya başladı. Ancak turistler daha gelir gelmez havaalanında
çile çekmeye başladılar. İki şeritli yollarda kaza geçirdiler, o kadar
insana elektrik yetmedi, kanalizasyonlar denize aktı, akşam denizden
gelince duşlardan su akmadı vb. Bütün bu sorunların üstesinden gelenler
inşaat mühendisleridir.
İnşaat Mühendisliğinin Teknik Tanımı
İnşaat mühendisliği yapı malzeme ve tekniğini en iyi ve ekonomik şekilde bir araya getiren, yapıların;
Proje;
dizayn-tasarım-boyutlandırma da denir, hesaplar ve çizimlerden oluşur,
Mimari yerleşim ve ince işler detay projelerinden sonra yapılan
projelerdir.
Planlama; maliyet hesabı, iş programı, malzeme, işgücü ve yöntem belirleme
Yapım; inşaat
Denetim; bütün yukarıda yapılan işlerin kontrolu
işleri ile uğraşan temel mühendislik dalıdır. Şimdi bu işleri biraz daha açalım ve inşaat mühendisine adapte edelim.
İnşaat Mühendislerinin Yaptıkları İşe Göre Uzmanlıkları
PROJECİ:
Tamamen masada çalışır, hesap ve çizim ile yapılabilirlik (fizibilite)
etütleri yapar. Genelde proje bürosunun merkezinde çalışır. Ancak
şantiyenin proje ofisinde de çalışabilir. Örneğin Design and Built yani
Projelendirmenin ihaleye dahil olduğu işlerde projeler şantiyede
yapılabilir. Şantiye proje ofisinin organizasyonu genişse başına
Mühendislik Müdürü pozisyonu gerekir.
PLANLAMACI: Bürocudur,
merkez ofiste ya da şantiye ofisinde çalışır. Paperwork-kağıt işleri
sözleşme, yazışma, rapor, teklif hazırlama gibi işlerde daha çok alt
yönetim kademelerinde yöneticilik ya da mühendislik yapar. Teknik Müdür,
İş Geliştirme Müdürü, Teklif Departmanı Müdürü, Kontrat Müdürü, Teknik
Ofis Müdürü, Planlama Mühendisi, Hakediş Mühendisi, Maliyet Kontrol
Mühendisi, Teklif Hazırlama Mühendisi gibi.
ŞANTİYECİ: Şantiyede çalışır. İnşaat Müdürü, Şantiye Şefi, Şantiye Mühendisi, Kalite Kontrol Şefi, İş Sağlığı ve Güvenliği Mühendisi gibi.
Proje Müdürü de şantiyecidir ancak yönetici pozisyonuna girer.
Yapı
Denetçisi, Kontrol Amiri, Kontrol Mühendisi de şantiyede ancak masanın
öbür tarafında yani yapı denetim firmalarında veya mühendislik
müşavirlik (danışmanlık) firmalarında çalışır.
YÖNETİCİ: Yukarıda
belirtilen proje, planlama ve şantiyede kazanılan deneyim sonrasında
özel sektörün merkez ofisinde veya şantiyesinde çalışır. Genel Müdür,
Proje Müdürü, Proje Koordinatörü yapı sektöründe belli başlı yönetici
pozisyonlarıdır. Proje Müdürü şantiyede çalışır.
İnşaat Mühendislerinin Çalışma Alanları
ÖZEL SEKTÖRDE: Yukarıda belirtilen işleri yaparlar. Yaygın olarak yurt dışında da çalışmaktadırlar.
KAMU ÇALIŞANLARI:
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa bağlıdırlar. Daire Başkanı, Müdür
gibi yönetim ve mühendis gibi alt kadrolarda daha çok işleri dışarıya
verme ve verilen işleri denetlemeyle uğraşırlar. Bol yazışma yaparlar.
Genelde merkezde veya bölge müdürlüklerinde dairede otururlar. Bazen
büyük şantiyelerde de bir kontrol amiri bulundururlar. Belediyeler,
Karayolları, Devlet Su İşleri, İller Bankası, Köy Hizmetleri, NATO ENF.
belli başlı yatırımcı kamu kuruluşlarıdır. 2008 de kamuda çalışmak için
KPSS sınavına giren 54850 mühendis, mimar, şehir plancılarından kadro
sayısına göre 1950 si yani yaklaşık % 3.6 sı istihdam edilebilmiştir.
ÖĞRETİM ÜYELERİ: Üniversitelerde ya da kamu araştırma kuruluşlarında çalışırlar, TÜBİTAK, Deprem Araştırma Enstitüsü gibi.
İnşaat Mühendisliğinin İyi Yanları ve Zorlukları
İyi yanları
Zevklidir,
dinamiktir, kapsamı çok geniştir, birçok başka mesleklere göre iş
fırsatı bolluğuna sahiptir, örneğin bir şantiyede en fazla 1 mimar, 1
makine mühendisi, 1 elektrik mühendisi olur. Bazen onlar da olmaz. Buna
karşılık sayısı 2 ila 20 arasında inşaat mühendisi olabilir. Serbest
çalışma olanağı vardır. Eser yaratmanın verdiği duygu inşaat
mühendisinin en mutlu olduğu, çektiği zorlukları unuttuğu andır.
Zorlukları
Gerektiğinde
dağ başında, mahrumiyet bölgelerinde, toz, toprak, çamur, yağmur,
soğuk, sıcakta, genelde yoğun tempoda gece geç saatlere kadar çalışmak
gerekebilir. Kaza olasılığı vardır. Sık, uzun seyahatler yapabilir. Evli
ve/veya çocukluysa ailesini gittiği yere götürülemeyebilir. Arzın
talepten fazla olması yani mühendis sayısının gereksinimden fazla
olması, inşaat sektörünün krizlerden mutlaka etkilenmesi de
dezavantajdır. Süreli işte süreklilik olmaması, iş sonunda yeniden iş
arama zorunluluğu gerektirir. İşçi ile usta ile uğraşmak dünyanın en zor
işlerinden biridir.
Türkiye'de
İnşaat Mühendisliği Eğitimi, Yapı Sektöründe İnşaat Mühendisliği
Eğitiminin Payı, Lisans, Master (Yüksek Lisans), Tercihler konuları ayrı bir yazımızda verilmiştir: OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN
Türkiye ve Kıbrıs’ta İnşaat Mühendisliği Bölümleri ayrı bir yazımızda verilmiştir: OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN
Türkiye'deki İnşaat Mühendisliği Bölümlerinin sıralamaları ayrı bir yazımızda verilmiştir: OKUMAK İÇİN LÜTFEN IKLAYIN
İnşaat Mühendisi Diplomanızı aldınız, eee sonra?
Önce
iş arayacaksınız. Ya tanıdıklarınızdan yardım isteyeceksiniz ya da
ilanlara bakacaksınız. Peki ilanların dilinden anlıyor musunuz? Okumak
için tıklayın: http://wp.me/PAexV-2QZ
İnşaat
mühendislerinin günümüzdeki hali böyle yukarıdaki link sayfasındaki
gibi. Bu durum karşısında yeni mezun bir inşaat mühendisi ne yapabilir?
Yeni mezun ne olsun?
Başlangıçta pozisyonlar:
* Saha mühendisi;
Çoğu zamanı inşaat sahasında geçer. Hiç proje yapmamışsa projeleri iyi
okuyamayabilir. Teknik ofiste çalışmadıkça ilerde paperwork-kağıt
işlerini kolay kolay yapamaz. En zor pozisyondur ama genelde getirisi de
fazla olur.
* Şantiyede teknik ofis mühendisi;
Arada ne oluyor diye sahaya bakabilir. Onun dışında zamanı masada geçer.
Planlama, cost control, hakediş, yazışma, sözleşmeler,
günlük-haftalık-aylık raporlar, yeni fiyat hazırlama, claimler, taşeron
takibi, proje arşivleme/koordinasyonu, malzeme siparişleri vb. yapar.
Uygulama tecrübesi bir miktar olur, özellikle meraklıysa.
Yukarıdaki
iki pozisyon kontrollukta göreceli olarak müteahhitliğe göre daha
hafiftir ama o kadar fiili tecrübe sağlamaz. Devlet memuru olarak
şantiye kontrolluğunda iş ağırlığı ve sağlayacağı tecrübe daha da azdır.
Projeci;
Tamamen masada zamanı geçer. Şantiye ofisinde veya şehirde büroda.
Şantiyede çalışmadıkça uygulama ve inşaat yönetimi konusunda bilgi
sahibi olamaz. Şantiyede meraklıysa biraz uygulama tecrübesi edinir.
Devlet dairesinde; İşin ağırlığı da tecrübe getirisi de çok azdır.
Okulda kalmak; Zaman ilerledikçe özel sektöre geçmek zorlaşır.
Biraz tecrübe gerektiren pozisyonlar:
Merkez mühendisi;
Şantiye koordinasyonu ile ilgili merkez ofiste oturur şantiyeye gidip
gelir, gittiğinde şantiyede veya yakın şehirde kalır. Daha önce
şantiyede çalışmış olanlar tercih edilir. Şantiyenin işçi, teknik
eleman, malzeme ihtiyaçlarını koordine eder. İdare ile sürekli temasta
olur, İdaredeki işleri takip eder.
Teklif mühendisi;
Sürekli ihalelere giren şirketlerde. Zamanın çoğu merkez ofiste geçer.
Arada yer görmeye falan gider. Fiyat analizleri hazırlar, ön iş
programı, maliyet hesabı yapar, metraj çıkarır, method statement ve
ihale dosyasında istenen diğer belgeleri hazırlar. Piyasayı yani
işçilik, malzeme fiyatlarını, adam-saatleri bilebilmesi için daha önce
şantiyede çalışmış olanlar tercih edilir. Aksi takdirde büroda tecrübeli
üstleri tarafından yetiştirilmeleri gerekir.
Deneyim ve Uzmanlaşma
Rahmetli
Fevzi Akkaya ağabeyimiz kitaplarında mühendisi şöyle tanımlar:
Mühendis, otuz beşine kadar zarar verir, kırk beşinden sonra geri
ödemeye başlar, altmışında en üst düzeye çıkar, seksenden sonra hikaye
anlatmaya başlar.
Yeni mezun bir inşaat mühendisi hayata atıldığında okulda öğretilenlerden çok farklı bir dünya ile karşılaşacaktır.
Okulda
nosyon verildiyse iş her alanda epey kolaylaşır. Nosyon kavrayarak,
araştırarak, aklı kullanarak kendi kendine iş yapabilme erkidir. Okul öğrenmeyi öğretmişse şanslıdır.
Okulda
“mafsallarla mesnetlenmiş diagonal bir rijit cismi” anlamadan mezun
olmuşsa bunu anlamamış olmanın önemi olmadığını anlayacaktır. Zira iş
hayatında bununla karşılaşmayacaktır. Onun yerine karşılaştıkları ise
ona hiç öğretilmemiştir. O halde yapılacak şey hızla deneyim
kazanmaktır. Bir kere kaderinin ona çizdiği yolda işe başlamak
zorundadır. Ondan sonrası kendine kalmıştır. O yolda iyice pişmeli ve
kendini geliştirmelidir. Bu da bir 10 yıl alacaktır. Etrafına bakmalı ve sektörde neyi eksik görüyorsa oraya ağırlık vermelidir.
Çalışılan
işyerini sık değiştirmek ilerde mutlaka kötü puan getirir. Mümkünse
başladığı alan üstyapı ya da altyapı hangisiyse onu bir daha
değiştirmemeye çalışmalıdır. Aynı şekilde projecilikten mi,
şantiyecilikten mi hangi işten başladıysa ondan devam etmek en iyisidir.
Ancak burada bir parantez açalım. Diğer alanları da bilmek önemlidir.
Mesela bir şantiyeci çizimleri çok iyi okumasını da bilmek zorundadır.
Hatta mecbur kaldığında alelacele proje yapması veya proje revize etmesi
de gerekebilir. Bunun için de işe projecilikle başlamalı veya bir ara
projecilik yapmalıdır. 50 yaşında bir deneyimli mühendise çizimde
gösterilen dairesel bir kolonun gerçekten dairesel olduğuna inandırmak
için neler çektiğimi hiç unutmuyorum. Teklif hazırlama işlerinde çalışan
bir mühendis ise hem proje hem de şantiye deneyimli olmalıdır.
Ya
şantiye? Şantiye tozu yemeden bir kaç yılını geçiren mühendis o ana
kadar ne yapmışsa, projecilik, paperwork, memurluk, öğretim üyeliği
gibi, artık mecburen ömür boyu onu yapacak, ille de sahada çalışacaksa
şantiyede en alt kademeden başlayacaktır.
Sonuç: Bir alanda devamlılık, ama diğer alanlarda da gerekli ölçüde bilgi sahibi olduktan sonra.
Yabancı Dil
İnşaat
mühendisi öncelikle hangi yabancı dili (dilleri) bilmeli? Bu konudaki
detaylı araştırmamızı ayrı bir sayfada verdik. Okumak için lütfen
tıklayın: http://wp.me/PAexV-2KL
Bilgisayar
Office programlarına çok iyi hakim olmak şarttır. Word, Excel bilmek zaten olmazsa olmazdır. Onun yanında Autocad, Primavera veya MS Project gibi hazır programları da iyi bilmek çok avantaj sağlar.
Bilgisayara, sorunları kendi kendine çözecek derecede hakim olmak gerekir. Dağ başında yardım alacak kimse bulunmaz genelde.
Direksiyon sallama
İyi
araba kullanmasını bilmek rekabet ortamında çok avantaj sağlar. İnşaat
mühendisi mesleği süresince büyük olasılıkla karayolu ile yüzbinlerce
kilometre yol katedecektir. Şirketler tasarruf olsun diye şoför istihdam
etmeyebilirler. İş başa düşebilir. Yurt dışında hangi ülkede olursa
olsun korkmadan, heyecanlanmadan direksiyona geçecek kadar iyi bir
sürücü olmak gerekir. İyi araba kullanmak için kendine güvenme,
cesaretli olma, aşırı hız yapmama, riske girmeme, ilk kez geçilen
güzergah üzerinde etrafa dikkatle bakarak belli röperleri beyne kaydetme
gibi alışkanlıklara sahip olma, arabada, mobil telefonda navigasyon
yoksa haritalar bulundurma, önceden güzergahı belirleme, uyuma
olasılığına karşın araba içinde 12 volt su ısıtıcısı ile ya da termosla
kahve yapacak ekipman, cep telefon çakmak kablosu bulundurma gibi
önlemler almayı tavsiye ederim.
1983 yılında Suudi Arabistan'ın
Taif kentinde Prens Naif Saray şantiyesinde çalışırken bir gün entarili
bir Arap, pikabını geçecek yer bulmadığından binanın yakınına
getiremedi. Arkadaki malzemeleri boşaltamıyorduk. Israrıma "hadi istersen sen geçir"diye cevap verdi. Aldım anahtarını jipi geçirerek binanın önüne parkettim. İşin özeti budur.
Çevre edinme
İletişim
yeteneği gereklidir. Geniş çevre edinmeniz ilerde işinize çok
yarayacaktır. Tanıştığınız insanların iletişim bilgilerini kaydedin. İş
ararken, iş takibi yaparken, teknik bilgi almak gerektiğinde insanlar
işinize çok yarar. Yardım istemekten katiyyen çekinmeyin, utanmayın. Birşeyin
yabancısı olmak hatta onu bilmemek ayıp değildir. Bu arada iyi briç
bilir ve oynarsanız çevreniz daha da genişler. İnanmazsanız deneyin,
garanti veriyorum pişman olmayacaksınız.
Dikkat edilecek diğer hususlar
Temiz
ve iyi giyinin, traşlı olun. Ter kokmamaya önem verin. Düzenli olarak
önceden deodorant kullanın. Ağız kokusuna karşı önlem alın, yanınızda
karanfil ya da nane şekeri bulundurun. Sigara içmek size çok puan
kaybettirir. İrade zayıflığına delalet eder. İçkiye düşkün görünümü
vermeyin ve sakın sarhoş olmayın, kendinizi az da olsa kaybetmeyin,
diliniz dolaşmasın. Sabah işe akşamdan kalmış olarak gelmeyin. Bunun
yanında alkol almamak da bazı iş çevrelerinde sosyalllik açısından
negatif görünüm verebilir. Özetle alkol konusunda dengeyi tutturun.
Sabah
kahvaltılarınızı ihmal etmeyin. Düzenli olarak her sabah kahvaltı
yapmanın, öğrenme, dikkat ve verimlilik üzerinde son derece olumlu
etkileri vardır. İşyerinizde, şantiyede çay, simit, poğaça vb. ile
kahvaltı yapmaktan kaçının. Bu düzensizliğinize delalet eder.
Bizim meslekte zor ama yine de sağlığınıza dikkat etmeye çalışın. Bu konudaki yazımızı okumak için LÜTFEN TIKLAYIN.
Yöneticilik ve Şantiyecilik
İnşaat
mühendisi takım çalışmasına yatkın olmalı, insan psikolojisinden çok
iyi anlamalıdır. İnşaat sektöründe insani ilişkiler - iletişim çok
önemlidir. Yönetim – Management erki (yapabilme gücü) olmalıdır. Bunu
biraz açalım:
Şantiye’de alt kademe yani işçi, usta ister proje
müdürü isterse yeni mezun mühendis olsun talimat alacağı adamı önce bir
tartar, yoklar, acaba kafa dengi midir, sert midir, yumuşak mıdır,
kafaya alabilir miyim gibilerinden. Bu nedenle mühendisin onlara
vereceği ilk izlenim çok önemlidir. Nasıl başlarsa öyle gider. Onlara
otoriter olduğunuz, kaytarmaya izin vermeyeceğiniz izlenimini vermek
ŞARTTIR.
Mühendis olmayan ancak iyi şantiye deneyimli tekniker,
formen, usta gibilerine çok dikkat etmek gerekir. Bunlar mühendisten iyi
olduklarını kanıtlamaya çalışırlar bunun için de mühendisin açığını
ararlar, özellikle bilgi açısından. Patronlar da onlara yeni mezun
mühendisten daha fazla değer verirler. Onlara açık vermemeye dikkat
etmelidir.
Yerinde sert, yerinde anlayışlı olmasını bilmek
gerekir. Ustayla işçiyle uğraşmak dünyanın en zor işidir. Ama sadece
onunla kalsa, beyaz yakalılar da ayrı bir derttir. Kimi araba ister,
kimi evi paylaştığı arkadaşını şikayet eder, kimi falanca niye benden
fazla alıyor der, kimi ben yapamıyorum gitmek istiyorum der. Yöneticilik
zor iştir. Senin de sorunların vardır ama derdini kimseye anlatamazsın.
Şirket sahibinin, üst yönetimin en son duymak isteyeceği sorun,
şikayettir. Onların sizden beklediği onlara sorunları nakletmemek,
yokluklar içerisinde mucizeler yaratmaktır.
SONUÇ: Zayıf olan
sevilmez ve mütevazılık üst değer olarak görülmez. maalesef gerçek bu.
Mütevazı olmaya kalktıkça saygı azalmaya başlar.
Şantiye demek sorun demektir. Öfkeyle kalkmak inşaat mühendisliğinde hiçbir zaman yapılmayacak şeydir.
Yeri
geldiğinde politik olmak gerekir. İtalyan mühendislerin bir deyişi
aklıma geliyor; “You can never call a bastard supervisor as ‘bastard’,
yani daha kibarcası “şerefsiz bir kontrol mühendisine asla ‘sen
şerefsizsin’ denmez”. Burada insanlarla iletişimi bilmek önem kazanıyor.
İlginçtir
ama şantiyede çalmasını da bilmek gerekir. Örneğin yırtık olmak
gerekir. Bunu biraz açalım. Birden fazla şantiyeleri olan bir büyük
yapım projesinde bazı olanaklar genelde ortaktır. Örneğin mobil yani
hareketli vinç tektir. Bunu şantiyenin biri alır, bu arada başka şantiye
de ister. Biri vermek istemez, diğeri almak ister. Bu durumda hangi
şantiye şefi daha yetenekliyse o kazanır.
Şantiyede kliklerle
karşılaşabilirsiniz. Daha açıkçası şantiye çalışanları bölünmüş
olabilirler. Olmaz demeyin, ben çok gördüm. Dedikodulara kesinlikle
yorum yapmayın. Sadece dinleyin o kadar. Bir tarafa katılmazken
yaptığınızın doğru olduğunu hissettirmezseniz iki taraf da size mesafe
koyar. En kötü şey düşman edinmektir. Bu size ilerde kötü referans
olur.
Şantiyede patronun casusları olabilir. Kimseye açık vermeyin.
Çalışanların
dolduruşuna gelmeyin. İş, patron, şartlar vb hakkında sürekli şikayet
ederler. Bunlar kulağınızı birinden girsin ötekinden çıksın. Bunlar
şikayetlerini patrona yapacak cesaretleri olmayanlardır. İsterler ki
bunu başkaları yapsın.
Planlı Çalışma
İnşaat
mühendisliğinde planlı ve yöntemli çalışma şarttır. Neyin nasıl
yapılacağını işe başlamadan belirlemek yolun yarısıdır. Yani önce Proje
Yönetim Planı yapılmalıdır. Şantiyede rahmetli Fevzi Akkaya ağabeyimizin
6M kuralı önemlidir, yani Method/Yöntem + Money/Para + Machine/Makine + Material/Malzeme + Men/İnsan + Management/Yönetim.
(Not: Fevzi Akkaya kendi 5M kuralına Management'i sonradan ilave
etmiştir). Yukarıda metot yani yönteme değindik. Ancak metot
dışındakiler olanaklara bağlıdır ve genelde eksiktir. Örneğin hakediş
yapmadan, onaylanmadan, ödenmeden iş çok zor yürür. Patron cebinden para
çıkmadan iş hakedişle yürüsün ister, hatta iş yapmadan hakediş yapılsın
ister. Makine eksiktir, malzeme gelişi aksar, doğru dürüst adam
bulunmaz vb. Metot dışındakilerde bu gibi eksikler metodu da etkiler ve
aksatır. Zincirin halkaları gibidir bu beş faktör.
İnşaat
mühendisliğinin bir çok alanının her birinde sayısız iş kalemi
bulunmaktadır. Özellikle bina inşaatlarının ince işlerinde (Not:
Yapının taşıyıcı sistem ve dolgu duvar işleri kaba inşaat; diğer fayans,
boya, sıva vb. işleri ise ince inşaat olarak tanımlanır). Bunun
için de başlarda küçük şirketlerde çalışmayı büyük şirketlere tercih
etmekte yarar var. Zira küçük şirketlerde birçok iş, bazen işin tamamı
üzerinize yıkılır. Büyük şirketlerde ise ve departmanlardaki görev
bölümleri nedeniyle ancak belli bir alanda deneyim sahibi olunabilir.
Halbuki inşaat sektöründe olabildiğince hızlı bilgi ve deneyime sahip
olmak avantaj sağlar.
Kısacası kendini rüzgara bırakmadan
vizyonunu seçen, kategori ve iş alanı açısından uzmanlık dalını
belirleyen ve orada ilerleyen, sorumluluk alan, dikkatli, karar vermede
zorluk çekmeyen, hiçbir zaman verilen işi yapamam diye düşünmeyen,
şişirme iş yapmaktan kaçınan, sabırlı, inatçı, yılmayan, yaratıcı,
hırslı, insan psikolojisini, insanlarla iletişimi bilen, sistematik
çalışan bir mühendisin başarılı olmaması mümkün değildir.
Masa başı
Dağınık,
karmakarışık, herşeyin, klasörlerin üstüste, yanyana olduğu bir masa
kötü puandır. Mühendisin dağınık olduğu intibaını verir. Bunun tersi,
bomboş bir masa da "işi gücü yok, boşuna para alıyor" intibaını
verebilir. Yapacak işiniz de olmasa masanız üzerinde birkaç dosya,
referans evrakları, proje olsun. Boş oturmayın, bazı dosyaları,
araştırma raporlarını okuyun, projelere bakın, arşivleme yapın.
Üniversitede kalanlar
Bu arada Üniversitede kalanlar ne yaparlar? Ona da kısaca değinelim:
"Akademisyenler
sürekli ağırlaşan atama kriterleri altında ezilmiş durumda puan toplama
telaşına düşmüşlerdir. Yrd. Doçentliğe atanmak için kadro bulan şanslı
hocalar daha buna sevinmeye fırsat bulamadan 3 yılda belirli bir puan
toplama telaşına düşmektedirler. Çünkü bilirler ki, belirli bir puanı
toplayamadıkları takdirde öğretim görevliliğine düşürülürler. Bu arada
dersleri ikinci plana atmaktadırlar. Doçentler ise daimi kadroya
geçmenin rahatlığı içerisinde profesörlük dosyası için gerekli eksikleri
toplamaya çalışır. Profesörler ise ununu eleyip eleğini asmıştır.
TÜBA’nın hazırladığı 2009 Bilim Raporu’nda belirttiği gibi ‘profesörlüğü
hak edenlerin bir daha bilimsel çalışma ile ilgilenmediği’ açıktır.
Ayrıca Doçentlikten profesörlüğe geçen bazı öğretim üyelerimiz,
emekliliği garanti altına almış olarak; bilimsel etkinliklerde
bulunmayı, kitap yazmayı gerekli görmemektedir." Bu paragraf Fatih Çekirge'nin köşe yazısından alıntıdır: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15513406.asp?yazarid=174&gid=61&hid=15513465
İnşaat Mühendislerinin Sayısı, İstihdamı
İnşaat
sektörü Gayrı Safi Yurt İçi Hasılanın (Türk ve yabancılarının ürettiği
yıllık nihai mal ve hizmetler) % 30 unu oluşturmaktadır. Bunun
gerçekleştirilmesinde inşaat mühendislerinin yarı yarıya payı olduğu
tahmin edilmektedir. İnşaat sektörünün büyüme performansını % 80
oranında özel sektörün, % 20 oranında ise kamunun sabit sermaye
yatırımları belirlemektedir. Bu yatırımlar sabit fiyatlarla son yıllarda
azalmaktadır.
İnşaat Mühendisleri odalarına kayıtlı mühendis
sayısı 26 Nisan 2010 tarihi itibarıyla 76.191 dir. Bu sayısı 23 olan
mühendis-mimar odalarına kayıtlı tüm mühendis-mimarların yaklaşık %
25’ini oluşturmaktadır. 2007 yılında 3624, 2008 yılında 3241, 2009
yılında 3712 olmak üzere her yıl ortalama 3500 inşaat mühendisi inşaat
mühendisleri odasına kayıt olmaktadır. Odaya kayıt olanların oranı bir
araştırmaya göre % 85 dir. Buna göre Türkiye'de 90.000 e yakın inşaat
mühendisi olduğu ve her yıl 4100 kadar inşaat mühendisinin mezun olduğu
söylenebilir. TMMOB (Türkiye Mühendis Mimar Odaları Birliği)
araştırmasına göre mühendislerin % 75 i yoksulluk sınırı altında maaş
alıyorlar. Gerçekten de İnşaat Mühendisleri son derece düşük ücretlerle
çalıştırılmakta, genç meslektaşlarımız emek sömürüsüyle karşı karşıya
kalmaktadır. Çalışma saatlerinde tam bir keyfilik vardır ve fazla
çalışma karşılığı ücret verilmesi söz konusu değildir. Sendikasızlık ve
iş güvencesinden yoksunluk, çalışma koşullarının sağlıksızlığı da
sektörün dikkat çekici özellikleri arasındadır. İnşaat sektöründe meslek
dışı alanlarda çalışma ve işsizlik oranı yüzde 25’i geçmiştir.
2008
sonunda patlak veren küresel krizden önce Türkiye’de konut
inşaatlarında patlama yaşanmaktaydı. Yurt dışında da başta Rusya
Federasyonu, Afganistan, Irak, Libya, Cezayir, Kazakistan olmak üzere
dünyanın dört bir yanında yoğun inşaat işleri inşaat mühendislerine
büyük istihdam olanağı sağlamıştı. Maaşlar da böylece gayet iyi
düzeydeydi. Küresel kriz inşaat sektörünü çok kötü vurmuştur. Teğet
geçme falan hiçbir şekilde söz konusu değildir. Kriz inşaat sektörüne
kazmayı ortasından indirmiştir. Küçük ve/veya şahıs şirketleri, proje
büroları kriz ortamında kapanmaktadırlar. 2009 yılında İşkur'da iş
arayan mühendis mimar sayısında bir önceki yıla göre % 33 artış
olmuştur. İnşaat sektöründe krizin 2010 yılının 2. yarısında
toparlanmaya başlayacağı ve 2011 de etkisini hayli azaltacağı
söylenmekteydi. Nitekim 2010 yılı birinci çeyrekte yüzde 8 büyümeye
geçen inşaat sektörü, 2010 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 21.9 oranında,
üçüncü çeyrekte de yüzde 24.6 artış yaşayarak gösteren bu iki çeyrekte
Türkiye ekonomisi içinde en hızlı büyüyen sektör oldu. 2011 de inşaat
sektöründe büyüme % 10. 2011 yılında inşaat sektöründe istihdam 1
milyon 910 bin kişi üçüncü çeyrekte toplam istihdam içindeki payı %
7.7. 2012’de büyümede yavaşlama beklentisi var, % 6 - 7 arasında
büyüme hedefleniyor. 2011'de en çok aranan pozisyonlar: Satış Temsilcisi
% 16, Muhasebe Elemanı % 12, Sekreter % 5, Yönetici Asistanı % 4,
İnşaat Müh. % 3, Makina Müh. % 2, yazılım uzmanı % 2, Elektrik Müh % 1,
Mimar % 1.
Maaşlar - TL olarak
kamuda 2 600 (kadro derece 8/1)
özel sektörde
Yeni mezun; 1 500
5-10 yıl deneyimli; 3 000
10-20 yıl çok deneyimli; 4 000 - 9 000
Yapı denetim; 1 000 - 2 000
Şantiye şefi; 3 000 - 5 000
Şantiye şefi, şantiye başına; 1 000 (maksimum 5 şantiye)
Yurt dışı ücretleri (ABD Doları)
Proje Müdürü; müteahhitte 13 000 - 15 000, müşavirlikte: 8 000 - 10 000
Teknik ofis müdürü; müteahitte 8 000, müşavirlikte 5 000
Yeni mezun: 2 500, Afganistan'da 4 500
Maksimum ücret 15 000, Ultra ücret 30 000
Maaşlar
deneyime - ihtiyaca - koşullara göre değişir. Genelde kırsal kesimde
çalışanlar, kentlerde çalışanlardan, şantiyeciler büroda çalışanlardan,
alt yapıcılar üst yapıcılardan daha fazla maaş alırlar. Büro şantiye
farkı yaklaşık 2 katıdır. Yabancı dil gerektirmeyen ve gerektiren
işlerde ücret farkı da yaklaşık 2 katıdır.
Bülent Pakman. Nisan 2010. Son güncelleme Ağustos 2013. İzinsiz ve aktif link verilmeden alıntı yapılamaz.
İnşaat Mühendisliği ile ilgili tüm yazılarımız:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder